Paylaş
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile geçen pazar Kapalı Maraş’ı birlikte gezdik, Tatar çok önemli açıklamalar yaptı. Sonra da deyim yerindeyse Rum Kesimi’nde yer yerinden oynadı, basını ayağa kalktı. Peş peşe açıklamalar geldi:
RUMLAR AYAĞA KALKTI
* Tatar röportajımızı Rum tarafının en etkili gazetesi Politis birinci sayfadan kullandı.
* Sözde Maraş Belediye Başkanı Yoannu, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “Maraş’taki bir sonraki adım bazı kamu binalarının hizmete açılması olabilir” sözlerine “Kışkırtıcı açıklamaların ve faaliyetlerin sonu yok” yanıtını verdi.
* Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dimitris Dimitriu ise KKTC için “sahte devlet” ifadesini kullandı.
Aslında hem bu isimlere ve basına hem de Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in “Türk meydan okumalarına karşı eli kolu bağlı oturmayacağız” sözlerine en güzel yanıtı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan verdi.
Önce efelenen sonra da Avrupa Siyasi Topluluk Toplantısı sırasında Erdoğan ile görüşmek için araya başka isimler sokan ve uğraşan Rum Lidere “Sen şimdi zaten gidiyorsun (iki ay sonra görevden ayrılıyor). Böyle bir zamanda bunlar konuşulmaz. Siz hep bir yerlerden talimat alıyorsunuz. Bu talimatlarla zaten bu işler yürümez” dedi.
KUYUDA KALMAMAK İÇİN
Cumhurbaşkanı Erdoğan Prag’dan dönerken uçakta, “Onun için bunların ipiyle kuyuya inilmez. Aksi takdirde kuyuda kalırsın” ifadesini de kullandı. Zaten Türkiye kuyuda kalmamak için, iki egemen ve eşit devlet kararından geri adım atmıyor. Bir yandan da hem KKTC’nin hem de Maraş’ın çehresini değiştiriyor. Pazar günü içiniz açılsın... Bakın eskinin hayalet şehrinin açılan plajları ne kadar güzel!
ALTIN PLAJLAR
Rum Kesimi’ni ziyaret eden turistler mutlaka Maraş’ı görmeye ve denize girmeye geliyor. İnsan sahili görünce zaten hayran kalıyor. Altın rengi kum, mavinin elli tonu deniz... Kafeler de açık. Eskinin hayalet şehri Maraş’ı isterseniz bisikletlerle gezebiliyorsunuz.
BEN NE DİYORUM
Madem Rum Kesimi’nin, Yunanistan’ın hatta AB’nin ipiyle kuyuya inilmez; bir an önce KKTC hem tanınmalı hem de refah seviyesi yükseltilmelidir. Adada plajlarda, restoranlarda kimi gördüysem konuştum. Çıkardığım sonuçları ve önerileri sizlerle paylaşıyorum:
* KKTC’de hizmet satılıyor. İki önemli sektör: Turizm ve eğitim, yani üniversiteler.
* Üniversiteler artık uluslararası hale geldi. 21 üniversite 100 binin üzerinde öğrenci ile adeta gençlik adası. Rumlar bu duruma da tepkili ve kızgın. Bir yandan üniversite açmaya çalışırken, bir yandan da hem istihbarat örgütleri eliyle hem de Rum Kesimi’ndeki ABD Büyükelçiliği’nin yardımı ile KKTC’deki Nijeryalıların kurduğu örgütü kullandıkları ve provoke ettikleri belirtiliyor. Bu sorun acilen çözülmelidir.
* KKTC’de hatırı sayılır sayıda lüks konut var, ancak tıpkı Türkiye’deki gibi ihtiyaç sosyal konut. KKTC için de bir sosyal konut hamlesi başlatılabilir.
* KKTC’nin bir anlamda ihya olması ise şans oyunları ve kumarhane gelirlerinin adaya kazandırılmasına bağlı. Bunun için gerçek vergilendirme ile ilgili düzenleme yapılmalıdır.
* Kardeş belediye sayısı artmalı. Halihazırda Türkiye’den bazı belediyeler KKTC’den bazı belediyelerle kardeşler. Bu tüm illere yayılmalı. Kardeşlik hizmete, altyapı desteğine dönmeli.
* KKTC’nin enerji ihtiyacı akaryakıtla karşılanmaya çalışılıyor. Dünya değişti, teknoloji gelişti. 12 ay boyunca güneş alan KKTC’ye bir an önce güneş panelleri kurulup pillerle enerji depolanmalıdır.
EVDE ÜÇ KAZAKLA OTURURUZ, ASIL DERT SANAYİ
AVRUPA Siyasal Topluluğu’na ev sahipliğini Çekya Prag yaptı. Tarihiyle, heykelleriyle, mimari yapısı, müzeleri, sergileriyle beni büyüledi. En çok etkileyen yerlerden biri Charles Köprüsü oldu. Prag Kalesi’nin hâkim olduğu Küçük Şehir tarafına doğru olan manzarası bir tablo gibi. Üzerindeki heykeller ise başınızı döndürüyor...
Çeklerin başı ise pandeminin ardından, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle dönmüş vaziyette... Bakın neler konuşuluyor:
* En büyük sorun enerji fiyatları. Tarihten gelen Rus karşıtlığı nedeniyle Rusya ambargosuna karşı “Evde üç kazak giyer otururuz” diyen var.
* Ancak asıl sorun sanayide. Bazı sektörlerde üretimin kış boyu durdurulması gündemde. Cam sanayi gibi...
* Enflasyonları yüzde 17 civarında, bu da diğer en büyük sorunları.
* Yaklaşık 500 bin Ukraynalı gelmiş. Çekya’daki tartışmalardan biri de tıpkı bizdeki gibi ev fiyatları, “Ukraynalılar geldi, ev fiyatları arttı” diyenler, protesto gösterisi düzenleyenler olmuş.
* Rusların Prag’da hatırı sayılır derece binası var. Çekya Dışişleri Bakanlığı Rusların bazı binaları boşaltmasını istemiş. Bu arada bazı sektörlerde Rusların işlerine son verilmiş.
KENDİNİ BEĞENMİŞLİK-CİMRİLİK-EĞLENCE DÜŞKÜNLÜĞÜ VE ÖLÜM
HER saat başı toplanan bu kalabalık ellerinde cep telefonları ile ne bekliyor? Prag meydanındaki Astronomik Saat’in gösterisini... Ayın ve güneşin mevcut zaman dilimine göre dünya etrafındaki konumunu gösteren saat, 12 saat dilimiyle birlikte 12 burcun sembollerini de taşıyor. Her saat başında saat üzerinde yer alan dört figür hareket ediyor. Figürler, kendini beğenmişliği, cimriliği, eğlence düşkünlüğünü ve ölümü temsil ediyor. Cep telefonuyla çekmek yetmiyor, ders çıkarmak lazım.
BAYILDIM...
NOBODY LIKES ME * (KİMSE BENİ BEĞENMİYOR)
TÜRKLERİN sahip olduğu bir galeride sokak sanatçılarının reprodüksiyonlarının yer aldığı sergiyi de ziyaret etme fırsatı yakaladım. Günümüz dünyasının “Çok sayıda takipçi edinme, beğenilme, filtrelerle başka bir kadın ya da erkeğe dönüşüp daha çok beğenilme” hırsını gösteren Instagram platformunu bir çocukla yeren, aslı Kanada Vancouver’da bulunan duvar resmine bayıldım. Aklımdan hiç çıkmayan Netflix’te yeralan Türk dizisi “Kuş Uçuşu”ndaki muhteşem diyalog geldi. Instagram fotoğraflarının yer aldığı görüntülerin üstünde şu sözler duyulur: “Beğenilmek ya da rezil olmak yoktur kuşlar için. Yalnızca görülmek vardır. Daha çok, daha çok görülmek.”
KİMİLERİ ‘AMY WINEHOUSE’, YOLDAKİLER ‘BATSIN BU DÜNYA’
GEÇTİĞİMİZ günlerde aşk acısı çekenlerle ilgili yapılan anket açıklandı. En çok dinledikleri şarkılar bile belirlendi.
* Uzun süreli bir ilişkiden en az bir kez ayrılmış olan 2 bin yetişkinle yapılan ankete göre acıyla başa çıkmanın en iyi yolu müzik dinlemek.
* Kalbi kırık kadınların üçte biri ayrılık dönemini kişisel bakımla atlatıyor. (Klasiktir. İlk iş kuaföre gidilir. Saç rengi ve modeli değiştirilir.)
* Araştırma insanların hayatları boyunca ortalama dört ayrılık yaşadığını ve bunlardan ilkinin 20’li yaşlarda gerçekleştiğini ortaya koydu. (Bence bu rakam da kişiye göre değişir.)
* Her on yetişkinden dördüne göre en zor ayrılık ilk olan. (Tabii sonra insan ayrılmaya da alışıyor.)
* Yarısından fazlası yüz yüze, üçte biri mesajla ve dörtte biri de telefonla terk edilirken, beşte birinden biraz daha azı da hiçbir açıklama yapılmadan terk ediliyor. (Medeni olalım, konuşarak ayrılalım.)
* Ayrılık döneminde en çok dinlenen şarkı ise Amy Winehouse’un ‘Back To Black’i çıkmış. (Acılı şarkıya gerek yok, tavsiyem Show Must Go On dinlemeniz.)
AYRILMADAN ‘BATSIN BU DÜNYA’CILAR DA VAR
Bu ayrılık araştırması bizde yapılsa kim bilir ne acılı şarkılar liste başı olurdu. Ayrılığa hiç gerek yok, genel olarak seviyoruz acılı şarkıları. Cuma akşamı Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yle yayını İstanbul’da yaptık. Ben Prag’dan İstanbul’a indim. Sevgili arkadaşlarım Zafer Şahin ve Melik Yiğitel ise arabayla geldiler İstanbul’a. Bana bir de video çekmişler yoldan. Melik her ne kadar Tarkan sevse de yolun favori şarkısı “Batsın Bu Dünya” olmuş. Güzel seslerini dinledikten sonra arkadaşlarımı albüm yapmaları için teşvik etme kararı aldım.
Paylaş