Paylaş
ZİNİ VERTE MESELESİ
Terör örgütü PKK’nın üslendiği Kandil’e yakın Erbil ve Süleymaniye arasındaki Zini Verte bölgesinin, Irak’ta hâkim 2 parti Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında tartışmaya neden olduğunu yapılan açıklamalardan da biliyoruz. Türkiye’nin bölgede PKK’ya yönelik operasyon da düzenlediği meselede neler yaşandığına bakacağız. Kaynaklarım, yaklaşık 10 gün önce KYB’nin, Zini Verte bölgesini COVID-19 önlemleri nedeniyle virüsün İran’dan girmesini engellemek için kapattığını ve bölgeye peşmerge konuşlandırdığını anlattı.
Terör örgütü, özellikle ikmal yolları açısından stratejik gördüğü bölgenin kapatılmasını tepkiyle karşıladı. Militanlarını bölgeye gönderdi. Üst üste iki gün bölgeye operasyon düzenleyen Türkiye, ilk gün 18, ikinci gün 5 terör örgütü üyesini etkisiz hale getirdi. Bu arada KDP de KYB’ye tepki gösterdi. KDP, KYB’yi, “Türkiye’ye terör örgütünün istihbaratını vermekle” suçladı. Gözden kaçıranlar için hatırlatayım: Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani’nin, “PKK’ya o bölgeleri terk etmelerini, aksi takdirde kendilerini koruyamayacağımızı ilettik. Türkiye’nin teknolojisi, Kürdistan hükümeti, KDP ve KYB’nin bilgi göndermesine gereksinim duymuyor. (Türkiye’nin) Teknolojisi oldukça gelişmiş ve hedefleri çok kolay bir şekilde tespit edebiliyorlar” açıklaması tam da bu suçlamanın ardından yapılmıştı.
Zini Verte bölgesi halen kapalı. Kaynaklarıma, virüs sürecinde terör örgütünün sahada alan kazanmaya, güçlenmeye çalışıp çalışmadığını da sordum. Kaynaklarım, “Hayır, bir güçlenme söz konusu değil” diyor. Türkiye, tüm bu süreç boyunca da gelişmeleri anbean takip etti. Üst düzey örgüt üyelerinin rutin işlerini yapmayarak, virüsle mücadele kapsamında kendilerini karantinaya aldıklarının bilgisi de anında edinildi.
İDLİB SORUNU
İdlib’deki çatışmalar sürüyor. Ankara, rejimin hareketlerini de yakından takip ediyor. Virüs sürecinde rejimin fırsattan yararlanarak tahkimatını arttırdığı gözlemlendi. Araya virüs girdiği için İdlib konusunda sizlerle paylaşamadığım gelişmelere de yer vermek istiyorum. Yaklaşık 1.5 ay önce sorun, Türkiye ile Rusya arasındaki anlaşma ile bir noktaya getirilmişti. Türkiye’nin o günlerde aldığı karar, Rusya’nın anlaşmaya sadık kalmaması durumunda kesin tavır konulmasıydı. Virüsten önce Ankara, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Ruslara ortaklık teklifinde bulunduğu bilgisini edinmişti. Rusya’nın bu teklife o dönem BAE’nin yardımda bulunmasını sağlamak için sıcak baktığı belirtiliyordu. Virüsten önce İdlib denklemine girmek isteyen Birleşik Arap Emirlikleri virüs sonrası ne yapar bilinmiyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa, bu yeteri kadar karışık olan İdlib için de geçerli olacaktır.
S-400’LER
Siyasetin gündemindeki soru şu: S-400’ler aktive edilecek mi? Yine yaklaşık iki ay önce İdlib krizi tırmanmışken Türkiye’nin elinde bu kart vardı. Ankara, o gerginlik sırasında S-400’leri rafa kaldırabilirdi. Ancak böyle bir yöntem tercih edilmedi. Kriz çözüldükten sonra da kararın teknik değil siyasi olacağı yönünde hava hâkimdi.
Gelelim bugüne... S-400’lerin aktive edilmesi bugün ötelenir mi? Kurulumu tam anlamıyla bitti ve eğitim aşaması da tamamlandıysa aktive edilmemesi için bir neden kalmamıştır. Bu kez göz önünde bulundurulacak unsur ise virüsün dünya ekonomisine ve ülke ekonomilerine yaptığı zararın üstüne Türkiye açısından olası Amerikan yaptırım ve tepkilerinin eklenip eklenmeyeceğidir. Kısacası karar bugün de teknik değil, siyasi. Karar mercii ise Cumhurbaşkanlığı...
Paylaş