Hikmet Demirkol

MARK ELİYAHU TÜRKİYE'YE GELİYOR

7 Ekim 2016
Mark Eliyahu geçtiğimiz Mart ayında 1 gece Ankara Palas'da, 2 gece IKSV Salon'da üst üste biletleri tükenen nefis konserlere imza atmıştı.

Sanatçı yeni single’ı ‘Through Me’ Ekim sonunda yayınlamaya hazırlanırken, Kasım ayında tekrar Türkiye’ye konserler için geliyor. Eliyahu, sırasıyla 3 ve 4 Kasım'da İzmir ve Ankara'da olacak sanatçının son durağı ise, 5 Kasım gecesi Zorlu PSM’de olacak.

Kamança’nın ustası Mark Eliyahu ile Türkiye turnesi öncesi kısa bir söyleşi yaptık. Hem kendisinden, hem de müzik çalışmalarından bahsettik. Detaylar için buyurun;

İstanbul’daki bir önceki konserinizin biletleri tükenmişti. Kasım ayında Ankara, İzmir ve İstanbul’da 3 konser vereceksiniz. Hazırlıklarınız nasıl gidiyor konserler için?

Türk insanının müziğimi çok iyi anladığını ve hissettiğini düşünüyorum. Bu konserlerde de inanılmaz bir kalabalıkla karşılaşacağımı düşünüyorum ve bu beni heyecanlandırıyor.

Türkçe Müzik ve bu müziğin sahip olduğu ruh benim yaptığım işin en önemli ilham kaynaklarımdan biri diyebilirim. Türkiye’de en sevdiğim şey, insanlarının kocaman, içtenlikle dolu kalplerinin olması. Ayrıca kültürel olarak da inanılmaz zengin bir ülke. Müzik için deyim yerindeyse bence cennet gibi bir ülke, kendimizi Türkiye’de evimizde hissediyoruz.

En çok merak ettiğim konulardan biridir, müzik ile yolunuz nasıl kesişti?

Annem ve babam müzisyendi. Babam, Piris Eliyahu, hem bestecidir hem de çok iyi Tar enstrümanı çalardı. Dolayısıyla müzikle dolu bir evde büyüdüm. 4 yaşımda keman çalmaya başladım ve müzik eğitimi almaya başladım. 13 yaşıma geldiğimde ilk kez bağlamayı duydum ve böylece Türkçe Müziği öğrenmeye başladım. 16 yaşımda aile evimden ayrıldım ve Yunanistan’a okumaya hem de Ross Daly ile çalışmaya gittim.

Yazının Devamını Oku

YENİ SEZONDA NELER BEKLİYOR BİZİ?

30 Eylül 2016
Bayram ve uzun tatiller sonrası kitleler okul ve işe geri dönüş yapınca ister istemez herkesin morallerinde bir nebze düşüş oluyor.

Her ne kadar Eylül ayı okula dönüş modunda olsa da, tüm mekânların yeni sezon açılışları da aynı döneme denk geldiği için sonbahar bir başka güzel oluyor bu mevsimde. İstanbul’daki birçok mekân kapılarını açmaya hazırlanırken, performans mekânları yeni sezonda kimleri getireceğini çarşaf çarşaf şehrin duvarlarında boy boy göstermeye başlıyor. Yeni sezonda kim nerde, programlar nasıl kısa bir göz atalım:

BABYLON

Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Babylon kapılarını yeni sezona açtı.

Her sezon çıtasını daha da yukarı taşıyan Babylon, bu sene de farklı müzik türlerindeki en iyi yerli ve yabancı sanatçıları sahnesinde ağırlayacak.  Geçtiğimiz Perşembe günkü açılış partisinin ardından, Cuma akşamı ilk olarak Hollandalı elektro-funk topluluğu Kraak & Smaak Babylon'da sezonun ilk canlı performansına imza attı.

Babylon’un açılış partisini kaçırsam da Cumartesi günkü Selda Bağcan konserini izleyebilmek için elimden geleni yaptım. Biletleri günler öncesinde tükenen gecede Selda Bağcan, Tel Aviv çıkışlı Boom Pam ile Babylon sahnesinde dinleyicilere müthiş bir konser verdi. Bu konser sonrasında Selda Bağcan ile nefis bir röportaj yaptık, onu da önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağım, şimdilik tadımlık olsun diye buraya yazıyorum.

Selda Bağcan gibi şarkılarında barış, özgürlük, sevgi gibi mesajlar veren protest müziğin güçlü kadın temsilcileri yeni sezonda “Güneşin Kadınları” konserleriyle Babylon’da buluşmaya devam edecek. Sezon boyunca devam edecek konser serisinde Emel Mathlouthi ve Tahranlı sanatçı Sevdaliza gibi müzisyenler sahne alacak.

Geçen yıl Babylon’da Cuma ve Cumartesi geceleri gece yarısından itibaren başlayan ‘Midnight Sessions’ bu sene de dans etmek isteyenlerin adresi olacak. Benzer şekilde Pazar günlerini alternatif bir deneyime taşıyan ücretsiz Pazar Pazar Babylon etkinlikleriyle Babylon’da hafta sonları bir başka olacak.

Yazının Devamını Oku

ORGANİK ELEKTRONİK MÜZİK: MEN WITH A PLAN

9 Eylül 2016
Bu haftanın özel konuğu "Men With A Plan" oldu.

One Love Festival bu sene iptal olmasaydı “Men With a Plan” ile bu röportajı festival alanında muhtemelen performanslarından sonra yapacaktık. Festival bu sene yapılamamış olsa da biz röportaj niyetimizde ısrarcı olduk “Men With A Plan” ile yani Can Çakmakçı ve İlker Çiftçi ile sözleştiğimiz gibi nefis bir söyleşi yaptık.

İçi müzikle dolu iki genç adam, sadece kendi gruplarını kurmakla kalmamış işi daha da büyüterek yanlarına iki arkadaşlarını da katarak organizasyonlar düzenledikleri, yeni sanatçılara albüm yaptıkları kendi şirketlerini kurmuşlar. Nefis bir müzik hikayesi var karşınızda.

Buyurun dahası için sizi söyleşiye alalım:

“Men With a Plan” nasıl bir araya geldi?

Can: Biz üniversiteden arkadaşız İlker ile. O zamanlar ikimiz de ayrı ayrı DJ’lik yapıyorduk. Bir gece arka arkaya çalmak üzere bir mekan ile anlaşmışız. Sonra baktık ki o gece çaldıklarımız çok benzer şarkılar ve benzer janrlar, bunun etkisiyle keşke birlikte müzik yapabilsek diye içimizde bir şeyler filizlenmişti. İkimizin yapacağı müzik için asıl amacımız canlı çalabilmekti, hep buna özenirdik o zamanlar, baya ütopya gibiydi. Birlikte bir şeyler yapmak o zamandan aklımızda hep vardı ve adımızı da ta o zamanlar koymuştuk. ‘Men With a Plan’ böyle ortaya çıktı.

İlker: Can’ın söylediği gibi prodüksiyon anlamında daha işin çok başındayken, daha sonraları neler yapacağımıza dair hep bir planımız vardı kafamızda. Bu anlamda kafamızda hep bir plan ve onun iniş çıkışlarını yaşayan iki kişi olarak hayatımızı sürdürüyorduk, grubun ismine de bu çok yansıdı. 2003’te başlayan dostluğumuz üniversitenin de bitmesiyle iki ayrı şehirde devam etti. DJ set işleri için birlikte çalmayı İstanbul bir süre daha sürdürdük, bu arada da birlikte prodüksiyonlar yapmaya da başladık. Ben bir melodi yazıyordum, üzerine Can bas yazıyordu veya tam tersi. Aramızda yaptığımız ufak ufak şarkılar gidip geliyordu, tamamen deneme yanılma ile geçti ilk zamanlar.

İkiniz de aynı şehirlerde miydiniz bu çalışmaları yaparken?

Yazının Devamını Oku

ZEYTİNLİ ROCK FESTİVALİ REKOR KIRDI: 5 GÜNDE 150.000 İZLEYİCİ

4 Eylül 2016
Hani bazı konserler vardır, senelerce anlata anlata bitiremezsiniz. O konserden sonra başka ne izleseniz onun yeri hep bir ayrı olur. Sanırım Zeytinli Rock Festivali tam da bu tanımın kendisi oldu. Her ne kadar İstanbul’daki işlerimden ötürü festivale katılamasam da, bu hafta kimle konuşsam ilk konu hep Zeytinli Rock Festivali oldu. Haliyle bu yazıyı da manşetten aldı götürdü.

Ülke gündeminden ötürü birçok festival ve sanat etkinliği erteleme ve iptal yaşarken, Zeytinli Rock Festivali gibi dev bir organizasyonun başarıyla tamamlanması, önümüzdeki yıllar için çok değerli bir referans oluyor. Geçtiğimiz yıl 4 gün olarak planlanan etkinlik bu yıl 5 güne çıkarak müzik severlere güzel bir sürpriz yaptı. Festival süresince toplam 150.000 izleyici bugüne kadarki en kalabalık izleyici kitlesini oluşturarak bir rekora imza attı.

Festivale katılanlardan dinlediğim yorumlara göre maNga’nın, Athena’nın, Şebnem Ferah’ın, Duman’ın, Model’in ve Pentagram’ın performansları uzun seneler anlatılacak cinstenmiş. Özellikle Athena, Duman ve Şebnem Ferah’ın 3 saati aşan sahne performansını istisnasız herkesten dinledim, sırf bu yüzden bile orada olmadığım için kendime kızıyorum.

34 farklı sanatçı ve grubun sahne aldığı yüzdeyüz müzik ve eğlence dolu unutulmayan bir rock tatili olan Zeytinli Rock Festivali sektördeki yerli organizasyonlar açısından bu senenin en iddialı işi olarak tarihe geçti. Darısı seneye diyelim artık…

‘DÜNYA YALAN SÖYLÜYOR’ PLAK FORMATINDA

Yazının Devamını Oku

VAY HALİMİZE

26 Ağustos 2016
Gökhan Türkmen’in Temmuz ayının ortasında yayınladığı yeni single çalışması ‘Vay Halimize’ bizi bu yazıda bir araya getirdi.

‘Vay Halimize’ şimdiye kadar duyduğumuz Gökhan Türkmen şarkılarından oldukça farklı bir yapıda. Size tavsiyem yazıyı okumadan önce ‘Vay Halimize’yi önce dinleyip, sonra bir de klibini izleyin. Eminim siz de benim gibi tekrar tekrar klibi izlemekten kendinizi alamayacaksınız. ‘Vay Halimize’nin tüm detayları ve Gökhan Türkmen’in önümüzdeki aylarda yayınlamaya hazırlandığı yeni albümüne dair tüm detayları bu söyleşide konuştuk, buyurun:

 

Vay Halimize şarkısı beni çok etkiledi. Özellikle klip ile birleşince şarkı bambaşka bir yere geldi. Şarkıyı biraz irdelemek isterim, sözleri yazarken sizi etkileyen şey neydi?

“Vay Halimize”yi iki sene önce Caner Anar ile bilgisayar başında çalışırken yaptık. İlk önce melodi çıktı ufak ufak, sonra Caner ‘Vay Halimize’ diye bir nida attı ortaya. Bunun üzerine dedik ki bir aşk şarkısı değil de, biraz daha sosyal bir durumu anlatan, dünyayı, yaşanan kaosu anlatan bir şarkı olsun diye karar verdik. Onun üzerine şarkıdaki nakaratı yazdım ben de. Şarkının sözünde geçen ‘şehir’ aslında dünyayı anlatıyor.

 

Yeni albüm ile ilgili bir ipucu olabilir mi ‘Vay Halimize’?

Bu şarkı yeni albümden bağımsız, bambaşka bir çalışma. İki sene önce yaptığımız bir işti, hadi çıkalım, yayınlayalım derken bir türlü kısmet olmamıştı. Bu sene Temmuz’un ikinci haftasında yayınladık sonunda. Yeni albüme ‘Vay Halimize’nin akustik halini de ekledik. Genel olarak albümle çok alakası olmayan bir çalışma diyebilirim, biraz sosyal sorumluluk işi ve farkındalık yaratmak amacıyla yaptığımız bir proje. Ben popçu yani popüler müzik yapan biri olarak adlandırılsam da, popüler kültüre hizmet eden biri hiç olmadım. Hep bu tarz, mesajı olan bir iş yapmak istiyordum o yüzden de beni çok mutlu eden bir çalışma oldu. ‘Vay Halimize’ gibi sosyal sorumluluğa vurgu yapan farklı şarkılarım var, onları da önümüzdeki dönemlerde yayınlamak istiyorum.

 

Yazının Devamını Oku

IN HOODIES’İN BEKLENEN ALBÜMÜ YAYINLANDI

11 Ağustos 2016
Nisan ayında dijital olarak piyasaya sürülen In Hoodies’in ilk albümü ‘A Lunar Manoeuvre’ geçtiğimiz haftalarda fiziksel olarak satışa çıktı.

In Hoodies’i size bu köşeden daha önceleri bir iki kere daha yazma fırsatım olmuştu. Böyle emek dolu işlerin hayata geçiyor olması beni o kadar heyecanlandırıyor ki, onlar adına içten içte hem  gurur duyuyorum, hem de sevinçlerini ve heyecanlarını elimden geldiğince buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.

Albümün piyasaya fiziksel olarak sürülmesini bir fırsat bilerek In Hoodies ile diğer bir deyişle Murat Kılıkçıer ile bir araya geldik. Hem albümün üretim sürecini konuştuk, hem de müzik yolculuğunu bir de onun penceresi sizlere aktarmak istedik.

Tüm detaylarıyla In Hoodies ve ilk albümü ‘A Lunar Manoeuvre’ sizlerle…

In Hoodies müzik kariyerine nasıl başladı, kısa hikâyesini senden dinleyelim?

Bir süredir tek başıma şarkı yapıyordum. Bunlardan birkaç tanesini uzun zamandır takip ettiğim prodüktör Chris Potter’ın menajerlik firmasına gönderdim.  Onlar beğendiler ve daha fazla şarkı istediler,  böylece iletişim başladı.

Peki şarkıların kaydı nasıl oldu, kayıtlar için İngiltere’ye gittin sanırım.

Chris Potter

Yazının Devamını Oku

İYİ Kİ GELDİN JOSS STONE

27 Temmuz 2016
Geçtiğimiz Cumartesi Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde çok özel bir konser vardı. 23. İstanbul Caz Festivali kapsamında KüçükÇiftlik Parkı’nda konser verecek olan Joss Stone,  ufak bir yer değişikliği ile müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşattı.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında neredeyse tüm etkinlikler bir bir iptal olurken Joss Stone’un bu konseri gerçekleştiriyor olması gerçekten çok önemliydi. Joan Baez’in 12 Ağustos’ta İzmir’deki konserini iptal edip üzerine yaptığı o açıklama neredeyse manşetlere kadar yükselmişti. Ortalık bu olayla çalkalanırken üzerine bir de senenin en büyük konseri olan Muse’un iptal haberinin gelmesi ve grubun bu iptali kısaca bir açıklamayla geçiştirmesi bu hassas ve kırılgan dönemde moralleri hepten yıktı diyebilirim.

Bütün bunların üzerine Joss Stone’un İstanbul Caz Festivali kapsamındaki konserini gerçekleştirmesi haliyle ilaç gibi geldi. Keşke her sanatçı Joss Stone’un o gece olduğu kadar içten ve samimi olsa, o zaman bunun geri dönüşü de kat kat fazla oluyor. Koşullar zor da olsa müzikseverin yanında olmanın sanatı desteklemenin esas kıymetli olan tarafı olduğunu düşünüyorum.

Bundan beş sene önce yine İstanbul Caz Festivali kapsamında Joss Stone’u ilk defa Bilgi Üniversitesi Çim Amfi’de izlemiştim. Önceki konserini genel hatlarıyla çok enerjik ve neşeli olarak hatırlasam da, Joss Stone’un bu sefer sahnede daha da samimi olduğunu itiraf etmeliyim. Stone bu samimiyetini konsere daha gelmeden uçağa binerken çektiği mini videoyu profilinden paylaşmasıyla zaten göstermişti. İstanbul’a indikten sonra Beyoğlu’nda barış işareti yapması ve bunu yine Instagram profilinden paylaşması bu konseri daha da özel bir yere taşımayı başardı.

Joss Stone sahneye alkışlarla çıkıp birkaç şarkı söyledikten sonra, salondaki haklı donukluğu usta bir biçimde çözüverdi.  Aslında konserin bir açıkhava etkinliği olması gerekirken kapalı bir mekânda çaldıkları için, herkesin oturmasını normal bulduğunu söyleyen sanatçı, herkes ayağa kalkıp sahneye yaklaşırsa daha çok eğlenebileceğimizi söyledi ve kendisi de sahneden aşağı inip dinleyenlerin arasında şarkısına devam etti. İşte tam da bu andan itibaren konser bambaşka bir enerjiyle devam etti. Her şarkı sonrasında salondaki kalabalık Joss Stone’dan şarkı istiyor, o da kimseyi kıramayıp, hem o şarkının hikâyesini anlatıyor, hem de istenen şarkıyı söylüyordu. Böylece aslında sahneye çıkmadan planladıkları şarkı listesini bir kenara bırakarak tüm geceyi nerdeyse isteklerle dolu şarkılardan oluşan özel bir konsere dönüştürdü.

Yazının Devamını Oku

ONE LOVE’DA ANA SAHNEDE KALBEN

13 Temmuz 2016
İstanbul’da yaz konserlerle dopdolu geçiyor. Bir yandan İstanbul Caz Festivali devam ederken, diğer yandan dün akşam Scorpions Küçükçiftlik Parkı’nda 50. yıllarını kutladıkları efsane bir konsere imza attılar.  

Bu hafta sonu İstanbul’da olanlar için harika bir hafta sonu planı var önümüzde. Bu sene 15. yılını deviren ve Hayat Bu Kapağın Altında desteğiyle gerçekleşen One Love Festival, 17 Temmuz’da Parkorman’da 3 farklı sahnede 10 yabancı, 9 yerli sanatçı ve grubu ağırlayacak. Festivalde ana sahnede yer alacak isimlerden biri olan Kalben ile bir araya geldik, hem müziğinin gündemini, hem de festivali konuştuk.

Güzel haberlerle dolu Kalben söyleşisi için sizi şöyle alalım:

Bu kadar çok sahne, konser ve seyahat arasında eminim Kalben de yorulup bir nefes alıp, kendine vakit ayırmak istiyordur. Kendini nasıl deşarj ediyorsun?

Deşarj olmak için uygun karaktere sahip olmayabilirim (gülüşmeler). Telefonunu kapatıp arkasına yaslanan ve uzaklara dalan biri değilim pek. Yeni öğrendiğim bir aktivite var; nefes vermek.. Sürekli nefes almak yerine, bazen ağaçlara, ufka bakıp nefes veriyorum. İşimle ilgili hiçbir şikayetim yok. Tempo, yoğunluk, konserler, seyahatler... Severek üretiyoruz, paylaşıyoruz ve bize sadece sevgisini veren insanlarla buluşuyoruz.

Albüm Şubat ayında çıktı, o zamandan beri ajandan oldukça dolu, bir şehirden başka şehre konserler veriyorsun. Turne halinde sanatçılar daha çok yeni şarkı ürettiklerini söyler, sende de bu durum benzer mi?

Yeni şarkılar yazıyorum; ama yazmak için herhangi bir yöntemim yok. Yolculuklar, işin çok başında olmak, ana akımın kurallarını kendimize göre eğip bükmek için harcanan enerji... Şarkı üretmekten daha karmaşık ve çetrefilli işler dönüyor aslında içerde (gülüşmeler)

Müzik sever doymaz, yeni şarkı üretimlerini sorunca tabi ki ikinci albüm için bir hazırlıklar var mı ufaktan diye de sormadan kendimi alamıyorum?

Yazının Devamını Oku