HEP’ten bu yana...

“Demokrasi ve özgürlük havadaki oksijen gibidir. Herkes varlığıyla hayat bulur. Demokrasi ve özgürlük herkesin hakkıdır.”

Haberin Devamı

Ay’da koloni kurmayı düşünen, Mars’a yolculuk planları yapan ve Mars’taki robotu canlı yayında izleyen 2021 dünyası ile yukarıdaki cümle ne alaka diyeceksiniz. Alakası şu: 2021 yılında yukarıdaki cümle tartışılmaz, uygulanmasında sorun yoktur. Zaten hayata geçmiş olması doğaldır. Belirli zorluklar yaşayan, özel şartları olan ülkelerin de artık bir yolunu bulup cümlenin gereğini yerine getirmesi gerekir. Ancak bu cümle toplumda ya da devlette asla “sınırsızlığı” tarif etmez. Sınırsız özgürlük bir başkasının özgürlük alanını kapatır. Demokrasiyi de sağa sola çekip, kendi çıkarlarınıza göre şekillendiremezseniz. Onun adı demokrasi olmaz. Bu temel ilke ışığında HDP’ye açılan kapatma davasına bakacağız:

TABELALAR DEĞİŞTİ, POLİTİKA DEĞİŞMEDİ

Aynı hareketin sekiz partisi... 1990’larda HEP ile başlayan siyasi yolculuk, DEP, ÖZDEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP, HDP ile devam etti.

Haberin Devamı

Sadece DEHAP, Anayasa Mahkemesi’nin kararını beklemeden kendini feshetti. HDP’ye kadar olan tüm partiler Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.

Kapatılan her partinin yerine kurulan, bir öncekinden daha sert ve daha partizan kadrolarla yola çıktı.

Hiçbiri PKK ile arasına belli bir mesafe koymadı.

Tabelalar değişti, temel sorun değişmedi. Legal Kürt siyaseti bu açıdan hep sorunlu bir düzlemde yürüdü.

Hiçbiri Türkiye partisi olamadı. 

Kısacası, siyasi hareket demokratik alanda eline geçen fırsatları değerlendiremedi. Meclis’te bulunmanın avantajlarını kullanamadılar.  Mesele, dağ ve terör örgütü dışında, onlardan bağlantısız bir alternatif yaratabilmek olmalıydı. Ancak dağdan ve terör örgütünden bağımsız bir alternatif yaratmayı başaramadılar.

Bu tablo 1990’dan beri değişmedi. Yani HEP geleneği önce kendini eleştirmeli. Şimdi madalyonun diğer tarafına bakalım.

ZAMANLAMA MANİDAR MI?

Terörle mücadeleyi başarılı bir şekilde yıllardır yürüten, bu alanda ciddi bir tecrübesi olan Türkiye, parti kapatmaların mağduriyet duygusu yarattığını ve radikalleri güçlendirdiğini bilmektedir. Bu durum her zaman terör örgütü PKK’nın deyim yerindeyse ekmeğine yağ sürmektedir.

Haberin Devamı

Parti kapatmayı zorlaştıran düzenlemeler bizzat AK Parti iktidarında gerçekleştirilmiştir.

PKK’ya karşı yürütülen başarılı mücadele nedeniyle örgüt, Türkiye içinde hareket kabiliyetini kaybetmiş, PKK’ya yardımı vb gerekçesiyle birçok siyasi isim de zaten yargılanmaktadır.

Doğu ve Güneydoğu’daki HEP geleneğinin gücü kıran parti AK Parti’dir. Bunda bölgeye yönelik politikalar, demokratikleşme her zaman etkili olmuştur. Örnek, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu da 23 ilde AK Parti’nin oyu yüzde 40, DTP’nin oyu yüzde 25’dir. Kısacası HEP geleneği bölgede tek aktör değildir.

Türkiye yeni bir sürece girdiğini açıklamıştır. Bu sürecin de reformları, bireyi ve toplumu merkeze alan özgürlük ve demokrasiyi öncelediği söylenmiştir.

Haberin Devamı

Bu yeni süreçte AK Parti kongresi ve bunun getireceği değişiklikler beklenmektedir.

Ay sonunda AB, Türkiye gündemli bir zirve düzenleyecektir.

İşte tam da böyle bir zamanda siyasi aktörlerin açıklamalarının hemen ardından yargının harekete geçmiş olması, “zamanlama manidar” tespitlerini de beraberinde getirmiştir.

Kararı tabii ki yargı verecek. Ancak nereden bakarsanız bakın, demokrasi ve özgürlük havadaki oksijen gibidir. Demokrasi ve özgürlüğün de evrensel kuralları göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca bir gazeteci olarak parti kapatmaların çözüm olmadığını çok iyi tecrübe etmiş bir ülkenin; AB ve reform gündemi öncelikli konumdayken bazı hesapları dikkatli yapmasından yanayım.

Haberin Devamı

İKTİDARIN TALİMATI YOK

Son olarak, iktidar partisinin de konuya yaklaşımına bakmak gerekir. AK Parti’ye göre;

Konu siyasetin değil, yargının kararı.

Davanın iktidarın talimatı gibi algılanması çok yanlış. İktidarın hiçbir talimatı yok.

“Siyasetçiler konuştu, yargı harekete geçti” demek doğru değil. Diğer yandan bazı kamuoyu araştırmalarına göre toplumun yüzde 70’i HDP’nin kapatılmasından yana. Siyasetçiler toplumda gördüğü tabloyu dile getirebilirler.

Yazarın Tüm Yazıları