Paylaş
O motivasyon dediğin şey frijidite olmasın?
Soru: Kılı kırk yaran, işi ağırdan alan bir kız arkadaşım var. Aylar sonra nihayet benim eve geldi. İlk sevişmemizin en heyecanlı anında iPod’un shuffle özelliğinin azizliğine uğradım, birden damardan Ajda’lar, Sezen’ler çalmaya başladı. Motivasyon sıfır. Kızın modu değişti, uzaklara dalmaya başladı. Ne önemliymiş sevişirken fondaki şarkı! Şarkı seçimi konusunda önerilerinizi alabilir miyim? (Cüneyt Ç., İstanbul)
Yanıt: Aylar sonra kız senin evine geliyor, ilk kez sevişiyorsunuz ve ‘motivasyon’ birkaç şarkıyla değişiyor demek! Motivasyon diye tanımladığın şey, sakın ‘frijidite’ olmasın? Frenkçe söylenince daha kibar oluyor ama Türkçesi şu: Sevgilin bir buzdolabı! Sevişmenin senin için en heyecanlı yerinde “Cüneyt, kulağındaki kılları aldırmalısın” da diyebilirdi. Ya da duvarına astığın annenin fotoğrafının ters ters kendisine baktığını söyleyip, sevişmekten yine kaçınabilirdi. Bana sorarsan sen kendine yeni bir kız arkadaş bul.
Ha, illa ki “Uygun bir şarkı bulursak kızı gaza getirebilirim” diyorsan sana Ravel’in Bolero’sunu öneririm. Biraz ‘old fashion’dır ama olsun. Hem uzun sürer, senden önce bitme tehlikesi olmaz, hem de ritmi tutturabilirsen faydasını görürsün. Ama kızın “Yoksa sen benimle sevişirken Bo Derek’i mi hayal ediyorsun?” diyerek motivasyonunun kaçması olasılığını da ihmal etme derim.
Boncukların dökülecek değil ya?
Soru: Babam Rizeli ve kendisinde bitmek bilmeyen bir memleket sevdası, hasreti var. Beni de sürekli Rize’ye gitmeye, “Aslen Rizeliyim” demeye zorluyor. O orada doğmuş büyümüş olabilir. Ama benim bir-iki düğün ve cenaze dışında Rize’ye adım atmışlığım yok. Nedir bu pederlerdeki bitmeyen bilmeyen doğup büyüdüğü yeri oğluna dikte etme arzusu? Daha da önemlisi: Bu manevi baskıyla nasıl başa çıkılır? (Özdemir A., İstanbul)
Yanıt: E ne olmuş yani? Babanın yanındayken “Rizeliyim” deyiver gitsin, bir zararını görmezsin, bu ahir ömründe babanı da mutlu edersin. “Rizeliyim” dersen boncukların dökülecek değil ya?
Senin için Defne ismini araştırdım...
Soru: Eşimle mutlu bir beraberliğim var. Kızımız, Defne iki yaşına bastı. Fakat iki yıl sonra öğreniyorum ki kocamın Defne ismini ısrar etmesinde başka bir gerçek yatıyormuş: Eski sevgililerinden birinin adı da Defne! Duyunca aklımı kaçırdım. Bir erkek neden kızına eski sevgilisinin adını koyar ki? Gerçekten de unutamamış olabilir mi? Acaba hâlâ gizli gizli görüşüyor mu? Yoksa o kadın mı zorladı kızımıza Defne adını vermesinde? (Müge Y., İzmir)
Yanıt: Bak ben de merak ettim şimdi, bu nasıl bir fantezi diye! Ama korkarım fanteziyle ilgisi yok, senin buluttan nem kapmanla ilgisi var.
Senin için araştırdım, Defne, Türkiye’de en çok kullanılan 917. isim. Cumali’den sonra geliyor, Derviş’ten önce. Yani bu cennet vatanda her 7 bin 362 kişiden birisinin ismi Defne ve her yıl sayıları 166 kişi artıyor. Bu soruyu yanıtlamaya çalıştığımda toplam Defne sayımız 10 bin 742 idi. Amerika’da bile 451 tane Defne var. (Daphne’leri saymıyoruz.)
İşte her kadının eninde sonunda geçeceği aşama
Soru: Ahu Yağtu sendromu diye birşey var şu magazin dünyasında. Geçen gazetelerde Cem Yılmaz’la fotoğrafı vardı. Gördünüz mü? Nasıl da huyu suyu, hali tavrı, kılığı kıyafeti değişmiş! ‘Hanım hanım’ pozlar, ‘iyi anne / iyi eş’ imajları. Bu değişim sadece ünlü kadınlara yönelik bir has mı, yoksa ben de evlenince benzer yollardan geçer miyim? (Pınar K., İstanbul)
Yanıt: Pınarcığım, doğrusunu istersen Ahu Hanım’ı, Cem Yılmaz ile evliliği söz konusu olana kadar duymamıştım, görmemiştim. Çok meşhur biri değildi sanırım. Cansu Hanım’ı bilirdim, sonrasını takip edemedim. O da hoş kızdı doğrusu, ne yapıyor acaba şimdi, merak ettim bak. Bu nedenle Ahu Hanım’daki değişimi gözleme olanağım yok ne yazık ki. Ama şunu söyleyebilirim: Bu her kadının eninde sonunda geçeceği bir aşamadır bence. Bir erkek ile evlendikten sonra, erkeğe hayatı zindan etmeye başlamanın ilk aşaması sayılmalıdır ki hanım hanımcık bir ilkokul müdürü edası ile devam eder, sonunda sıfırcı biyoloji öğretmenine kadar da varır! Sen de tahmin ederim şimdi eğlenceli bir kız olmalısın. Bu halinle birisini kandırıp evleneceksin. Birinci yılın sonunda kendi ‘Türkân Şoray kanunlarını’ koyacağını da söyleyeyim. Ama bu saltanat uzun sürmez haberin olsun. Eşinin bir başka kadına doğru kaymaya başladığını hissedince aklın başına gelir, malum tekerlemeye benzersin: “Mutfakta aşçı”, “yatakta yosma”, vs.
Paylaş