Paylaş
Kulağımda bu şarkı.
Gözümün önünde minik ayakları, minik burnu.
Sürekli öpmek istediğim yanakları.
Melek kokusu, ipek saçları.
Gözlerinin sonsuz masumiyeti.
Dört yaşında bir kız çocuğu.
Benim çocuğum, senin çocuğun
Hepimizin çocuğu...
* * *
Gözümün önünde hep Nehir’in dört yaşındaki hali.
Sonra onun tırnağına zarar gelme ihtimali.
Çok daha kötüsü...
Çok daha kötüleri...
İçimde büyüyen, kocaman olan öfke...
Yanaklarımdan süzülen gözyaşları...
İhtimali bile nefesimi kesiyor, beni öldürüyor, tüm dünyayı karartıyor.
* * *
Benim çocuğum, senin çocuğun...
Hepimizin çocuğu.
O karanlık, o kâbus, aslında o korkunç cinayet...
Her an gözümün önünde.
Her an sessiz, kocaman çığlıklar atıyorum.
Unutmayın hepsi benim çocuğum, hepsi sizin çocuğunuz, onlar hepimizin çocukları...
Adalet Bakanı Gül: Bu istismar değil, cinayet
HER istismar haberinde, her tecavüz haberinde, her şiddet haberinde ayağa kalkıyoruz.
Kızıyoruz, öfkeleniyoruz, konuşuyoruz, birbirimizi suçluyoruz, savunmaya geçiyoruz, akıl veriyoruz... Sonra yine konuşuyoruz, konuşuyoruz...
Yeter artık!
Artık sadece konuşmayalım. Artık adım da atılsın. Öyle bir adım olsun ki, eğitimden hukuka, aile içi yapıdan medyadaki yansımasına her alanda hep birlikte doğruları arayalım, bulalım ve hemen uygulayalım. O yüzden bu sefer kabine içinde oluşturulan komisyonu önemsiyorum. Bana umut veriyor, saydığım tüm alanlardaki ilgili bakanlar o komisyona dahil edildikleri için önemsiyorum. Bir de hepsi aynı zamanda birer anne baba oldukları için.
GEREKEN HER TÜRLÜ ADIM ATILACAK
“İnanamadım, gerçek mi? dedim... Gerçek olabileceğini düşünmek istemedim.” İşte o babalardan birinin sözleri bunlar. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün...
Adalet Bakanı Gül’ün üç çocuğu var. Oğlu üç yaşında, kızları ise 11 ve 12 yaşlarında. Gül, iki kız çocuğu babası... “Bu insanlarla aynı dünyada yaşıyoruz, aynı havayı soluyoruz, bunu düşündükçe dehşet duyuyorum, çocuklarım adına endişe ediyorum. İnsanlıktan nasibini almamışlar, nasıl yetişmişler, nasıl bu hale gelmişler?”
Bir babanın isyanı...
Ama aynı zamanda bir bakanın; Adalet Bakanı’nın isyanı bu sözler. Abdülhamit Gül, o gece Başsavcılıkla hemen temasa geçtiklerini söyledi, oluşturulacak komisyona dikkat çekti “Bu istismar değil, cinayet. Bu çocukların hepsi bizim çocuklarımız. Onlar her şeyden değerli. Gereken her türlü adım atılacak. Hep beraber toplum olarak bu sorunu çözmemiz gerekiyor” dedi.
Abdülhamit Gül ile teknik düzenlemeden çok duygularını konuşmak istedim. Bir baba olarak ne hissettiğini o yüzden sordum. O da açık yüreklilikle yanıtladı sorumu. Zaman zaman Nehir ile oturup konuştuğumu, onu uyarmaya çalıştığımı anlattım. Kendisinin çocuklarıyla konuşup konuşmadığını sordum. Abdülhamit Gül “Konuşuyorum. Öncelikle tanımadıkları kişiler konusunda uyarıyorum. Onlara karşı ihtiyatlı davranmaları gerektiğini söylüyoruz. Bir de tabii her türlü fiziki temasla ilgili bilgi veriyoruz, böyle bir durum yaşanması halinde bize söylemeleri gerektiğini anlatıyoruz. Eşim tabii daha çok anlatıyor” dedi.
Bir babanın sözleri bunlar, bakan olan bir babanın. Dileğim bu soruna ilgili tüm kesimlerle birlikte çözüm bulunması. Unutmayalım onlar hepimizin çocukları...
Medyaya küçük not
HABERLERİ yaparken o çocukların yolda yürüyeceğini, okula gideceğini, büyüyeceğini unutmayalım. Hep beraber çok hassas ve dikkatli davranmamız gerekiyor.
GÜNLÜKTEN KISA KISA
Şansölye’ye soramadığım soru
KENDİMCE baş döndüren bir trafiğim vardı yine... Başbakan Binali Yıldırım ile önce Beyaz Rusya’ya gittik, sonra da Almanya’ya geçtik. Başbakan, Berlin’de Merkel ile görüştü. Birlikte basın toplantısı düzenlediler. Almanlar her iki taraftan iki soruya müsaade ettiler. Arka sıradan sürekli elimi kaldırıp, sürekli bağırmam bir işe yaramadı. Oysa küçük bir sorum vardı Şansölye Merkel’e: “Türkiye’ye yönelik tüm bu uyarılarınızın ardından, Türkiye üç terör örgütü ile mücadele ediyor, bir de bir terör örgütünün darbe kalkışmasıyla karşı karşıya kaldı. Türkiye’den beklentilerinizi peş peşe sıraladınız, acaba Nato üyesi ve müttefik olarak gördüğünüz Türkiye’nin hassasiyetleri çerçevesinde, fetöcülerin iadesi konusunda adım atacak mısınız? İltica taleplerini bu hassasiyet çerçevesinde değerlendirmeyi düşünür müsünüz? PKK konusunda daha somut adım atma planınız var mı?”
Soramadım... Bana söz vermediler. Üstelik arkamdaki Alman meslektaşım İngilizce “Başbakanın sorunu yanıtlamak istemedi sanırım” diyerek güldü. Ben de “Sorum Şansölyeyeydi... Sanırım o yanıtlamak istemedi” dedim.
Dedim ama sinirimden de çatladım.
KAR SORUNU
BERLİN’den Münih’e geçtik. Münih’te güvenlik konferansı vardı. Karlar altındaydı Münih. Biz ise kara hasret...
Durmadan kar yağdı. Ne özlemişiz kar yağmasını. Biz de insanız, her şeyi unutup beş dakikalığına da olsa çocuk olduk. Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir’den senenin ilk kartopunu yedim.
Münih’ten kar sebebiyle çok geç kalktık, sabaha karşı Ankara’daydık. Soluğu beş gündür görmediğim ailemin yanında Kartalkaya’da aldım. Kar altındaki Münih’ten kar üretilen Kartalkaya’ya... Yanlış okumadınız, dedim ya kara hasretiz. Kar yok, yağmıyor, olmadığı için de Kaya Palazzo Oteli çareyi kar üretmekte bulmuş. Pistler kapanınca kar üretme makinesi sabaha kadar çalışıyor.
Paylaş