Paylaş
Yakın zamanda yayınladığı bandrollü ilk albümü ‘Aura’ için tüm detayları enine boyuna konuşmak istedik. Müziğe başladığı ilk günlerden başlayıp, zamanla hayran kitlesini katladığı underground döneminden sonra şu an albümü yayınlanmış bir sanatçı olarak geldiği noktada bence Norm Ender gerçek bir azim hikayesi. Hem müzikal olarak dopdolu bir kişilik, hem de yaptığı işe sonuna kadar bağlı bir sanatçı olması sebebiyle beni inanılmaz etkiledi.
Röportajın detayları için sizleri Norm Ender’in dünyasına davet ediyorum:
Norm Ender “Aura” albümü yayınlamadan önce aslında underground olarak albüm yapan ve ciddi bir hayran kitlesi oluşturan isimdi. Senden biraz öncesini duymak istesek neler anlatırsın?
10 yaşından beri müzikle ilgiliyim. Babamın plakçı dükkanı vardı, plak satardı. Plaktan kasede kayıt yaparak geçimini sağlayan bir dükkandı. 90’larda bu kayıt işine yasak gelince bizim işimiz de bundan etkilenmişti. O zamanlarda kayıt yapmakla, kaset doldurmakla epey vakit geçirmiştim. İlköğretim sürecinde müzik öğretmenlerim bendeki müzik ile ilgili farkı anladılar. Bizimkileri okula çağırıp, müzik ile alakalı daha çok çalışmamı önermişler. Babam da gidip bana o zamanın parasıyla nerdeyse bir araba parası verip org almıştı. O org ile tek tuş ritimlerle neler yapılırsa kendimce müzikler yaratmaya başladım. Dr. Alban, MC Hammer ve sonrasında Türkiye’de de benzer türlerde müzikler çoğalınca ben de bu alanda işler yapabileceğimi hissediyordum. Edebiyat ve özlü sözler ile hep annemden ötürü ilgi alakam vardı. de 90’larda bu akımlarla ben de kendi şarkılarımı yazmaya başladım, özellikle 90’ların sonlarına doğru yaş da büyüdü, yazdığım şeyler de bir eser denecek kıvama geldi.
İlk kayıtlarımı 2000’lerde aldım. Elimde melodiler vardı, üzerine sözler yazmıştım gittim stüdyoda kayıtlarımı yaptım ve çevreme bu kayıtları dinlettim. Hem çevrem yaptıklarımı seviyor, hem de inanamıyorlardı çıkan işlere. Bu tabi beni çok ciddi motive etmişti. Stüdyo kaydı daha çok yapmak istedim ama bu işler tabi ciddi maliyetliydi. Böyle olunca bu işleri nasıl kendim yapabilirim diye ciddi kafa yordum. Uygulamalar, programlar indirdim, bazı müzisyenlerin yanında çalıştım işleri daha iyi öğrenmek için. Gel zaman git zaman, yaklaşık 5 yıl içinde sözünü yazan, müziğini yapan, bunları kendi kendine kaydeden ayaklı bir stüdyoya dönüştüm.
Medya ve iletişim okuyordum üniversitede, üniversiteyi bitirsem de müzik yapacağımı biliyordum. Askerliğimi tamamladıktan sonra geldim stüdyoya girdim, bir şeyler kaydettim. O zaman Youtube yeni açılmıştı, ordan yaptığım şarkıyı yayınladım. Elden ele, internette ilginç bir hızla tüketilmeye başlandı şarkı. Sonra bir şarkı daha yaptım o da katlanarak ilerledi, 3 ve 4. şarkıda iş farklı bir boyuta ulaştı. Ben tam olarak ne yaptığımı anlamazken, şarkılar milyon dinlemelere ulaşınca tabi bu ilgi alaka daha da büyüdü. 2008’e kadar sürekli yeni şarkılar yükledim, underground konserler verdim. 2010’da ilk albümümü kendi çabalarımla yayınladım.
Tam da bunu sormak istiyordum. 2010 yılında kendi çabanla ilk albümünü yayınlamışsın…
2010’a geldiğimde beni takip eden kitle benden bir albüm bekliyordu. Müzik piyasasından da Rap müziğini küfürsüz yapamayacağıma dair eleştiriler alıyordum. Aslında yurt dışında da bu iş böyle yapılıyor, benim okuduğum isimler şair Eşref, Neyzen Tevfik küfür artık gayet doğal bir durum onlar için. Ben bu insanları örnek alıyorum, Tupac dinliyorum yaptığı müzik birebir benim hayalimdeki gibi.
2001-2009 arası yaptığım şarkıları toplayıp bir CD yaptım, 2010 senesinde daha sonra yaptığım şarkıları da ayrı bir CD yaparak bir albüm daha kaydettim. Böylece ilk albümü double cd formatında underground olarak yayınladım. Konserlere gide gele, sırt çantamda albümleri götürüp, konser çıkışında imza günü yaparak yaklaşık 2000 civarı albüm satmıştık o dönem. Albümün 2010 senesindeki şarkıları küfürsüzdü, demin belirttiğim eleştirilere bir cevap olarak bu albüm beni dinleyen kitle tarafından çok beğenilmişti, bu yüzden de çok önemli bir iştir.
Öyle ki, o dönem Dream TV’de şarkılarım çok yoğun talep alıyordu. Benimle en çok istek alan sanatçı olduğum için röportaj yapmışlardı, underground olarak böyle bir ilgi görmek benim için çok önemli bir başarıydı.
Bu ilgiyi ve başarıyı yakalayınca müzik kariyerimi daha profesyonel yolla yürütmek istedim. Ciddi bir ekiple, sosyal medyasının yönetimiyle büyük bir takım olarak, müziğimi profesyonel bir plak şirketi desteğiyle daha çok kişiye ulaştırmaya karar verdim.
Ciddi bir hayran kitlen var, Aura’nın çıkışıyla seni uzun zamandır takip edenler albüm için neler diyorlar?
Beni dinleyenlerin en büyük korkusu, alternatif müzik alanında birçok sanatçının ileri zamanlarda yaşadığı ‘poplaştırılma’ durumunun benim de müziğimde olup olmayacağıydı. Ama beni tanıyanlar, takip edenler de bilirler ki, benim sözlerim, özgürlüğüm çok önemlidir. Endişelenmeye gerek olmadığını ‘Aura’ yayınlanınca şarkılara verdikleri pozitif tepkilerle gösterdiler. ‘Aura’nın en büyük özelliği canlı enstrümanların çok yoğun şekilde kullanılması diyebilirim. Özellikle aranjeleriyle çok daha geniş bir kitleyi hedefleyen ilk Rap albümü oldu.
Beklenen soruyu soruyorum, Türkiye’de Rap nasıl sence?
Eskiden de söylediğim bir yorumdu bu, şimdi de söyleyebilirim. Ben bu müzik için yaratılmışım. Rap müzik için bir kırılma noktası olduğumu düşünüyorum. Melodileri oluşturmak, sözleri yazmak kendiliğinden üretebildiğim bir durum benim için, basit demek istemiyorum ama işte benden çıkışı böylesine kolay oluyor. Bu bir yetenekse, ben bunu en profesyonel şekilde ilerletmek istiyorum. O yüzden de Rap müziğinde bir kırılma noktası olduğuma inanıyorum. Benden sonra da Rap müzikte altyapıya önem verilmeye başlanacağını düşünüyorum. Hızlanan Rap bence bu değişimle daha anlaşılır bir hale gelecek.
Şarkı yaparken seni neler etkiler, neler besler bu üretim döneminde.
Ben çok fazla film ve belgesel izleyen birisiyim. Özellikle belgesel izlemeyi gerçekten çok seviyorum, fizik, edebiyat vb. aklınıza ne gelirse. Beni inanılmaz beslediğini düşünüyorum bunun. Okumaktan ziyade izlemeyi tercih eden birisiyim. Görsel işler beni daha fazla besliyor aslında. Bunun dışında toplumda olan biteni de yakından takip ediyorum. Genel olarak toplum olarak bizler moda, müzik, güncel hayatla ilgili aklımıza gelen birçok alanda tek düze olmaya yönlendiriliyoruz. Bir karikatürist veya komedyan nasıl klişeleri alıp anlatıyorsa, ben de aynı klişeleri alıp nüktedan şekilde yeriyorum. Yeni bir şarkı yaparken aniden aklıma gelenler şekilde yazmak yerine, bir konu hakkında düşüncelerimin birikmesini bekliyorum.
Albüm için ‘Aura’ adını kullanmaktaki sebep nedir?
Aura, ‘star ışığı’ dediğimiz insanların vücutlarından yayılan enerjiye verilen bir isim. Yunan mitolojisinde sadece tanrılarda yer alan bir çeper olarak tanımlanmış. Ben bu albümle yepyeni bir iş yapacağım için ve etkisini büyüterek geniş kitlelere yayılacağını düşündüğüm için ‘Aura’nın albüme çok yakışacağını düşündüm.
Albümde Aşık Veysel sample’lı bir şarkı var. Nasıl karar verdin bu şarkıya?
Daha önceden ‘Bulutsuzluk Özlemi’nin ‘Sözlerimi Geri Alamam’ şarkısını cover’lamıştım. Ben kendi sevdiğim, gençliğimde dinlediğimde etkilendiğim şarkıyı/sanatçıyı yeni nesile sevdirebilmek için böyle bir şarkı yapmak istedim. Bunun bir örnek teşkil etmesini istedim, gençler yeni bir şeyler yapmak istediklerinde hep yurt dışına bakıyorlar. Sanki bizim ülkemizde, kültürel anlamda bir miras yokmuş gibi düşünülüyor.
Aşık Veysel hepimizden farklı baktı toprağa, çok başka bir felsefe var ‘Kara Toprak’ şarkısında, özellikle bu yüzden seçtim o şarkıyı. Günümüz dünyasında rapçiler şarkılarını sokaktan, insanlardan etkilenerek yaptıkları için ben onları ozanlara benzetiyorum. ‘Kara Toprak’ şarkısı bu anlamda çok özel bir iş oldu albümde.
Albümde üretim anlamında senin için diğerlerinden ayrı olan bir şarkı var mı?
Açıkçası tek bir şarkı diyemem, diğer şarkılara haksızlık etmek istemem. ‘Kara Toprak’ benim daha önceden yapmayı planladığım bir şarkıydı. Aşık Veysel’in bir şarkısını daha düet kafasında bir formatta tekrardan söylemek istiyordum. 2007’den beri aklımda olan bir işti bu. Bu yüzden ‘Kara Toprak’ şarkısı benim için daha farklı. Bu şarkıyı Aşık Veysel ile birlikte söylemeyi hayal etmiştim, yapısını da bu şekilde kurdum o yüzden cover değil de düet diyorum bu şarkı için.
Bir de ‘Sonumu Görüyorum’ şarkısını söyleyebilirim. Onun hikayesi çok yıllara dayanmıyor ama altyapı olarak farklı bir şarkı oldu.
Son olarak seni takip edenlere ve yeni dinleyicilerine ne söylemek istersin?
Ben işini idealist bir bakış açısıyla yapan bir insanım. Kendinizden ödün vermeden, azimle ilerleyen biri sonunda idealine kavuştuğuna inanıyorum. Beni eskiden beri takip edenler bilirler, yaptığım müzikten ve bildiğim işten hiç ödün vermeden bu yolda üretmeye devam ettim. Bu anlamda benim gibi bu işe gönlünü vermiş insanlar için iyi bir örnek olmak isterim.
Paylaş