Paylaş
Senenin ilk festivali %100 Music Presents: Parkfest 15 Mayıs Pazar günü Küçükçiftlik Parkı’nda gerçekleşecek. NEA ve VERA Müzik organizasyonuyla gerçekleşecek olan festival bu senenin ilk açık hava festivali olacak.
Festivalde konserler ve dj setlerinin yanı sıra, çeşit çeşit yemek alanları, tasarım ürünlerinin satışının olduğu mini dükkânlar da yer alıyor, kısacası eğlenceli bir Pazar gününe aday bir etkinlik bizleri bekliyor.
Festivalin yıldızları birbirinden ilginç; içi içine sığmayan Amerikalı rap şarkıcı Azaelia Banks, İsrailli müzisyen Riff Cohen ve geçtiğimiz senenin en favori şarkıcılarından olan Jain Parkfest sahnesinde döktürecek.
Pazar günü saat 14:00 itibariyle kapıları açılacak olan festivalin detaylı programı şu şekilde:
JAIN İLE KISA KISA…
Geçtiğimiz yıl piyasaya sürdüğü ‘Come’ single’ı ve ardından yayınladığı ‘Zanaka’ albümüyle dikkatli üzerine çeken Jain ile Parkfest öncesi kısa bir söyleşi yaptık. Jain’in enerjik müziği ve renkli hayatına dair ipuçları merak ediyorsanız röportajımıza bir göz atın derim:
Müzik yolculuğunuz nasıl başladı?
Müzik yolculuğum ben çok küçükken ülkeler arasında taşınırken başladı. 7 yaşımda Fransa’nın güneyinde yaşarken bateri dersi almaya başlamışım. 9 yaşıma girdiğimde ailecek Dubai’ye taşındık, üç sene orada yaşadık bu zaman diliminde de darbuka dersleri almıştım. Yani aslında ilk olarak müzik yolculuğum ritim ile başladı. Daha sonra Kongo’da yaşarken ilk defa kendi şarkılarımı yazmaya başladım ve bunları Myspace’e yükledim, bu sayede menajerim Cyril ve yapımcım Yodelice ile tanışmış oldum.
Albümünüz ‘ZANAKA’yı üç kelime ile anlatmak isteseniz nasıl tanımlardınız?
Umut dolu, evrensel, groovy
Albümünüzün stüdyo dönemine geri dönelim. Nasıl bir süreçti, bize biraz bilgi verebilir misiniz?
Şarkılarımı ilk olarak kendi odamda bilgisayarım ve gitarımla yaptım. Kendi kendime demolar kaydedip onları dinledim. Şarkıların sözlerini yazarken, bestelerini ve şarkının atmosferine uygun ritimler ekledim. Bütün bunları yaptıktan sonra elimdekileri toplayıp yapımcım Yodelice’nin stüdyosuna gittim. İşin profesyonel süreci o zaman başladı diyebilirim.
Albümünüz piyasaya çıktığından beri neredeyse 6 ay geçmiş. Turnede nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Gittiğimiz şehirden şehre, festivalden festivale bu enerji değişiyor. Ama genel olarak ben sahnedeyken insanlar dans edip zıplıyorlar (gülüyor). Bu gerçekten mutluluk dolu bir enerji benim için.
Sizin idolleriniz kimlerdir, hangi sanatçıları hayranlıkla takip edersiniz?
O kadar çok ki! Bir sürü birbirinden farklı müzik türünde hayran olarak takip ettiğim sanatçı var. Kendrik Lamar, Youssou Ndour, Daft Punk, Manu Chao.
Hayalinizdeki birlikte şarkı söylemek istediğiniz sanatçı/grup kimdir?
Zor soru, hiçbir fikrim yok! Sanırım benimle çalışmak isteyenlerle olabilir. Ama hayalimde The Roots ve Kendrick Lamar var.
Röportaj öncesi sizin hakkınızda bilgi araştırırken çok seyahat ettiğinizi okudum. Bu kadar seyahat etmenin müziğinize bir katkısı oluyor mu?
Aslında evet. Bu kadar çok seyahat ettiğim için daha çok müzik yapmak istiyorum. Gördüğüm şehirler ve tanıştığım yeni kültürler bana ilham veriyor. Hatta bu yüzden birçok farklı stili müziğimde karıştırmak istiyorum. Afrika’dan Fransa’ya, Elektronik’ten Hip Hop’a dokunan müzik yelpazemin temeli seyahat etmem diyebiliriz.
Bize kendinizle ilgili kimsenin bilmediği komik bir detay verebilir misiniz?
Gözlerim miyop yani uzağı iyi göremiyorum. Bu yüzden bazen konserlerde uzaklardaki kalabalığı çok net göremiyorum (gülüyor).
Hangisi daha kolay size göre; üzgünken mi yoksa mutluyken mi şarkı yapmak?
İkisi de diyebilirim. Bazen çok mutsuzken şarkı yazmaya başladığımda sonunda ortaya çıkan şarkı beni
Paylaş