Paylaş
NATO’nun güçlenmesi.
Daha etkin bir yapıya dönüştürülmesi.
Diğer taraftan da NATO’nun modern ve güçlü Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ihtiyacı olduğunu unutmamak lazım. Şimdi aşağıda yapılan yorumları ve tespitleri okuyunca da, ‘NATO, bir tek Türkiye için mi NATO olamıyor’ demeden duramıyor insan...
NATO’NUN TERÖRÜ DESTEKLEMEYE MERAKLI ÜYELERİ NE DİYOR
Başta yabancı basın, onların üst düzey yetkililere dayandırdıkları tespitler ve açıklamalardan Türkiye ile ilgili ortaya çıkan tespitler şöyle:
“Türkiye, İsveç ve Finlandiya’yı ‘terör yuvaları’ olarak nitelese de gerçekte kendi derdine düşmüş durumda.
Erdoğan’ın ülkesinin ekonomisini kuşatan tehlikeler, Batı ile sürdürülebilir bir ihtilafa herhangi bir alan bırakmıyor.
Erdoğan, kendi seyircisi önünde güçlü bir lider olmakla övünmek için sık sık dış politika krizlerini gündeme getiriyor.
Türkiye, muhalif Türk isimlerinin iadesini talep ettiğinde herhangi bir taviz bekleyemez. Çünkü Türkiye’nin geri istediği isimlerin çoğu İsveç’te sığınma hakkına sahip. Sınır dışı edilmeleri durumunda Türk yargısının insafına kalmasından endişe ediliyor. Buna örnek olarak Osman Kavala gösteriliyor. Bir de İsveç’e göre öğrencilerden siyasetçilere kadar 300 binden fazla insanı gözaltına alan bir ülkeye iade edilmeleri mümkün görülmüyor.
Yine yapılan yorumlar arasında Türkiye’nin asıl amacının ABD ile pazarlık olduğu iddiası var. Yani onlara göre Türkiye F-16 anlaşmasını hızlandırmak için NATO kozunu kullanmaya çalışıyor.
Daha da uç yorumlar yapanlar da var: “Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması ya da Türkiye’ye yaptırım uygulanması” gibi... Hatta bazı analistler NATO’nun planlamalarına ve tatbikatlarına Türkiye’nin katılımının en alt düzeye düşürülmesini ve NATO liderler toplantılarında Erdoğan’ın geri plana itilmesini öneriyorlar.
TÜRKİYE’NİN HAKLI TALEPLERİ NEDİR
NATO müttefiklik kavramını esas alan bir oluşum. Bir müttefiğin mücadele ettiği bir terör örgütüne diğer müttefiklerin arka çıkmasını ve destek vermesini doğal olarak Türkiye kabul etmiyor.
ABD’nin YPG ve PYD politikaları zaten korkunç, şimdi bir de buna “müttefiklik” kavramı içinde iki ülkenin daha eklenmesi mümkün olabilir mi?
Türkiye’nin isteği çok basit ve anlaşılır: “Müttefiksek ya da olacaksak Türkiye’ye karşı olan terör örgütlerine desteği kesin...”
Ankara’nın derdi milli çıkarlarını ve bekasını korumak, savunmak.
Türkiye oldu bittiye karşı, artık “Bıçak kemiğe dayandı” diyerek somut adım istiyor.
Müttefiklerin bir müttefiğe uyguladığı yaptırımlar, silah ambargosu kabul edilemez.”
GÜNLÜK KIYAFET VE ‘AZ KALDI’
Dün Genel Yayın Yönetmeni’miz Ahmet Hakan yazmıştı. Meral Akşener’in kotlu, deri montlu, spor ayakkabılı kıyafetini... Şahsen ben severim kotlu, spor ayakkabılı siyaseti. Bana gençlik ve dinamizmi hatırlatır. Yine de merak edip sordum. Acaba Akşener tarzını mı değiştirdi diye... Son dönemde biraz diyetle, biraz sporla kilo verdiğini biliyordum. Bana verilen yanıt şu oldu:
“Özellikle gençlerle buluştuğunda ya da il ziyaretlerinde gündelik kıyafeti bu. Kot, gömlek, ceket ve spor ayakkabıyı tercih ediyor.”
İYİ Partili yetkililer “Az kaldı” sloganıyla Samsun’da gençlerle birlikte seçim startı verdiklerine de dikkati çektiler. Peki “Az kaldı” sloganıyla başlayan kampanyanın ana gövdesini neler oluşturuyor? İYİ Partili yetkililerden aldığım yanıtlar şu oldu:
İYİ PARTİ’NİN SEÇİM STRATEJİSİ BELLİ OLDU
“Türkiye’yi il il, ilçe ilçe ziyaret ediyor, dertleri dinliyor. Bu devam edecek.
Çözüm önerileri, plan ve projeler kamuoyuna açıklanacak.
İktidarın liyakat, adalet, güven ve duyarlılık yoksunluğu ile Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en derin ekonomik ve sosyal krizini yaşamakta.
Türk Tipi Başkanlık Sistemi diye adlandırılan bu sistem artık Türk milletinin çilesine dönüşmüştür.
Türkiye kutuplaşmadan yorulmuştur.
Umutla, huzurla, refah ve güven içerisinde, ayrışmadan bir arada yaşayabileceğimiz bir memleket, herkesin haklı özlemidir.”
İYİ Parti çözüm ve proje önerileri için de “azkaldi.org” isimli bir internet sitesi kurdu.
Paylaş