Paylaş
Bu sene tam 2000 oturumun yer aldığı SXSW, benim son 3 senedir katıldıklarım arasında bilgi anlamında en doyurucu olanıydı. 9 gün boyunca gündemdeki uygulamalar, ürünler, trendler, film ve müzik sektöründeki gelişmelerle yoğun bilgi yağmuruna tutuldum. Elimden geldiğince bu senenin SXSW’da öne çıkan konularını sizlere bu yazıda toparlamaya çalıştım.
Bu Senenin Yıldızı: Blockchain ve AI
Bundan önceki SXSW’larda da her sene bir konu genel anlamda o senenin tüm oturumlarına ciddi anlamda nüfus ederdi. Bu bakımdan bu senenin kazananı ‘Blockchain’ oldu diyebilirim. Ana oturumlar ve keynote konuşmaları bir yana, nerdeyse paralel oturumların %20’sinde mutlaka konu bir şekilde Blockchain’e dayanıyordu. Blockchain sadece bitcoin olarak algılamaktansa, daha büyük resme bakarak esasen blockchain’in krypto ekonominin şekillenmesindeki büyük rolüne göre genel stratejileri belirlemenin faydası konunun uzmanları tarafında nerdeyse her girdiğim oturumda dile getirildi diyebilirim.
Bir diğer öne çıkan konu ise ‘AI’ yani yapay zekâydı. Ne zaman konu yapay zekâ ve robotlara gelse, gelecekte insanların işlerini robotların yapacağı, işsizliğin artacağı ve insanlığın robotlara karşı savaş açacağı fikri her ne kadar dalga konusu olsa da SXSW’da da birçok zaman tartışıldı. Her şakada bir gerçek payı vardır dercesine deyim yerinese mutlaka her oturumda AI’ın insan hayatına ve geleceğe etkisi enine boyuna tartışıldı, yıllık tahminlemeler ile markaların büyüme stratejileri değerlendirildi.
Ana Konuşmacılar
Geçtiğimiz senelerde SXSW’ın ana konuşmacı oturumlarında sıralarda bekleyip zamanı yemektense, alternatif oturumlara giderdim. Bu sene her ne hikmet ise, ya zamanlamam çok yerindeydi, ya da hangi oturumda ne zaman sıraya girmek iyi tecrübe kazandım, nerdeyse tüm ana konuşmacı oturumlarına girmeyi başardım.
Geçtiğimiz yıl en iyi film Oscar’ını kazanan ‘Moonlight’ın yönetmeni ve senaristi olan Barry Jerkins SXSW’daki konuşmasında geçen yıl en iyi film Oscar’ını kazandığında yapamadığı konuşmasını yaptı. Hayattaki hayallerini en çok kendisinin dizginlediğinden ve aslında en çok da kendisinin önüne engel koyanın kendisi olduğunu, hayal etmemeyi kendisine alışkanlık ettiğini söylerken, bu ödül ile kendisi gibi olanların aslında bunun ne kadar da yanlış olduğunu anladığını söyledi. Hayal etmenin ve kişinin kendisine inanmasının birgün hiç ummadığı başarılara onu taşıyabildiğini gördüğünü, bunu da benzer hisler paylaşan herkese ilham vermesini diledi.
Darren Aronofsky’nin konuşması bu seneki en merak ettiğim oturumlardan biriydi. ‘Requiem For A Dream’, Black Swan, The Fountain gibi muhteşem flmlerin yönetmeni olan Aronofsky hayatı değiştirmenin yolunun hikaye anlatmaktan geçtiğini vurguladı. İnsanı insan yapanın hikaye anlatma gücü olduğunu belirten yönetmen, film yapmanın ise dünyadaki hala en modern hikaye anlatma yolu olduğunu belirtti. Konuşmasını 10 ana başlıkta yönetmen bir anlamda başarılı olmanın kendince formülünü verdi de diyebiliriz. Bu 10 başlık: “Yapabileceğin filmi yapmak, azimli olmak, bildiğin insanlarlar/ailenle çalış, gerçeğe uyarla, oyunculardan korkma, izleyiciyi sakın unutma, her ne kadar stress altında olsan da sakın vizyonundan sapma, içindeki çocuğu işinde bile yanında taşı, umursa ve ciddiye al.”
Lyor Cohen’in 1 saati aşan konuşması müzik çerçevesinden bakınca dinlediğim en nostaljik ve bilgi dolu konuşmaydı. Youtube’un global müzik yöneticisi olan Cohen konuşmasında kariyerindeki 37 yıllık dönemi özellikle müzik sektöründeki değişimi kabul etmek ve bu değişimden korkmayarak üzerine giderek başarılar kazandığını anlattı. Hip-Hop sektöründeki yaptığı işleri anlatırkenki heyecanı, müziğin kendisine olan bağlılığı ve özellikle yeni müziğin kendisinde yarattığı o heyecanı, bugün hala bu işi severek yapmasındaki en önemli unsurlar olduğunu belirtti.
Geçen yıl izleme şansını yakaladığım usta müzisyen Nile Rodgers bu sene yine konuşmacılar arasındaydı. Geçen yıl ana konuşmacı olan Rodgers, bu sene BBC’den Jo Whiley’in sorularına cevap verdi. Nile Rodgers’ın oturum boyunca sakinliği, neşesi, egosuzluğu, müzik aşkı ve bunu hala ilk günkü gibi yapıyor olması anlattığı her anıyla odayı dolduran herkese geçti. Şimdiden nerdeyse 2 yıllık çalışma planı dolu olduğunu belirten Rodgers, bu sene bitmeden yeni CHIC albümünün yayınlanacağının müjdesini de bu oturumda verdi. Özellikle bu albüm için çalıştığı müzisyen ve sanatçıları düşününce, albümün detayını tüm dünya ile paylaşmak için sabırsızlandığını dile getirdi.
Tüm oturumları burada anlatmak istesem sayfalar yetmez. Önerim SXSW’in Youtube kanalından kendinize zaman ayırıp yukarıdaki oturumların yanı sıra Christiane Amanpour, Sadiq Khan, Rian Johnson, Esther Perel ve ‘This Is Us’ dizisi oyuncularının oturumlarını izlemenizi önemle tavsiye ederim.
Westworld ve Elon Musk Sürprizi
Geçen yılki SXSW’da izdaham yaratan Game Of Thrones oturumu bu sene yerini Westworld oturumuna bırakamıştı. Genelde SXSW’da ortalama 45 dakika veya 1 saate yakın sürede çok beklediğiniz bir konuşmayı izlemek için sıra beklemek çok normal iken, bu sene özellikle Westworld oturumu için insanların nerdeyse 2 saat öncesinde koridorlarda sıra başladığında yer almak için beklediğini gördüm. Geçtiğimiz senenin büyük başarıya imza atan dizisi Westworld’un yapımcıları Jonathan Nolan ve Lisa Loy dizinin oyuncularıyla birlikte hem geçtiğimiz sezonu konuştular hem de yeni sezona dair ufak ipuçları verdiler. Oturum çok kez izleyenlerin alkışları ve çığlıklarıyla yarıda kesilirken, özellikle son dakikalarda dizinin yapımcısı Nolan’ın sahneye Elon Musk’ı davet etmesi konferans salonunu deyim yerindeyse heyecandan yerle bir etti. Sahneye çıkan Elon Musk oturumu kapatmadan önce birkaç cümle ile teknolojiye, insan hayatına ve üretmeye olan bağlılığını anlatan bir konuşma yaptı.
Westworld SXSW’da ayrıca diziye özel hazırlanmış özel 2 saatlik deneyim alanıyla da konferansa damgasını vurdu. Söz konusu deneyim alanının adresi sır gibi saklanırken, çok kısa sürede internet üzerinden başvurular ile ismini yazdıran konferans katılımcılarını 2 gün boyunca 2 saatlik çok özel bir Westworld deneyim dünyasına yaşama imkânı tanındı.
SXSW Müzik Performansları
9 gün boyunca az uyku, bol koşturma ve oturumlar arasında mekik dokumakla geçen SXSW’te müzik bölümü başladığında Austin adeta dev bir konser mekânına bürünüyor. Bu sene diğer yıllardan farklı olarak büyük isimlerden ziyade yeni ve yükselen isimlere müzik programında yer verilmesi açıkçası beni daha çok mutlu etti. Küçük ve samimi mekânlardaki konserler sanatçıları yakından tanıma imkânı veriyor, hem de dozunda bir kalabalıkla müziği tam anlamıyla tadına vararak dinleyebiliyorsunuz.
Geçtiğimiz yılların dev müzik sahnesinin imza ismi Youtube, bu sene müzik performanslarına ara verirken, Sony’nin hazırladığı dev alanda Khalid ve Tinashe’i canlı izleme fırsatı buldum. Doğrusunu söylemek gerekirse özellikle Khalid için büyük heyecan yaşarken az önce belirttiğim büyük mekan ve kalabalık konser deneyimi bu performanstan beklentimi düşürdü. Diğer yandan aynı mekanda henüz çok kalabalık gelmeden izlediğim Tinashe konseri ve Tinashe’nin inanılmaz sahne performansı ve dansları beni büyüledi.
Austin’e gitmeden tüm konferansın oturumlarını ve detaylarını araştırıp favorilerimi belirlerken özellikle müzik performansları için elimden geldiğince çok grup ve sanatçıyı izlemek için notlarımı almıştım. Bunlardan özellikle Kim Petras’ın performansı beklentimin çok üzerindeydi. Tek gece sahne alan genç sanatçı henüz single’lar ile müzik kariyerine başlarken, muhtemelen ilk albümünü yayınladığında kendisinden çok sık bahsedeceğiz. Benzer şekilde geçen sene hayranlıkla izlediğim Billie Eilish’i bu sene geç bir saatte akustik bir performans ile izleme fırsatı yakaladım. Favori mekanım İngiliz grupların birbiri ardına çıktığı Latitude 30’da izlediğim Pale Waves ise bence bu senenin en iyi performansıydı.
Paylaş