Paylaş
Türkiye “Bir an önce ateşkesin sağlanması” önceliğini kararlılıkla sürdürüyor. Bu bir devlet politikası olarak her seviyede yürütülüyor. Diğer yandan ise, yapılan açıklamalarda “gerçekler” anlatılıyor, bu gerçeklerle dünya kamuoyunun harekete geçirilmesi amaçlanıyor. Son bakanlar kurulu toplantısında hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan hem de MİT Başkanı İbrahim Kalın, Gazze’deki son durumu ve yürütülen temasları ayrıntılı sunumlarla anlattılar.
ULUSLARARASI KAMUOYUNUN HAREKETE GEÇİRİLMESİ
“Filistin’de bir insanlık suçu işleniyor” tespitinden yola çıkarak temel hedef uluslararası kuruluşları harekete geçirmek ama maalesef insanlık suçlarını, çocuk ölümlerini önlemek için kurulan bu kuruluşlar hiçbir şey yapmıyor. Türkiye şimdi bir uluslararası konferans düzenlemeyi planlıyor. Bunun için Dışişleri Bakanlığı çalışmalara başladı. Diğer taraftan Türkiye’nin açık uyarıları da sürüyor, son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İstanbul’da düzenlenen mitingde, “Batı dünyası Gazze’deki çocuk, kadın, masum katliamını meşrulaştırmak için siyasetçisinden medyasına seferber oldu. İsrail tam 22 gündür açıkça savaş suçu işliyor. Şimdi İsrail biz seni ‘savaş suçlusu’ olarak dünyaya tanıtacağız” demişti. Peki bu süreç hayata geçirilecek mi ve geçirilecek ise nasıl olacak?
BM İNSAN HAKLARI KONSEYİ NEDEN HAREKETE GEÇMİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından yola çıkarak, süreci Hürriyet’in geleneksel kahvaltısına konuk olan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile konuştuk. Adalet Bakanı da Birleşmiş Milletleri işaret ederek, İnsan Hakları Konseyi’ne dikkat çekti:
* “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi var. 47 üyeden oluşuyor.
* Bu konseyin, insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak yaptığı tespitler ileride uluslararası ceza mahkemesinde delil olarak kullanılabilir. Konseyde veto uygulaması da yok.
* Bir üye teklif edebilir, 3’te bir üye de soruşturma komisyonu kurulmasını kabul eder.
* Soruşturma Komisyonu da gider bölgede inceleme yapar.”
Adalet Bakanı Tunç’un bahsettiği Birleşmiş Millet İnsan Hakları Konseyi üyeleri üç yıllığına seçiliyor. Bu yıl Bangladeş’ten Çin’e, Gabon’dan Sudan’a uzanan 47 farklı üyesi bulunuyor. Aralarında Türkiye yok. Ancak acının, çocuk ölümünün ne olduğunu bilen ülkelerin de temsilcileri var. Kuruluş nedeni apaçık ortada olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi harekete geçmek için acaba kaç çocuğun, bebeğin daha öldürülmesini bekliyor?
TÜRKİYE İÇİNDE SÜREÇ NASIL İŞLER
Gelelim konunun Türkiye içindeki boyutuna... Türkiye Uluslararası Ceza Divanı üyesi değil ancak evrensel yargılama yetkisi var. Bu kapsamda Türk Ceza Hukuku’nda soykırım ve insanlığa karşı ilişkin düzenlemeler de yer alıyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu konuda ise şöyle konuştu:
* “TCK’nın 13’üncü maddesinde bu suçlar belirlenmiştir. Soykırım, insanlığa karşı suç başlığı ile yer alır.
* Bir yabancı, insanlığa karşı suçu başka bir yabancı ülkede işlemiş ise Türk yargısının yargılama yetkisi vardır.
* Bireysel bir başvuru ile başlayabilecek olası süreçte yargılama Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.
* Bu meselenin siyasi bir boyutu bulunmaktadır.
* Önümüzdeki süreçte önemli olan öncelikle bu akan kanın durmasına yönelik diplomatik çalışmalar. Bu noktada Cumhurbaşkanımız da Dışişleri Bakanımız da yoğun gayret gösteriyor.
* Ateşkesin sağlanması için Türkiye’nin girişimleri devam ediyor.”
ÖNCELİK DİPLOMASİ VE ATEŞKESİN SAĞLANMASINDA
Adalet Bakanı’nın açıklamaları süreci ortaya koyuyor. Ancak Türkiye içinde olası bir yargılama sürecinin başlaması ya da Adalet Bakanı’nın izni meselesi konunun başka bir boyuta taşınması anlamına gelir. Şu an için Türkiye de her ülke gibi tüm olasılıkları göz önünde bulunduruyor ama politikasının temeli değişmiş değil. Öncelik ve gündem; bölgede bir an önce ateşkesin sağlanması...
Paylaş