Paylaş
Siyaseten yapılan tartışmaları bir kenara bırakarak, Türkiye’nin geleceği için yeni reform dalgasını değersizleştirmemek, aksine desteklemek hatta atılması gereken adımların ilgili kurum, sivil toplum örgütleri, üniversiteler tarafından mutlaka iktidar ve kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Güncel bazı gelişmelere de dikkat çekmek isterim. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Merkez Bankası konusunda bağımsızlık vurgusu yaparak, “Merkez Bankası Kanunu açık. Elbette bağımsızdır. Bu konuda daha fazla söyleyecek bir şeyim yok diye düşünüyorum. Düzenleyici ve denetleyici kurumların kanunları da gayet açık. Kurul başkanlarına ‘Kanun neyi söylüyorsa, neyi emrediyorsa onu yapacaksın’ dedim” ifadesini kullanmıştı. Bu sözlerin hemen ardından da Merkez Bankası faiz kararı geldi. Kamuoyuna ve piyasalara bir kararlılık gösterildi. Bundan sonraki süreçte de hem ekonomi yönetiminin, hem de ekonomi yönetimiyle birlikte Adalet Bakanlığı’nın atacağı adımlar takip edilecektir. Bu dönemde özellikle hukuk ve demokrasi alanlarında, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından dikkat çeken açıklamalar yapıldı. Bu çerçevede, AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın Alaattin Çakıcı ile ilgili, “Savcılık gerekli soruşturmayı başlattı. İlgililerden edindiğim bilgi budur. Hakaret, tehdit, kötü söz kimden gelirse, kime karşı yapılırsa, bu yanlıştır, doğru değildir” açıklaması da bu konuda adım atılması da aslında doğaldır, olması gerekendir. Kim olursa olsun, gücü ne olursa olsun, gücünü nereden alırsa alsın, bir siyasi partinin genel başkanının tehdit edilmesine, üstelik organize suç örgütü lideri tarafından tehdit edilmesine devlet sessiz kalamaz. Kısacası “demokrasi, hukuk, reform” sözcüklerinin havada kalmaması hayata geçirilmesi hayatidir.
BÜYÜK DALGA KAPIDA
“ÇOK büyük dalga, tsunami, ilk dalgadan kötü. Alınan tedbirler yetersiz, tam kapama gerekir!” Bu son birkaç gündür duyduğumuz uyarılar, feryatlar. Peki hükümet neden daha radikal tedbirler almadı? Radikal tedbirler masada mı? Bundan sonraki süreçte ne olacak? COVID-19 salgınıyla ilgili bu soruların yanıtlarına bakacağız. Öncelikle virüs artık daha hızlı bulaşıyor. Ancak istenilen olmadı ve gücünden ya da verdiği zararlardan bir şey kaybetmedi. Bu hepimiz için kötü haber. Diğer yandan her ülkede alınan tedbirler, ekonomik alanda sorunlara neden oluyor. Devletler kendi güçleri oranında tedbirleri hayata geçirmeye çalışıyor. Yani ekonomi, tedbirleri etkiliyor. Peki hastalıkta büyük bir dalga mı geliyor? sorusunu Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz’a sordum:
“Hastalıkta büyük bir dalganın geldiğinin belirtileri, dünya çapında ortaya çıkmaya başladı. Ülkeler de sağlık kapasiteleri üzerindeki yükü azaltmak için kapatma ve kısıtlama kararları aldı. Dünyadaki hiçbir ülkenin sağlık kapasitesi sınırsız değildir. COVID-19 hastalarının tedavisinin de yoğun bakımlarda günlerce sürebildiği düşünüldüğünde, bu yükün ne kadar ağır olduğu tahmin edilebilir. Her seferinde tedbirleri ve alınan kararları yetersiz bulup eleştirmek yerine, tedbirlere nasıl daha iyi uyum gösterebileceğimizi ön plana almamız lazım. Kısıtlama kararları başlamadan önce insanların ‘son bir kez’ düşüncesiyle hâlâ daha kapalı ortamlarda, fiziki mesafeyi unutarak sosyalleşmesi en çok sağlık çalışanları olarak bizleri üzüyor. Son 8 aydır acil servislerimizde yalnızca COVID-19 hastaları yok. Kalp krizleri, trafik kazaları, yüksekten düşmeler, inmeler, solunum sıkıntıları, çocuk travmaları gibi birçok hastamızın da tedavisi acil servislerimizde devam ediyor.”
TAM KAPATMA SİSTEM ÜZERİNDE BASKIYI HAFİFLETECEKTİR
Bugün alınan tedbirlere tam anlamıyla uymak, bireysel korunmaya da dikkat etmek gerekiyor. Afşin Hoca bunun başarılamaması durumunda farklı seçeneklerin masada olacağını söyledi:
“Şu anda alınan tedbirlere bireysel tedbirlerle yeteri katkıyı sunabilirsek, yaşamımızı ek bir kapatma olmaksızın kışın da sürdürebiliriz. Elbette 14 veya 21 günlük tam kapatma sağlık sistemi üstündeki baskıyı hafifletecektir. Ancak bunun da uygulanmasında sağlık dışındaki birçok alanda çeşitli sorunlar karşımıza çıkmaktadır. Virüsün bulaşma hızı ilk zamanlara göre daha da arttı. Hastalığın öldürücü gücünde ise ne yazık ki henüz bir azalma yok. Ağır hasta sayımızdaki artış da bunun en büyük işaretidir.”
Paylaş