Paylaş
Cuma akşamından başlayarak sazı ele almak istiyorum. Salon İKSV'de Agnes Obel konseri ile geçtiğimiz haftayı kapattım.
Vakti zamanında Grey’s Anatomy’de çalan şarkıların izini sürerken Agnes Obel’e rastlamıştım. “Riverside” ile tanıştığım Obel, ikinci albümü “Aventine” i bu sene yayınladı. Yeni albümünün turne programında İstanbul’un da olması belki de bu ayın en güzel sürprizlerinden biriydi. İki gece boyunca Salon’u dolduran müzikseverler Agnes’e o kadar büyük bir ilgi gösterdiler ki, tüm biletleri bir hafta öncesinden tükenmişti.
Agnes Obel’den önce ön grup olarak sahneye Montreal’den gelen Erin Lang çıktı. Feral & Stray adlı grubu olan Erin lang 30 dakika boyunca mırıl mırıl şarkılarıyla hepimizi mest etti. Erin Lang’ın şarkılarıyla ısıttığı mekan Agnes Obel ile gerçek kıvamına ulaştı. Konser için gelen birçok sanatçı gibi Agnes de İstanbul'dan ayrılmak istemediğini, şehri çok sevdiğini ve mutlaka tekrar gelmek istediğini şarkı aralarında dile getirdi. Bu iltifatları bir yana esas "bizi lütfen festivallere de çağırın, bu harika şehirde tekrar tekrar tekrar konser vermek çok isteriz" demesi bence çok sempatikti.
Konser çıkışı artık bir alışkanlık olan albüm imzalama aktivitesi yine düzenlendi. Erin Lang kendi albümünü imzalarken, gözler Agnes Obel’i de aradı ama maalesef kendisi yoktu. Her konser çıkışında bu imzalı albüm alma olayına inanılmaz alıştığım için Agnes Obel’den imzalı bir plak almamak fena içimde kaldı, darısı bir sonraki İstanbul konserlerine diyelim.
SOFAR İSTANBUL BAŞLADI!
Sofar İstanbul'un uzun zamandır merakla beklenen ilk konseri bu Cumartesi Moda'da bir evin oturma odasında gerçekleştirildi. Perşembe günü konserin detayları tüm ziyaretçilerle paylaşıldı ve hepimiz bu bilgiyi Cumartesi'ye kadar sır gibi sakladık. İtiraf etmek gerekirse, konser için Moda'ya gidene kadar bu tatlı gizemden inanılmaz keyif aldım.
Gözde ve Bora Tekay'ın evinde gerçekleştirilen ilk konser tam programda belirtilen saatte başladı. Yaklaşık 80 kişi evin salonunda hazır şekilde performansların başlamasını bekledi. Sofar İstanbul'un ilk serisinde Ali Somay, Yüzyüzeyken Konuşuruz ve The Away Days sahne aldı.
İlk sahne performansı Ali Somay ile başladı. Ali Somay ve grubu etkinliğinin belki de en kalabalık müzisyen grubuydu diyebilirim. Ali Somay ve grubu 35 dakikalık performanslarını tamamlandıktan sonra, yazının da başlığına sebep olan ikinci grup “Yüzyüzeyken Konuşuruz”Sofar sahnesindeydi.
Sosyal medya projesi olarak ortaya çıkan, sonradan gördüğü ilgiyle gün geçtikçe takipçilerini arttıran grup ‘Birkaç Yıl Sonra Utanılacak Şarkılar’ adlı bir EP yayınlamıştı. 2011 senesinde çıkardıkları bu EP’nin de etkisiyle ilk albüm için daha fazla beklemeyen grup 2013 senesinin Ekim ayında ilk albümleri ‘Evdekilere Selam’ı yayınladı.
Belki de Türkiye’den yurtdışına açılan ilk indie grubumuz olan The Away Days, Sofar İstanbul’un ilk ayağını tamamlayan grup oldu. Grup The Away Days bu sene içinde yayınladıkları EP’den sonra, ilk albümleri için halen stüdyo çalışmalarına devam ediyorlar.
Sofar İstanbul bundan sonra her ay başka bir evin oturma odasında devam edecek. Bir sonraki konserde izleyici olmak için Sofar’ın web sitesini ve twitter adresini takip etmenizi tavsiye ederim. Bu akımın Türkiye ayağını gerçek kılan, yeni sanatçılara ve müziğe olan bu büyük katkıdan ötürü Eda Demir ve Gözde Tekay'ı çabalarından ve azimlerinden ötürü tebrik etmek gerek.
Benim için Sofar Sounds ilk amacına ulaştı. Cumartesi Moda'daki evden çıktığımdan beri aklımda Yüzyüzeyken Konuşuruz'un performansı, grubun yalınlığı vardı. Bu hevesle ilk yaptığım şey ilk albümleri “Evdekilere Selam”ı almak oldu. 10 şarkılık albümü dinlemeye başlayınca şarkı atlamadan devam ediyor, tekrar başa dönüyorsunuz. Belki de bana farklı gelen, konuşur gibi şarkı söyleyen grubun vokali Kaan Boşnak’in vokal tekniği. Albümü müzik marketlerde bulamazsanız hiç dert etmeyin, benim gibi dijital olarak da Itunes üzerinden satın alın, her yerde doya doya dinleyin derim.
Paylaş