Paylaş
10 gün ertelenen ve yeni tarihiyle 17 Aralık’ta yapılan, Pozitif Live’ın düzenlediği konser kendi adıma farklı duygusal anları yaşadığım bir geceydi. Morrissey’in bendeki yeri birçok sanatçı ve gruptan daha farklı.
İstanbul’daki ilk konserini hatırlıyorum 2006 senesi Haziran ayı Park Orman’daki One Love Festival’iydi. Ankara’dan gelir gelmez ayağımın tozuyla festival alanına koşmuştum. Sahneye ‘Merhaba! Zeki Müren, Morrissey’ diyerek çıkan Morrisseynev-i şahsına münhasır halini daha ilk dakikadan göstermişti. Bir çırpıda biten konser elbette kimseye yetmemiş, herkes Morrissey’i yakalamışken saatlerce şarkı söylemesini istemişti. 2 sene önce Morrissey İstanbul Caz Festivali kapsamında Harbiye Açıkhava Sahnesi’de konser verdiğinde İstanbul’u ne kadar çok sevdiğini üstüne bastıra bastıra söylemiş bizleri daha da mutlu etmişti. Açıkhava Sahnesi’nin yaz akşamındaki büyülü hali bir yana özellikle Moz’un‘I Know It’s Over’ı söylediği anlar hala aklımda.
Morrissey, bu sene ‘World Peace Is None Of Your Business’ albümünü yayınlayıp, albümde bir de ‘Istanbul’ adıyla bir şarkı eklemesi, haliyle tüm hayranları bir yana en çok Türk müzikseverleri mutlu etmiştir diye düşünüyorum.Kafasına uyan bir plak şirketi bulamadığı için son senelerde albüm yayınlamadığından yakınan Morrissey, maalesef yayınladığı son albümüne Harvest Records’un gerekli desteği vermediğini açıklayınca yine yalnız başına yoluna devam etmek zorunda kalmıştı. Ortada yepyeni bir albüm ve turne planı varken Morrissey plak şirketiyle yaşadığı problemi önemsemeden Ekim ayında Avrupa turnesine çıktı. Bu turne döneminde basında çıkan Morrissey haberlerine bir de sanatçının uzun süredir kanser ile mücadele ettiği bilgisi eklenince, turnenin İstanbul ayağı benim için daha da duygusal oldu.
Tıklım tıklım dolu Volkswagen Arena’da saatler 21:30’u gösterdiğinde gözler sahneye çıkan Morrissey’e kitlendi. ‘The Queen Is Dead’ ile başladığı konser ‘Suedehead’ ile devam etti. Eminim konseri izleyen birçok kişi keşke daha çok eski albümlerinden şarkı söyleseydi diye içinden geçirmiştir. Son albümünden şarkılara daha çok ağırlık verdiği konserde Morrissey’i 3. kez İstanbul’da izleyen biri olarak, konserde hangi şarkıyı söylediğinden bağımsız olarak sahnedeki halinin mükemmelliği beni inanılmaz etkiledi. Diğer yandan konser boyunca gözlemlediğim yorgun ve bitkin hali beni çok üzdü. Özellikle konserin ortalarından sonra iyice yorgun olduğunu gözlediğim Morrissey buna rağmen nerdeyse CD kalitesinde bir ses ile konser verdi diyebilirim.
Şarkıların arasında Türkçe teşekkür etmesi, burada olduğu için çok mutlu olduğunu dile getirmesi ve elbette ‘İstanbul’ u canlı canlı Volkswagen Arena’da seslendirmesi konserin en unutulmaz anlarıydı. ‘Meat Is Murder’ eşliğinde hayvanlara yapılan zulmü gösteren video herkesi etkilerken, konser boyunca sahne önündeki bariyerlerde duran hayranların güvenlik görevlilerini atlatıp sahneye çıkması da gözlerden kaçmadı.
Bis için sahneye geldiğinde Morrissey’in ‘Asleep’i söylemesi, benim için konserin en özel anıydı. Onca Morrissey ve The Smiths şarkısından belki de hiç söylemeyeceğini düşündüğüm ‘Asleep’ birçok kişi için konserin en duygulu anıydı. Bis anlarını son olarak ‘Everyday Is Like Sunday’ ile tamamlayan Morrissey’e turnesinin son konserinde İstanbul’da ona eşlik eden 5000 kişilik müziksever olarak veda ettik. Konser sonrası arenadan çıkarken, ince ince yağan yağmurun altında evimin yolunu tutarken içimden Morrissey’in sağlığının yoluna girmesini ve onu daha çok sefer İstanbul’da misafir edip hep bir ağızdan şarkılarını söylemeyi diledim.
NICKI MINAJ – THE PINKPRINT
Nicki Minaj’ın 3. Albümü ‘The Pinkprint’ bu hafta piyasaya çıktı. Hip & Hop yaparak, bu kadar erkek egemen bir müzik kültüründe kendine ait bir pay açabilmesi bakımından gerçekten Nicki Minaj’ın bu alandaki başarısı gerçekten mühim. Minaj’ın başarısı 3. albümüyle o kadar net bir şekilde taçlanıyor ki, notu hep kırık olan Pitchfork bile albüme 7,5 puan vermiş.
‘The Pinkprint’ için 25 şarkı kaydeden sanatçı, yaptığı demo’lardan hangi şarkıların albüme gireceğine karar vermekte epey zorlanmış. Albümün ismi Jay-Z’nin ‘Blue Print’ albümünden esinlenerek almış. Nicki Minaj Jay-Z’yi bu dönemin en iyi rap şarkıcısı olarak tanımlarken, yaptığı ‘Blue Print’ albümünün erkek rap sanatçıları için ne kadar büyük ilham kaynağı olduğunu, kendisinin de ‘The Pinkprint’ ile bunu kadın rap sanatçılara için yapmak istediğini açıklamış. Albümün adını vermeden önce bu isteğini Jay-Z ile paylaşan Minaj, Jay-Z’den de onay alınca çok mutlu olduğunu belirtmiş. İtiraf etmek gerekirse albümün ikinci single çalışması olan ‘Anaconda’ yayınladığı zaman Nicki Minaj’dan umudu kesmiş biriyken, albümü dinledikten sonra kendisine hayranlığım farklı bir boyut kazandı. Minaj 3. stüdyo albümü için Ariana Grande, Beyoncé, Drake, Lil Wayne, Chris Brown, Jeremih, Meek Mill, Luchmoney Lewis, Skylar Grey ve Jessie Ware gibi isimlerle çalışmış. Albüm her ne kadar hip hop tarzda olsa da bir anlamda düetler albümü hissi de veriyor.
Şarkı sözlerini kendi yaşadıklarından yola çıkarak yazan Minaj, geçtiğimiz sene öldürülen kuzenini de anlattığı ‘ All Things Go’ şarkısıyla albümü açıyor.Nicki Minaj ilk iki albümünden farklı olarak bu sefer dans veya pop müziği alanına pek bulaşmaksızın tamamen sözlerin önde olduğu bir albüm hazırlamış. Ballad’ların yanı sıra enerjik şarkıların da yer aldığı yeni albüm 16 şarkılık standart ve 21 şarkılık deluxe formatta yayınlanıyor.
Albümden ilk single ‘Pills n Potions’ Mayıs ayında, ikinci single ‘Anaconda’ Ağustos ayında, klibiyle tartışmalar yaradan ‘Only’ Ekim ayında ve son olarak albümün çıkmasına yakın Skylar Grey ile birlikte söylediği ‘Bed Of Lies’ Kasım ayında yayınlandı. Minaj 3. albümünde kendi özüne döndüğünü belirtirken, imajında da sadeliğe giderek renkli haline bir son vermeyi tercih etmiş. Nicki Minaj’ı önceki albümlerinden tanıyarak değerlendirmemek gerekli, yeni albümü ‘The Pinkprint’ gerçekten iddialı bir çalışma olmuş. 2015 boyunca Nicki Minaj’ı daha çok duyacağımızın garantisi olan bu albümü kaçırmayın derim.
YILDIZLAR
All Things Go (Albümdeki en kişisel şarkı olabilir. Minaj aile hayatı, şöhret ve özel hayatına dair çok ipucu veriyor)
The Crying Game (Şarkının en güzel kısmı vokallerde Jessie Ware’in de yer alması, Nicki Minaj ile birlikte harika bir uyum yakalamışlar)
Get On Your Knees (Ariana Grande ile nefis bir düet olmuş)
Want Some More
Feeling Myself (Beyonce’nin de vokal olarak yer aldığı şarkının video klibini şimdiden merak ediyorum)
Favourite
Buy A Heart
Pills N Potion
The Night Is Still Young
Mona Lisa
Put You In A Room
OSCAR’IMI VERDİM GİTTİ
I Lied (Albümün incisidir)
Bed Of Lies (Skylar Grey’i de bu şarkıdan sonra keşfettim, çok iyi bir vokal. Albümden çıkan son single, video klibi de yakında yayınlanacak)
Grand Piano (Albümün geneline bakınca bence en orijinal ve farklı şarkı)
KARIŞIK KASET
Önümüzdeki hafta senenin en iyi yerli ve yabancı albümlerini yayınlayacağım. Benim için en heyecanlı yazılar Aralık ayında yazdıklarım oluyor. Bütün sene neler dinledik, hangi single’lar çıktı, hangi albümler listelerde üst sıralara tırmandı hepsine bir kere daha bakma fırsatı yakalıyorum. Sıralamalarımı tamamladım, önümüzdeki haftadan itibaren yoğun bir içerikle bu bilgileri sizlerle paylaşacağım.
Sene boyunca her ay yayınladığım Karışık Kaset’lere dayanarak iki tane liste hazırladım. 2014’ün en iyi yerli ve yabancı hit’leri için Fizy’de hazırladığım listeler karşınızda,
Keyifli dinlemeler…
2014’ün Yabancı Hit’leri: http://fizy.com/mood/2014-yabanci-hitler/127
2014’ün Yerli Hit’leri: http://fizy.com/mood/2014-yerli-hitler/128
Paylaş