Paylaş
2015 Glastonbury Festivali’nin sanatçı listesi bahara kadar açıklanmayacak, şimdilik netleşen isimler Foo Fighters ve Lionel Richie. Ama elbette müzik kulislerinde biletleri çok önceden tükenen festivalin bu sene hangi sanatçıları sahnesinde misafir edeceğini konuşuluyor.
Festivalde çıkacaklar arasında ismi geçen onlarca sanatçıdan biri olan Adele için durum biraz farklı. 3. albümü için çalışmaları devam eden sanatçının bu sene Glastonbury’de sahne alacağına kesin gözüyle bakılıyor. İddialara göre Glastonbury’nin kurucuları olan Michael Eavis ve kızı Emily Adele ile festivalin Cumartesi gecesi için görüşmeler yapıyormuş. Yıllardır Adele’in peşinde oldukları bilinen festivalciler Adele’i ikna etmek için her yolu deniyorlarmış. Diğer yandan Adele’in önceki senelerde Glastonbury kadar büyük bir etkinlikte sahneye çıkmak istemediği de biliniyor. Sanatçı bu kadar büyük bir kalabalığın önünde olmaktan korktuğunu açık dille söylerken, şarkılarının bu tarz bir etkinlik için uygun olmadığını da belirtmişti.
Diğer yandan Haziran ayında 3. albümünü yayınlamaya hazırlanan Florence And The Machine de Glastonbury organizatörlerinden telefon beklediğini açıklamış. Yeni single çalışması ‘What Kind Of A Man’ i yayınlayan şarkıcı, bu seneki festival için sahne almak istediğini belirtmiş. Bu senenin favorileri arasında ismi geçen Florence’in Glastonbury’de sahne alıp alamayacağı da tıpkı Adele gibi bir merak konusu.
FEDER @ ROXY
Bu akşam Roxy müzik listelerinde zirveye çıkarak dikkatleri üzerine çeken gizemli Fransız müzisyen Feder’i ağırlamaya hazırlanıyor.
Müzikal yolculuğuna deep house ve pop müzikten esinlenerek başlayan Feder, Meksikalı ünlü folk müzisyen Sixto Rodriguez’in Sugar Man adlı eserini elektronik müzik tarzında aranje ederek dikkat çekti. 2014 yılında bu uyarlamanın ikinci sürümü olan “Goodbye” şarkısıyla, Rusya, Avrupa, Türkiye ve Yunanistan başta olmak üzere birçok ülkede müzik listelerinde bir kez daha boy göstererek başarısını ortaya koydu.
Feder, Birlikte Hayata desteğiyle 20 Şubat Cuma gecesi 22:00’de Roxy’de gerçekleşecek gecede sahne alacak. Feder’den sonra DJ kabinine geçecek olan Discoben a.k.a. Oben Budak ve Emir Kaynak ile gece devam edecek.
Müzik dolu gecenin programı şu şekilde:
22:00 – Power FM DJ Performans
23:30 – FEDER
01:30 - Discoben a.k.a. Oben Budak & Emir Kaynak
TR/ST @ BABYLON
Bu akşam bir diğer güzel etkinlikte Babylon’da.
2 sene önce Salon’da izlediğim ve unutamadığım Robert Alfons, TR/ST projesiyle yeniden İstanbullu müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Elektronik ve gotik türlerinin nefis bir karışımı olan TR/ST size bu gece harika bir synthpop gecesi yaşatmaya hazırlanıyor. Eğer önceden bilet almadıysanız, Babylon kapısında satışta bilet bulabilirseniz çok şanslısınız, kaçırmayın derim.
EDİS – BENİM OL
Uzunca bir süredir dikkatimi çeken yeni bir ses var, Edis.
Yapımcılığını Soner Kabadayı’nın üstlendiği, aranjesi Ozan Çolakoğlu’na ait olan ‘Benim Ol’ single’ı ile tanıdığımız Edis, şarkının söz ve müziğinin de sahibi.
Edis’i kısaca tanımak gerekirse, yolu müzikten geçen herkes gibi o da 4 yaşında piyano çalmaya başlayarak sanat ile buluşmuş. Okul yıllarında tiyatro oyunlarında rol alıp, İzmir Kent Orkestrası’nda şarkı söyleyerek sahne tecrübesini kazanmış. Halen Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde lisans eğitimine devam eden Edis, Star Tv’de yayınlanan ‘Hayatımın Rolü’ dizisinde rol almış, dizinin sona ermesiyle müzik kariyerine odaklanmış.
‘Benim Ol’ ile başlayan müzikal yolculuğu yeni single’lar ve albümle taçlanır umarım.
SERTAB ERENER – TESADÜF AŞK
Bu karla kaplı haftanın sanırım en güzel haberi Sertab Erener’den gelen yeni single çalışması oldu. ‘Tesadüf Aşk’ adlı yeni single’ın söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait, düzenlemesi ise Ozan Bayraşa imzası taşıyor. DMC etiketiyle yayınlanacak olan single’ın klibini Burak Ertaş çekmiş. İki gündür şarkıyı durmadan dinliyorum, duymayanlara duyurulur.
BJÖRK – VULNICURA
Resmen haftalardır size Björk’ün albümünü yazmak için zaman kolluyorum. Dün albümden ‘Black Lake’ şarkısına çektiği klibin tanıtımını görünce artık daha fazla ertelememek için bu yazıda yeni albümü ‘ Vulnicura’yı yazmak istedim.
Her yaptığı albüm bir öncekinden farklı olan, deyim yerindeyse kendisine sınır bırakmayan başka bir dünyanın insanı Björk. ‘Vulnicura’ aslında Björk’ün Mart ayında The Museum Of Modern Art’ta başlayacak olan sergisiyle ve aynı dönemde yayınlanması planlanan Björk: Archives kitabıyla eş zamanla piyasaya çıkacaktı. Ancak albüm tıpkı Madonna’nın da son albümü “Rebel Heart” ile yaşadığı gibi internete sızınca, 20 Ocak’ta itunes üzerinden resmi olarak yayınlandı.
Hani sanatçılar her yeni albüm çıkarttığında açıklamalarında “şimdiye kadar yaptığım en kişisel albümüm” diye belirtirler, Björk böyle bir yorum yapmasa da, ‘Vulnicura’ sanatçının gerçekten en kişisel albümü olsa gerek. Annesinin geçirdiği sağlık sıkıntıları, kendisinin ses tellerinden geçirdiği operasyon ve hepsinin üzerine Matthew Barney ile devam eden 12 yıllık ilişkisini sonlandırması bu albümde izlerine rastlanacak Björk’ün hayat kesitleri.
Björk denince akla hep farklılık, yenilik gelmesi sanatçı için belki de en alışılmış durum. Her albümde mutlaka bambaşka formlara girip, yaptığı şarkılara yeni bir boyut kazandırmakla kalmayıp, aynı zamanda çektiği kliplerle ve sahne şovlarıyla sanatını her açıdan destekleyen yaratıcı bir kişi. Bir önceki albümü ‘Biophilia’ nın uzun turnesinden sonra çalışmaya koyulan sanatçı, bu albümle kazandığı teknolojik yetilerini kullanmaya devam etmiş. ‘Dünyanın en iyi uygulamalarını yazan kişileri tanıyınca, kullandığım enstrümanları istediğim her an İpad’ime bağlayabildiğim için, yeni albümü yapmak için bir 3 yıl daha beklemek gereksiz geldi’ diyen Björk anlaşılan ‘Vulnicura’ için yine teknolojiye sadık kalmış.
Venezuellalı prodüktör Arca ile ‘Vulnicura’ da birlikte çalışan Björk, “aslında çok zıt karakterlerde iki insan da olsak, bu zıtlıklar bana yeni albümde çok büyük fayda sağladı” diye belirtmiş. Yaşadığı ayrılıktan sonra kafasını müzikle meşgul etmeyi tercih eden sanatçı, albümdeki şarkılar için ‘ yaylıların kayıtlarını yaparken düzenlemeleri tek yaylı üzerine yapmaktansa 15 yaylı çalgı ile donatmayı denedim, bu oldukça zorlayıcı ve keyifli bir çalışmaydı’ demiş. Arca ile çalışmanın oldukça üretken ve hızlı bir çalışma dönemi olduğunu belirten Björk, ikisinin de bu dönemden çok şey öğrendiğini belirtmiş.
‘Vulnicura’ için ilk olarak Amerika’da turneye çıkacak. Mart ayı boyunca New York’ta sahne alacak olan sanatçıya bazı konserlerinde Arca da eşlik edecek. Turnenin Avrupa ayağı henüz net değilken, Temmuz ve Ağustor aylarında Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve İngiltere’deki konserlerinin tarihleri netleşmiş durumda. Avrupa ayağında bir Türkiye konseri de bence harika olur. Önceki İstanbul konserini kaçırmış olsam da, bu albümle birlikte Björk’ü canlı izlemek kesinlikle bu senenin en güzel etkinliği olur.
YILDIZLAR:
Stonemilker
Lionsong
Family
Notget
Quicksand (albümün ilk yazılan şarkısı. Björk bu şarkıyı 4 sene önce annesi rahatsızlanıp komaya girdiğinde yazmış)
OSCAR’IMI VERDİM GİTTİ:
Black Lake (albümün incisidir, 10 dakikalık şarkı 20 dakika olsa hiç bitmese dedirtiyor)
Atom Dance (şarkıdaki Antony vokali de ayrı güzel olmuş, nefis bir buluşma)
Paylaş