Paylaş
Erdoğan’ın açıklamalarının ardından siyaset hareketlendi. Siyasi partilerin açıklamaları AK Parti tarafından titizlikle takip ediliyor, bakış açıları ile ilgili bir analiz çıkarılıyor. En geç bir-iki hafta içinde çalışmaların yürütülmesi için görevlendirme yapılması bekleniyor. Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin oluşturulmasında da kritik bir görev üstlenen bir kaynağımın çizdiği genel çerçeve şöyle:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden geri adım yok. Anayasa sistemle uyumlu hale getirilecek.
Üniter yapı korunacak, yetki devri yok.
İlk üç madde korunacak. Yeniden yazım olsa bile esaslara ilişkin taviz verilmeyecek.
Kaynağım, cumhurbaşkanı seçilmek için aranan 50+1 düzenlemesinden de vazgeçilmeyeceğini söyledi. Son dönemde özellikle Saadet Partisi tarafından dile getirilen, “Cumhurbaşkanı genel başkan olmasın” görüşünü de sordum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ve başkanlık sisteminde cumhurbaşkanının siyasi katılım hakkının kaldırılamayacağını belirten kaynağım, “Genel başkan ya da üye olabilir. Bunlardan hangisinin olacağına ise siyasi dinamikler ve toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde karar verilir” dedi.
Peki ne olur? Süreçte göreceğiz ama muhalefet partileri zaten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı. Yani siyasi partilerin tamamının ana çerçeve üzerinde uzlaşması gerçekçi değil. Bu nedenle siyasette sistem tartışması bitmez. Diğer yandan AK Parti içinde yeni anayasa ihtiyacının toplumsal karşılığının olmadığını, toplumun farklı önceliklerinin bulunduğunu söyleyenler de var.
BİDEN YÖNETİMİ İLE İLK TEMAS
HER ne kadar ABD-Türkiye ilişkilerinde son 24 saattir ABD’nin Boğaziçi eylemleri konusunda yaptığı açıklama tartışılsa da ABD yönetimi ile ilk temas kuruldu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan telefonda görüştü. Talebin Sullivan’dan geldiği uzun görüşmede adeta bir ufuk turu yapıldı. Washington, Ankara’ya, “Türkiye’nin öneminin farkındayız, iyi ilişkiler kurmak istiyoruz” mesajı verdi. Kalın ve Sullivan iki ülke ilişkilerindeki en sıkıntılı iki madde, S-400 ve YPG başlığı ile sınırlı olmak üzere, önümüzdeki günlerde yeni bir görüşme yapmak üzere anlaştılar. Süreçte iki ülke dışişleri bakanları ve sonrasında da liderler arasında da görüşme bekleniyor. İlk temastan hareketle yapılan değerlendirmelere gelince:
ABD uluslararası kuruluşlarla ve müttefiklerle ilişkilerini düzeltmek istiyor. Zaten Biden’ın imza attığı ilk kararlar da bunu ortaya koyuyor.
Biden’ın kilit ekibi Ankara’nın Obama döneminden tanıdığı isimlerden oluşuyor. Bu yüzden 3. Obama dönemi değerlendirmesi bile yapılarak, “Bu ekip çalışabileceğimiz bir ekip” deniliyor.
Trump döneminin aksine ilişkilerin kurumsal bir biçimde ele alınacağı da biliniyor.
Rusya ile Türkiye’nin her konuda uzlaşmadığı açık. Ancak diyalog hiç kopmuyor. Bu kapsamda Ankara’nın beklentisi Washington ile de benzer bir formülün hayata geçirilmesi.
GENÇLER!
KANUNLAR çerçevesinde herkes gibi onların da protesto etme hakkı var. Onları kullanmak isteyen, aralarına sızmak için uğraşanlar olacaktır. Buna hem gençler, hem de devlet müsaade etmemeli. Ancak devlet bunu onların protesto hakkını engellemeden yapmalı. Aralarına sızanlar terörist ise hukuken gereği yapılır, onların dışında protesto hakkını kullanan çocuklarımız terörist değildir. Siyasetçilerden “Keşke Gezi’nin ilk üç gününde o gençlerle diyalog kurulsaydı” sözünü çok duydum... Boğaziçi eylemlerini Gezi’ye benzetmiyorum. Ancak yetkililerin gençleri dinlemesi gerektiğini düşünüyorum. Gençler de “Görüşelim” diyenlere, gitmemezlik etmesinler. Diyalog her şeyin başıdır.
Paylaş