Ortaklık yok... Peki iyi bir başlangıç olur mu?

İdeolojik kutuplaşmaya dayalı soğuk savaş döneminde “Stratejik ittifak” olarak tanımlandı.

Haberin Devamı

Özellikle Clinton yönetimi ile bölgesel konjonktüre dayalı “Güçlendirilmiş ortaklık” ve “Stratejik ortaklık” adını aldı.

Obama’nın açıklaması ile “model ortaklık” oldu...

Bugün ise bir adı yok... Yok çünkü Türk-ABD ilişkileri artık yukarıdaki isimlere ait modellemelerin hiçbirine uymuyor. Kimilerine göre ilişkiler tarihin en kötü seviyesinde, kimilerine göre 15 Temmuz darbesinin sorumlusu olan ABD, “üst akıl” kimliğiyle Türkiye’ye daha nice kötülükleri yapmaya hazırlanıyor. Bu görüşlerin aksine iki ülkenin birbirinden vazgeçemeyeceğini, işbirliği alanlarına odaklanarak, kazan-kazan anlayışı ile mutlaka bir çözüm yolu bulunacağını söyleyenler de var. Zaman ve gelişmeler hem gerçeği ortaya çıkaracak hem de iki ülke ilişkilerine yeni bir isim konulup konulamayacağını...

Haberin Devamı

KRİTİK GÖRÜŞMEYE DOĞRU

İki ülke arasında çeşitli seviyelerde görüşmeler sürse de; hiç şüphesiz bu süreçte en kritik tarih 14 Haziran yani Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın bir araya gelecekleri gün. Bu görüşmenin hazırlıkları ise bu hafta yapılacak. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman cuma günü Ankara’da olacak. Bir yandan iki liderin yüz yüze görüşmelerinde ele alabilecekleri konular değerlendirilecek, bir yandan da iki ülke arasındaki sorunlar konuşulacak. ABD Bakan Yardımcısı Sherman hem hükümet yetkilileri ile hem de sivil toplum örgütleriyle görüşecek. Bu ziyaret öncesinde artık stratejik ortak, güçlendirilmiş ortak, model ortak olarak adlandıramayacağımız Türk-Amerikan ilişkilerinde durum tespiti yapacak olursak:

FETÖ hâlâ ABD’de... İade sürecinin başlaması için Türkiye’nin gönderdiği koliler ise muhtemelen ABD’nin Adalet Bakanlığı’nın deposunda unutuldu.

ABD’nin YPG/PYD/PKK ile yakın bağı sürüyor. Türkiye’nin ise terörle mücadelesi... Bir yanda Türkiye kararlılıkla operasyonlarını sürdürürken diğer yanda ABD’li komutanlar terör örgütüne ziyaretlerde bulunuyor.

Halk Bankası davası sürüyor. Türkiye’deki algı, ABD’nin davayı bir koz olarak elinde tuttuğu ve isterse kullanabileceği yönünde.

Haberin Devamı

Seçim kampanyasında “muhalefeti destekleyerek, Erdoğan’ı devirmekten” bahseden Biden, başkanlık koltuğuna oturduktan üç ay sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Ermeni soykırımı” ifadesini kullanacağını söylemek için aradı.

Meşhur S-400 sorunu duruyor. ABD’nin o konudaki tavrı net, paketlenip kaldırılmasını istiyorlar.

Bunlar artık Türkiye’de hemen herkesin “iki ülke ilişkilerindeki sorunlu alanları sayın” deyince, bir çırpıda söyleyeceği maddeler. Bu maddelere ABD’nin Rusya kaygısını, demokrasi ve insan hakları konusundaki uyarılarını, İsrail-Filistin çatışmaları nedeniyle Erdoğan’ın açıklamalarının ardından yükselen tansiyonu da ekleyebiliriz.

BEKLENTİ NE?

Haberin Devamı

Kısacası tablo pek iç açıcı değil. Masa üstündeki yüklü sorunlar ne Biden yönetimi görevi devraldıktan tam dört ay sonra gerçekleşecek ilk üst düzey ziyarette, ne de Erdoğan ve Biden yüz yüze görüşmesinde bir anda çözülebilir. İki ülke ilişkilerinde gerilime konu olan alanların geri plana itilerek, çıkarların kesiştiği konularda ilişkilerin yürütülmesi ya da sorunlu başlıkların en azından iki ülke açısından da yönetilebilir seviyeye çekilmesi ilk etapta ideal çözüm olarak görülüyor. Ancak iki ülke yetkililerinde de “İyi bir başlangıç” temennisi hâkim. Amerikalılar açısından bakıldığında, iki ülke arasındaki ciddi sıkıntılara rağmen hem Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihine ve gerçekliğine hem de devam eden işbirliği alanlarına vurgu yaptıklarını söyleyebiliriz. Kısacası iki ülke ilişkilerinin artık özel bir adı olmasa da, tarafların temenni ettikleri gibi ilişkilerde iyi bir başlangıç yapmak için fırsatları var.

 

Yazarın Tüm Yazıları