Her ne kadar yakın arkadaşlarım filmi mutlaka IMAX formatlı bir ekranda izlemem gerektiğini söylese de, IMAX’lerde yer olmadığı için filmi standart salonda izlemeye razı oldum. Öncelikle tüm meraklı bakışları sakinleştirmek isterim, filmin hikayesine hiçbir şekilde girip kimselere filmi zehir etmek istemiyorum. Ancak filmin müzikleri de en az film kadar dikkat çekici olduğu için oradan sazı ele almak niyetindeyim.
Interstellar’ın müzikleri The Lion King, Gladiator, The Dark Night, Inception gibi daha sayamadığım sayısız birçok büyük filmin de müzikleri yapan Hans Zimmer imzasını taşıyor.
Hans Zimmer, Interstellar’in müzikleri hakkında verdiği röportajda filmin müziklerini nasıl yazdığını, en ince detayına kadar anlatmış. Bundan 2 sene önce bir gün Hans Zimmer, Christopher Nolan’dan daktiloyla yazılmış bir mektup almasıyla yıldızlararası yolculuğun ilk adımlarının atıldığını belirtiyor. Mektupta Nolan, bir baba ve evladı arasındaki ilişkiyi anlatan bir hikayeye yer verirken, Zimmer’den bu hikayeyi baz alarak bir beste yapmasını istiyor. Sonradan Hans Zimmer’in anlattığına göre Nolan meğer Hans Zimmer’i böyle bir konu hakkında beste yapmaya sevk etmekle tam da 12’den vuruyor. Hans Zimmer’in anlattığına göre bir önceki senenin yılbaşı arifesinde Londra’da Nolan ve Zimmer baş başa kaldıkları karlı bir günde dertleşmişler. Hayatın nasıl akıp gittiğini, çocuk sahibi olduktan sonra hayatın nasıl daha farklı bir amaçla ilerlediği hakkında konuştuklarını belirten Zimmer, Nolan’ın yazdığı bu mektubun tıpkı o günkü gibi hisler uyandırdığını belirtmiş.
Christopher Nolan’ın isteğini yerine getirip besteyi tamamlayınca Zimmer Nolan’dan besteyi eve gelip dinlemesini rica etmiş. Zimmer özellikle yaptığı besteyi ilk kez Nolan’a çalacağı gün ne kadar gergin olduğunu itiraf ettiğini söylemiş. Besteyi ilk kez çalarken, tepkisinden çekindiği için özellikle onunla göz göze gelmek istemediğini anlatmış.
Yaklaşık 4 dakika olan eser bittikten sonra Christopher Nolan dinlediği besteden etkilenerek ‘artık gidip bitirecek bir filmim var’ diyor ve filmin de hangi duygu etrafında şekilleneceği hakkında net bir karar veriyor. Bu arada söz konusu Hans Zimmer’in bestelediği bu ilk şarkı filmin kapanış yazıları akarken çalan ilk eser olduğunu belirtmek isterim.
Teknoloji dünyasının en büyük etkinliklerinden biri olan, binlerce ziyaretçinin katıldığı zirvede yine birbirinden ilgi çekici oturumlar ve konuşmacılar yer aldı. Zirvede yer alan farklı kategori ve konu başlıkları arasında ‘Müzik Dinleyicisi, Sanatçı ve Marka Üçgeninde Neler Oluyor?’ başlıklı ilginç oturum kaçırılmaması gereken bir toplantıydı.
Turkcell Müzik ve Eğlence Direktörü Berna Şamiloğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği panelde MFÖ’nün Fuat Güner’i, Milliyet Gazetesi yazarı Mehmet Tez, Universal Publishing Taxim Edition Genel Müdürü Mine Aksoy ve Coca Cola İnteraktif Pazarlama Müdürü Yüce Zerey konuşmacı olarak sahnedeydiler. Salonu deyim yerindeyse tıklım tıklım dolduran izleyicilerin arasında Demir Demirkan ve Mithat Can Özer’i görmek açıkçası günün sürpriziydi.
Yurt dışındaki müzik sektöründe telif hakları her ne kadar net olsa da, streaming modelinde Taylor Swift ile geçtiğimiz hafta kopan tartışma belli ki bu konunun yurt dışında da yeniden gözden geçirileceğinin sinyallerini veriyor. Tam da bu sıcak gündemde, Turkcell Teknoloji Zirvesindeki bu etkinlik, katılımcılarının tecrübe ve bilgi birikimiyle telif hakları başta olmak üzere müzik dünyasına dair birçok merak edilen soruya cevap oldu.
Panelde müzik dinleme alışkanlıklarından, günümüzdeki müzik satışlarının değişimine, dijital dünyanın müzik alışkanlıklarına olan katkısı ve tabi ki tüm bunları kapsar nitelikte telif hakları konusuna değinildi. Özellikle telif hakları konusundaki kafa karışıklığını açıklamak için gerek Fuat Güner, gerekse Mine Aksoy müzik üretiminin devamlılığı açısından bu konunun önemini vurguladılar.
Müziğe ulaşmanın eskiye nazaran daha kolay olmasının yanı sıra dinleyicilerin erişebildiği müzik çeşitliğinin zenginliğini vurgulayan Mehmet Tez, müzik tüketimi için ödenen miktarın ne kadar düşük maliyetlere indiğini belirtti. Tez, dinleyicilerin müzik tüketim alışkanlıklarını detaylandırırken fiziksel albüm satışlarının net olarak düştüğünü, dijital satışlar artsa bile esas dinleyicinin streaming modelleri üzerinden şarkı veya karışık listeler şeklinde müzik dinleme alışkanlığına dönüştüğünü aktardı. Her ne kadar satışlar azalsa, tüketim alışkanlıkları farklılaşsa da son senelerde artan plak satışları da aslında farklı bir durumu işaret ettiğini söyleyen Tez, insanların hala müziğe dair bir metaya sahip olmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Türkiye’nin ilk yasal müzik dinleme platformu olan Turkcell Müzik’in önemine değinen Aksoy, ülkemizde telif konusunda hala atılması gereken adımların olduğunu birçok kez dile getirdiği konuşmasında, bu konunun daha sık gündeme getirilmesinin ve telif haklarının korkulacak durum olmadığının anlatılması gerektiğinin altını çizdi.
Kasım ayının ikinci haftası piyasaya çıkacak olan ‘Nothing Has Changed’ adlı albüm ismini yine Bowie’nin ‘Heathen’ albümünün açılış şarkısı ‘Sunday’ den alınmış. Söz konusu yeni albüm ikili, üçlü CD formatlarının yanı sıra plak versiyonuyla da piyasaya çıkacak. ‘Nothing Has Changed’ Bowie’nin önceki albümlerinden öne çıkan şarkılardan oluşurken, sanatçı bu albüm çalışmasında yer alacak olan yeni single çalışmasını geçtiğimiz günlerde yayınladı. ‘Sue (Or in a Season Crime) ‘ adlı yeni şarkı ilk olarak BBC 6’de yayınlanırken, single Kasım ayının 17’sinde İngiltere’de, 28’inde ise Amerika’da piyasaya çıkacak.
VOLKSWAGEN ARENA’NIN MAVİ PRENSİ: JACK WHITE
Geçtiğimiz Cuma akşamı Jack White konseri için Black Box nam-ı diğer Volkswagen Arena’ya gittim. Sonunda kendi gözlerimle de nihayet gördüğüm için ve İstanbul’un böyle güzel bir performans merkezine kavuştuğuna için gerçekten çok mutlu oldum. İtiraf etmeliyim kaçırdığım Travis ve Blondie konserleri için Jack White’ı izlerken hep hayıflandım, o konserler kesinlikle kaçmazmış.
Gecede etkinlik için her detay düşünülüp organize edildiği için gözlemlediğim, aksayan en ufak bir sıkıntı yoktu. Kapıda çok az sıra bekleyip içeri girdikten sonra azıcık içerdeki havayı soluyup çok da fazla beklemeden o herkesin anlattığı, havalandırması harika olan, ses akustiği en beğenilen Volkswagen Arena’nın saha içi bölümüne geçtim. İçeriye dolan masmavi ışık konser öncesi kesinlikle sahayı dolduran bir pozitif enerji gibiydi. Konser başlamadan önce perdeleri aralayarak sahneye çıkan Jack White’ın menajeri Lalo Medina performansın başlamasını sabırsızlıkla bekleyen kalabalığa ‘izlemek üzere olduğunuz şov canlı bir Rock’n Roll performansı, telefonlarınızın o küçük ekranlarından bu konseri izlemeyi bırakın ve kendiniz tanık olun’ demesi resmen içimin yağlarını eritti.
Türkiye’nin önde gelen korolarından birisi olan, Burak Onur Erdem’in şefliğini yaptığı Rezonans bu özel gecede Eric Whitacre ile aynı sahneyi paylaşacak. Odeabank’ın ana sponsorluğunda gerçekleşecek olan bu özel gecede Eric Whitacre hem Türkiye’de ilk kez sahnede olacak hem de Rezonans’ı yönetecek.
Dünya çapında koro ve orkestra müziği bestecileri arasında en çok satanlarından biri olan Eric Whitacre 2012 yılında ‘Light&Gold’ isimli ilk albümüyle Grammy ödülü kazanmıştı. Sanatçının 2009 senesinde başlattığı ‘Virtual Choir’ (Sanal Koro) projesiyle dünyanın dört bir yanından koristleri internet üzerinde bir araya gelerek koro müziğinde yeni bir dönem başlatmıştı.
Bu proje Youtube’da izlenme rekorları kırarken, klasik müzik dünyasında da önemli bir inovatif adım olarak tarihe geçmişti. 7 Kasım’da marka konferansı Brand Week’te konuşmacı olan Whitacre dijital inovasyonla müziğin birlikteliğini anlatacak.
Bu seneki Itunes Festival’da izlediğim Eric Whitacre’ı canlı canlı izlemek fırsatı gerçekten paha biçilmez. Böylesine büyük bir müzik adamı İstanbul’a kalkıp gelmişken bu özel konseri kaçırmak olmaz. 8 Kasım Cumartesi akşamı saat 20:00’de bu eşsiz performansı siz de izlemek isterseniz biletler hala satışta, benden söylemesi.
JACK WHITE BU AKŞAM İSTANBUL’DA
İstanbul’un en gözde konser mekanı Black Box nam-ı diğer Volkswagen Arena bu akşam Jack White’ı ağırlıyor.
Taylor Swift’in 5. stüdyo albümü ‘1989’ geçtiğimiz hafta başında piyasaya çıktı. Yeni albümün ilk gün 600.000 adet satılması, albümün bir haftalık satış tahminlerini de altüst etti. Bu satış meselesi neden bu kadar önemli derseniz, 2000 senesinde yayınlanan Britney Spears’ın ‘Oops! I did It Again’ albümünün ilk haftalık satış rakamı olan 1,3 milyon barajını, Taylor Swift’in aşacağı öngörülüyor.
5. stüdyo albümünde Taylor Swift, Jack Antonoff, Ryan Tedder, Max Martin, Shelback ve Imogen Heap gibi isimlerle çalışmış. Ryan Tedder ve Max Martin gibi hit fabrikatörlerinin bu albümde yer alması beni hiç şaşırtmadı ama Imogen Heap’in ismini görünce itiraf etmeliyim şok oldum. Imogen kendi albümü ‘Sparks’ ı geçtiğimiz aylarda piyasaya sürdüğünde ismini vermese de ‘büyük bir isimle bir şarkı yaptık, çok heyecanlıyım’ diye bir video blog yayınlamıştı, şimdi Taylor Swift’in albümü piyasaya çıkınca bu gizem de açıklanmış oldu. ‘Clean’ adlı şarkı albümün en son ve bence en özel şarkısı olarak albümün son şarkısı olarak ‘1989’ yer almış durumda.
Taylor Swift yeni albümü ‘1989’ piyasaya çıkmadan önce hayranları için güzel bir jest yapmış. Sanatçı Los Angles, New York, Nashville, Londra ‘daki kendi evlerinde 89 hayranı için özel dinleme partileri düzenlemiş. Taylor Swift bu partilerde bütün bir gün boyunca hayranlarıyla evinde vakit geçirip, onlara albümdeki şarkıları ilk defa dinletmiş. İlginç olan 500 civarı olan şanslı hayran grubundan albümün piyasaya çıkış tarihine kadar albüme dair hiçbir detayın internete sızmaması. Dahası Swift’in albümü ‘1989’ diğer birçok yeni çıkan albümün başına geldiği gibi yayınlanmasına günler kala internete de sızmadı. Hayranlarının kendisine gösterdiği bu özenden ötürü çok şanslı olduğunu belirten Taylor, albümün tanıtımı için çıktığı bütün programlarda bu durumu da özellikle dile getiriyor. Diğer yandan geçtiğimiz gün yeni albümünün dünya turnesine 20 Mayıs 2015’te Louisiana’da başlayacağını duyuran Taylor, bu turnede 8 ülkede ve 4 kıtada şarkılarını hayranlarıyla birlikte söyleyecek.
Son olarak önceki gün Taylor Swift’in plak şirketi, sanatçının bütün eserlerini Spotify’dan çekmesi müzik dünyasında büyük haber oldu. Big Label plak şirketinin Ceo’su Scott Borchetta streaming modelinin, sanatçıya ve plak şirketlerine gerekli maddi kazancı vermeyip, müzik tüketimini hızlandırıp (hatta baltalayıp), bütün var olan emeklerin yok edildiğine inandıkları için böyle bir karar aldıklarını açıkladı. Rekorlara koşan Taylor Swift’in albümünü merak edenler bu durumda albümü fiziksel veya dijital olarak satın almaları gerekiyor.
SALON’DA HARİKA BİR AKŞAM
Bu akşam Salon’da harika bir etkinlik var.
30 Ekim’de Burak Onur Erdem yönetimindeki İstanbul Avrupa Korosu ve Mary Konstantinidou yönetimindeki Selanik Korosu Selanik’te Selanik Konser Salonu’nda birlikte sahne alarak bir konser verecekler.
Son birkaç aydır bu konser için yoğun şekilde hazırlanan İstanbul Avrupa Korosu konserde birçok eserle beraber Selanik doğumlu ünlü şair Nazım Hikmet’in eserlerine yer verilecek.
Nazım Hikmet’in eserleri aracılığıyla iki kültür arasındaki dostluğa ve dünya barışına vurguda bulunulacak olan gece de Franz Liszt, Gabriel Faure’nin klasik eserleri de seslendirilecek.
Konserin ilk kısmında sahne alacak Selanik Korosu’ndan sonra İstanbul Avrupa Korosu sahnede olacak. En sonda ise 2 koro beraber 2 parça söyleyecekler. Gecenin programı şu şekilde;
İSTANBUL AVRUPA KOROSU - Turkish Composers & NAZIM HIKMET's Poetry
a. Fazil Say – Nazım Oratoryosu - Memleketim, Hiroşima and Yatar Bursa Kalesi’nde, Ben İçeri Düştüğümden Beri
Popüler akımın sanatçısı olmayınca, albüm yapmak aslında hiç de göründüğü kadar kolay altından kalkılacak bir durum değil. Elif Çağlar’ın yeni albümü için başlattığı bu tarz kampanyalar yurt dışında da son derece yaygın bir yöntem. En son Imogen Heap ve Flyleaf de albümlerini benzer şekilde kaydetti.
Gelelim işin detaylarına; 21 Ekim’de başlayan bu süreç 25 Kasım’da sona eriyor. 34 günlük bu sürenin sonunda 34.000 $ toplanması planlanıyor. Bu para albümdeki müzisyen masraflarını, albümün kayıt, mix ve mastering maliyetlerini de kapsıyor. Eğer olur da tahmin edilenden daha çok para toplanırsa bu parayla da albümün fotoğraf ve klip çekimi gibi kısacası daha ne kadar yapılacak işi varsa oraya harcanacak.
Elif Çağlar’ın başlattığı bu kampanyaya ister albümü dijital olarak ön sipariş ederek, ister imzalı fiziksel albümü satın alarak veya albümün teşekkür notlarında isminizin geçebileceği opsiyonlardan birini satın alınarak katılabiliyorsunuz. Bunların dışında Elif Çağlar’dan jazz vokal dersi veya ekibinden size özel konser de isterseniz kesenin ağzını biraz açmanız gerekecek.
Elif Çağlar’ı ilk defa geçen sene Galatasaray Üniversitesi’nde bir amfide dinleyip büyülenmiştim. Daha sonrasında Babylon ve İKSV Caz festivali açılış konserlerinde de grubuyla birlikte dinlediğimde Türkiye’de bu kadar başarılı bir sesin olmasından ötürü içten içe gurur duyduğumu hatırlıyorum. Çağlar’ın kampanya yaptığı duyuruda belirttiğine göre yeni şarkıların hepsi hazır ve kayda girmeyi bekliyorlar. Hal böyle olunca böylesine başarılı bir sanatçının yeni albümü için desteğe ihtiyacı varken müzikseverlerden başkasına güvenmemesi de gayet doğal. Umarım kampanya planlandığından daha büyük bir bütçe ile tamamlanır, yepyeni şarkılarına bir an önce kavuşuruz.
ADELE İNCE ELEYİP SIK DOKUYOR
Yaz konseri tadında olacak bir konser kışın ortasında İstanbul’da da yapılabiliyor, buna o kadar mutluyum ki. Sonunda bizim de böyle bir konsere imkân verecek bir mekanımız var. Volkswagen Arena yani Black Box’ta 7 Aralık Pazar günü Morrissey hepimizi dertlerimizden arındırmaya geliyor.
Pozitif Live’ın düzenlediği etkinlikte Moz, son albümü ‘World Peace Is None Of Your Business’ ten yeni şarkılarının yanı sıra efsaneleşmiş The Smiths şarkılarına da yer verecek. Konserin bir özel durumu da elbette son albümünde yer alan ‘İstanbul’ u şarkının esas ev sahibi olduğu şehirde söyleyecek olması. Benim kendimce merakım acaba bu konserde ‘There Is A Light That Never Goes Out’ da setlist’e girer mi olsa da, Ekim ayında başladığı turne kapsamında konser verdiği şehirlerdeki şarkı listelerine bakınca sanki yine hayal olarak kalacak gibi duruyor. Diğer yandan beni şaşırtan bir diğer durum da aynı setlist’lerde ‘Asleep’in yer alması oldu.
Konserin biletleri bugün Biletix’ten satışa çıktı. Elinizi çabuk tutun, bu muhteşem konserde yerinizi ayırtın!
LYKKE LI KASIM’DA İSTANBUL’DA
Lykke Li Kasım’da bir değil hem de iki gece İstanbul’da olacak.
O kadar çok konser haberi var ki, resmen arada kaynamış Lykke Li. 18-19 Kasım Babylon’da gerçekleşecek konser için gerçekten sabırsızlanıyorum. Uzun zamandır Türkiye’de konser vermesini beklediğim Lykke Li, hem de Babylon’un 15. senesinde İstanbul’da konser verecek olması pek manidar. Muhtemelen Babylon sahnesinin bu sezon en güzel konserlerinden birine tanıklık edeceğiz, ‘Never Gonna Love Again’, ‘Sadness Is A Blessing’ hele hele herkesin bir dönem diline marş olarak taktığı ‘I Follow Rivers’ı canlı canlı dinleyebileceğiz.