Remixlerde; 2Rule, Tan Atalar& Emre Yönter, Armageddon Turk, Hökemon imzası yer alıyor ve hepsi de birbirinden harika olmuş. Benim favorilerim: İsim – Şehir (Armageddon Turk Mix), Komşu Işıklar (2Rule House Remix), Dünyacım (Hökemon Mix) ve Arzuhal (2Rule Mix).
‘Delinin Yıldızı’nın yayınlanmasından 1 sene sonra piyasaya çıkan bu özel albüm eminim benim gibi tüm Vega severleri ziyadesiyle mutlu etmiştir. Deluxe albümde bir iki tane de demo niyetine ‘Delinin Yıldızı’na girmemiş yeni Vega şarkısı da olsaydı daha da mest olurdum onu da eklemeden geçemeyeceğim.
Gökhan Türkmen’den yeni proje: 'Synesthesia
Gökhan Türkmen geçtiğimiz hafta yayınladığı yeni maxi single çalışmasına yakından bakmak gerekli. Türkmen bu sefer dinleyenlerini duyuları arasında yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor.
İngiliz etkisinin müziğe kattığı güzellikleri sizlerle paylaşacağım.
Pale Waves- My Mind Makes Noises
Geçen seneden beri yakından takip ettiğim Manchester’ın müzik sahnesine kazandırdığı grubu Pale Waves ilk stüdyo albümlerini geçtiğimiz hafta yayınladılar. 2017 senesinde ilk yayınladıkları single’larından itibaren özellikle de anavatanları İngiltere’de hatırı sayılır hayranları olan grup rock ve pop türleri arasında çok usta bir çizgide duruyorlar.
Pale Waves’in sözcüsü ve vokali Heather Baron-Gracie şarkılarının sözlerine ilk günden beri hep çok önem verdiklerinin altını çiziyor. Sahnede onlarca insanın içi boş kelimelerle yazılmış, içinde duygu olmayan şarkılarla mest olmalarına çok üzüldüğünü itiraf eden Heather, kendi şarkılarında bunu hiçbir zaman yapmayacaklarının sözünü veriyor. ‘Biz her zaman yaşanan bir hikayeyi anlatıyoruz ve anlatacağız, yapaylık bize göre çok uzakta’ diyen grubun vokali Heather müziğin onu hayata bağlayan en iyi ifade biçimi olduğunu belirtmiş. Bundan 3.5 sene önce grup arkadaşı Ciara ile ilk defa tanışan Heather, senelerdir yazdığı şarkılarına Ciara’nın davul çalmasıyla birlikte grubun temellerini atmışlar. Kısa zaman sonra Hugo Silvani ve Charlie Wood ile tanışan kızlar geçen hafta yayınlanan ilk albümleri ‘My Mind Makes Noises’ için o dönemden beri harıl harıl çalışmaya başlamışlar.
Albüme yakından bakış
Bu senenin başında albümün habercisi ilk single ‘My My My!’ ile ortalığı kasıp kavuran sanatçı, Mayıs ayında bu hızını ‘Bloom’ single’ını yayınlayarak ikiye katlamıştı. Şarkıların hazırlık aşamasıyla ilgili detaylar veren sanatçı albüme ‘Bloom’ adını nasıl vermeye karar verdiğini anlatmış. Yeni albüm çalışmaları için İsveç’e giderek Max Martin’in ekibiyle şarkı yazmak için bir araya gelen sanatçı, bu ortak çalışma sonrasında ‘My My My!’ı yazmışlar. Yeni şarkının heyecanıyla rahatlayan Sivan aynı gün ‘Bloom’ şarkısını yazmış. Söylediğine göre ilk başta şarkının sözlerini yazdığında aslında bu şarkıyı bırakın single olmasını, albüme eklemek istediği bir şarkı bile değilken, stüdyoda üzerinde biraz daha çalıştıktan sonra ortaya çıkan çalışmadan oldukça etkilenmiş. Sonrasında da ‘Bloom’ hem albümün ikinci single çalışması olmuş, hem de Troye’nin yeni çıktığı yolu, coşkusunu ve heyecanını en iyi dile getiren şarkılardan biri olduğu için albüme de adını bırakmış.
Albümde Ariana Grande ile birlikte söyledikleri ‘Dance To This’ şarkısı esin kaynağını Janet Jackson’ın ‘All Nite (Don’t Stop)’tan alıyor. Troye Janet Jackson’ın şarkısını dinledikten sonra ritmi bu hissi veren bir şarkı yazmak istemiş. Sözleri ve bestesi hazır olduğunda Ariana Grande’nin kapısını çalan sanatçı düet sözünü kapınca da birlikte stüdyoya girmişler. Haziran’da yayınlanan söz konusu single ‘Bloom’un bence albümün en iyilerinden.
Troye Sivan ilk albümü ‘Blue Neighbourhood’ sonrası hayatında ne değiştiği sorulduğunda haliyle yaş olarak biraz daha büyümenin ona bir olgunluk getirdiğinden bahsetmiş. Günümüzdeki müzik dinleme alışkanlıklarına bakınca hip-hop ve rap’in yoğun şekilde takip edilen türler olduğunu gözlemlese de, kendisi 2. albüm için çalışmaya başladığı ilk andan itibaren yine de pop bir albüm yapmak istemiş. Troye, ‘Bloom’un gerçek anlamda bir kutlama, kendi varlığını, cinselliğini özgürce anlattığı, hayat coşkusunu yansıtan bir albüm olsun istemiş. İlk albümündeki melankoliyi biraz olsun bu sefer park edip, gençliği, özgür olmayı ve hayatı bu albümde hakkını vererek bir şekilde kutlamış.
Yeni albümler, yeni çıkışlar, sonbahar ve kış dönemindeki etkinlik planları dahil hepsi Eylül ayını bekliyor dört gözle. Ben de hazırlıkları bir süredir devam eden ve İstanbul’un birçok yerinde afişleriyle duvarları renklendiren Eylül ayında büyük ses getirecek iki festivale bu yazı ile biraz daha yakından bakmak istedim.
fizy İstanbul Müzik HaftasıBu sene 18-23 Eylül döneminde ilki düzenlenecek olan yepyeni bir festival başlıyor.
fizy İstanbul Müzik Haftası hem müzik dünyasının yıldızlarını bir araya getiriyor, hem de gerçekleşecek paneller ve imza günleriyle farklı ve zengin bir müzik deneyimi sunmayı hedefliyor. 4 ayrı sahnede 30’dan fazla performans, paneller, söyleşiler, imza günleriyle dopdolu bir program bizleri bekliyor. fizy ana sponsorluğunda, Atlantis Yapım, Zorlu Performans Sanatları Merkezi ve SM Production Group organizasyonuyla gerçekleşecek olan festivalin ilk isimleri geçtiğimiz günlerde açıklandı.
18-23 Eylül arasında düzenlenecek olan festivalde
4. stüdyo albümü olan ‘Sweetener’ için aslında Ariana’nın çalışmaları 2016 senesine uzanıyor. Sanatçı ‘Dangerous Woman’ albümünden sonra daha farklı bir sound arayışına gireceğini çeşitli röportajlarda belirtmişti. Geçtiğimiz sene turnesinin Manchester ayağında yaşanan terör saldırısından sonra yeni albümün yayınlanma tarih ve tanıtım çalışmaları otomatik olarak ileriye alındı.
Grande yaptığı söyleşilerde yeni bir albümü yayınladıktan sonra, sanki bu an yaşanmamış gibi davranıp yeni şarkılar yazmaya başladığını belirtmiş. Albümlerinin tanıtım döneminde oldukça faal ve hareketli yaşadığı için bunun ona daha üretken bir hava sağladığını söyleyen Grande, özellikle 4. stüdyo albümü için bu dönemi çok iyi kullanmış.
4. stüdyo albümüne ‘Sweetener’ adını koymasını sebebini yaptığı yeni şarkılar ile sanki bir soruna çözüm bulmak istemiş. Sweetener ile bir insanın hayatına ışık olmak hatta onu hayata döndürmek, yani deyim yerindeyse hayattaki durumları daha tatlı hale getirmek istediğini belirtmiş. Hayata böyle bir pencereden bakacak şarkılar yapması bence yeterince tatlı ve içten, Ariana’nın sempatikliği üzerine şarkıları da sözlerine biraz daha dikkat ederek dinleyince bu his otomatik olarak zaten geçiyor.
Albümdeki Sürpriz İsimler
‘Sweetener’ 15 şarkıdan oluşuyor. Albümdeki 8 şarkının yapımcılığını Pharrell Williams üstlenirken, Pharrell Williams yeni albüm ile yepyeni ve farklı bir Ariana’nın doğduğunu belirtmiş. Hani her sanatçı her yeni albümünde ayrı bir olgunluk dönemi yaşadığını belirtir, o albüm en onun en özel ve samimi albümü olur ya, işte bu tanımların tam karşılığı olan bir albüm ‘Sweetener’. Gerçekten de Ariana Grande’yi yeniden müzik dünyasına tanımlayacak bir çalışma olmuş.
‘Sweetener’dan ilk çıkan single ‘
Tahminimdeki Teoman benim için Faso Fiso’yu okumadan önce daha farklıydı, şimdi bambaşka bir rock yıldızı olarak tanıma fırsatı bulmuş oldum. Her ne kadar empati yapsanız da, sanatçıların hayatlarını basından ve sosyal medyadan okuduklarımızla biliyoruz desek de, ‘Faso Fiso’daki gibi birebir sanatçının kendi ağzından yazılmış bir hayat hikayesi gerçekten başka pencere açtı benim zihnimde.
Teoman’ın müziğe kapılması, şarkıları nasıl yazdığı, sevdikleri, sevmedikleri, huysuzlukları hatta aile hayatı dâhil nerdeyse hiçbir detay atlanmadan kitapta yerini bulmuş. Çocukluk yıllarından yetişkinliğe ve sanatçı olarak yükselişinin dönemlerini kendi kalemiyle anlatan Teoman’ın en çok da ‘müziği bırakıyorum’ dediği dönemdeki yaşadıklarını kitapta kendi kaleminden okuyup, o dönem yaşadıklarını anlamak kesinlikle çok değerli ve özel. Kelimelerle arasının iyi oluşu yazdığı şarkı sözlerinden her defasında kendisini gösteren Teoman umarım bu tarz bir anı, biyografi yazımına devam eder. Eğer kitabı henüz alıp okumadıysanız mutlaka ilk fırsatta alıp, Teoman’ı, müziğini, birey olarak senelerin ona kattıklarını bir de kendi ağzından okuyun derim.
Ve Nazan Öncel Şarkıları
Açılış CSO’dan
Bu sene 14.sü düzenlenen, Doğuş Grubu kurucu destekçiliğinin yanı sıra, DenizBank’ın desteği, Turkcell’in ana sahne sponsorluğundaki Bodrum Müzik Festivali 4 Ağustos’ta başlayan 4 günlük yoğun programıyla müzikseverlere bambaşka bir Bodrum deneyimi yaşatıyor. 8 Ağustos’a kadar devam edecek olan festivalde tarihi yarımada birbirinden özel isimlerin performanslarına sahne oluyor.
14. Bodrum Müzik Festivali’nin açılış gecesi çok özel bir ödül takdimiyle başladı. 2004 yılından bu yana Gümüşlük Klasik Müzik Festivali’nin sanat danışmanlığını üstlenen piyano virtüözü Gülsin Onay’a ‘Onur Ödülü’ takdim edildi.
Ödül törenin hemen ardından festivalin açılış konserine sıra geldi. Şef Rengim Gökmen yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, soprano Lauren Fagan ve tenor Murat Karahan’ın performansıyla D-Marin’i dolduran müzikseverler büyülü bir geceye tanık oldular. Yaklaşık 4000 kişinin izlediği bu özel opera gala gecesinde Lauren Fagan ve Murat Karahan’ın sahnedeki uyumu gerçekten muhteşemdi. Konser tamamlandıktan sonra bis bölümünde ise ‘O Sole Mio’yu seslendiren ikili uzun süre ayakta alkışlandı.
Fazıl Say- Yürüyen Köşk
Albümlere bir bütün olarak baktığımda Berkay Özideş adeta koca bir müzik fabrikası gibi. Bu şarkılar çok uzun zamandır onunla birlikte olduğu için artık dinleyicilerle paylaşmak için oldukça sabırsızdı. ‘bunları yayınlamalıyım, sistemimden çıkartmalıyım ki yenilerine yer açılsın’ dedi şarkıların dinleme aralarında. Kaseti azıcık başa sarıp minik bir Berkay Özideş biyografisi alıyorum araya.
Kısa Kısa Berkay Özideş
Berkay Özideş küçük yaşlarından itibaren sporla büyüyen, aynı zamanda da müzik aşkını da ertelememiş birisi. Spor hayatı devam ederken yazdığı şarkıları hep bir kenarda kaydeden Berkay, yüksek öğrenimine Celal Bayar Spor Akademisi’nde başlamış. Müzik sevgisi durmamış daha da coşmuş, son sınıfta spor eğitimini bırakıp Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera bölümü sınavlarına girip, yüksek eğitimini başarıyla tamamlamış.
2011’de Can Gürzap ile ‘Kim Bu Adam?’ adlı tiyatro oyununda yer almış, aynı sene Enbe Orkestrası ile ‘Senden Kıymetli mi?’ parçasını seslendirmiş. 2012 yılında Kürşat Başar’ın yazdığı ‘Bizim Şarkımız’ müzikalinde Yeşim Salkım ile başrolleri paylaşan Berkay Özideş aynı müzikalin soundtrack’inde bulunan parçaların da birçoğunu seslendirmiş. 2015 senesinde sözü, müziği, bestesi ve düzenlemesi kendisine ait ‘Leyla’, hemen ardından ‘YYV’ ve ‘FSU’ single’larını GTR etiketiyle yayınlayan sanatçı bu sene Mart ayında ‘Deliler’ single’ıyla geri döndü. Ve bendeki dikkat ışığını yakan şarkısı da ‘Deliler’ oldu. Şimdi sıra 3 albümlük derin, detaylı müzik dolu bir yolculuğa.
Birinci Bölüm: Degeneration Of Rüya Ve Gerçek
17 Yaşında yazdığı, önceleri adı ‘Bakmakla Görmemek Arasında’ olan şarkı bu albümün ana kahramanı. Seneler içinde gelişen teknolojiyle de şarkı bir anlamda evrimini yaşamış ve yayınlanan bu albümle de bu döngüsünü tamamlamış.