Düzenli tehdit ilişkisi

Artık adı ne “ortaklık” ne “stratejik ortaklık” ne “müttefiklik”... İlişki, “düzenli tehdit”e dönmüş durumda. ABD’nin Türkiye’ye yönelik politikasından, bakış açısından, kullandığı dilden ve cezalandırma girişimlerinden bahsediyorum. Türkiye Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken ABD, Türkiye’ye iki hediye(!) gönderdi. Sözde Ermeni soykırım tasarısı ile Türkiye’nin Suriye operasyonunu kınayan ve yaptırım önerileri yer alan iki tasarı Temsilciler Meclisi’nde art arda kabul edildi.

Haberin Devamı

Washington’ın nabzını tutan Turkish Heritage Organization Başkanı ve dış politika analisti Ali Çınar’ın iki tasarı ile ilgili oylamadaki analizini sizlerle paylaşmak istiyorum.

11’e karşı 405 oyla kabul edilen sözde Ermeni soykırımı karar tasarısına 106 üyeli Türk Dostluk Grubu’ndan sadece 4 üye “Hayır” dedi.

Türk Dostluk Grubu Eşbaşkanları (2 Demokrat, 2 Cumhuriyetçi) “Evet” oyu verdi.

2 Müslüman kongre üyesi çekimser kaldı.

16’ya karşı 403 oyla geçen, Türkiye’nin Suriye operasyonunu kınayan ve yaptırım önerilerini içeren yasa tasarısına 106 üyeli Türk Dostluk Grubu’ndan sadece 3 kişi “Hayır” dedi.

Türk Dostluk Grubu Eşbaşkanlarının hepsi “Evet” oyu verdi.

2 Müslüman kongre üyesi “Hayır” dedi.

Ali Çınar’ın bu bilgilerinden hareketle genel bir değerlendirme yapacak olursak:

Haberin Devamı

Öncelikle sayılardan görüldüğü üzere ortada dostluk grubu kalmamıştır. “Dostluk grubu”, “müttefik”, “stratejik ortak”, “model ortak” gibi tanımlamaların artık hiçbir önemi yoktur. Tehdit dilini kullanmayı alışkanlık hale getirmiş olan ABD, sözde Ermeni soykırımı tasarısı ile Türkiye’yi cezalandırmak istemiş, yaptırım tasarısı ile bir kere daha “İsteklerimiz yerine gelmezse ilişkileri kesmeye hazırız” demiştir. Üstelik açıklamalar, görüşmeler, ABD basınındaki haberler, NATO müttefiki -ki ben bunu artık zorunlu yasal müttefik olarak adlandırıyorum- yerine “doğal müttefikinin”, yani terör örgütünün yanında durduğunu ve duracağını göstermiştir.

Tüm bu gelişmelerin ardından, Beyaz Saray her ne kadar “Bekliyorum” dese de 13 Kasım’da Cumhurbaşkanı ABD’ye gidecek mi yoksa “Sen beklemeye devam et” mi diyecek göreceğiz...

BU HABER ABD BASININDA YOK

“Gerçekten kötü bir durum biliyorum, söylemek bile insanı utandırıyor ama durumumuz bu.”

Bu son söz, Tunceli-Merkez-Vartinik Deresi bölgesinde yapılan operasyonda sığınak içerisinde ele geçirilen ve bir PKK’lı teröriste ait olan rapordan... Üst düzey bir kaynağım hem raporu hem de elindeki bilgileri paylaştı benimle. Ben de sizlerle paylaşacağım.

Haziran ayının son günlerinde Tunceli kırsalında eylem hazırlığı yapan teröristlere yönelik operasyon düzenlenmiş, o operasyonda bazı teröristler güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirilmişti. O teröristlerden biri de sözde Dersim eyalet YPS gücünden Adnan Piro kod adlı Mahmut Alınbay idi. Alınbay’a ait belgeleri güvenlik güçleri ekim ayında Tunceli kırsalında bir sığınakta buldu. Alınbay’ın sözde halk savunma komutanlığına gönderdiği rapor da belgeler arasından çıktı. Örgütte özellikle kadınların içinde bulunduğu “sıkıntılı ve zor şartlar” ile karşı karşıya kaldıkları muamele rapora yansımış... Rapordaki ifadelere burada ayrıntılarıyla yer vermeyi doğru bulmuyorum.

Haberin Devamı

Bu raporu gördükten sonra yurtiçindeki terör örgütü mensupları içindeki kadın ve çocukların sayısı ile katılım oranını merak ettim. Güncel rakamlarla Türkiye sınırları içinde PKK terör örgütüne mensup 538 terörist bulunuyor. Bunların 102’sinin kadın olduğu tespit edilmiş.

Gelelim çocuklara... Örgüte 2015-2018 yıllarında katılan 4 bin 884 kişiden 572’sinin (15 yaş ve altında) çocuk olduğu belirlendi. Burada kritik ve çok önemli bir gelişme var. Terörle her alanda mücadelenin ve dağa çıkmayı engellemek için politika geliştirmenin başarısı yıllara göre rakamlarla görülüyor. 2015 yılında örgütün dağa götürdüğü çocuk sayısı 521, 2016’da 46, 2017’de 4, 2018 yılında ise 1.

Haberin Devamı

Başarı net bir biçimde görülüyor. Bir yandan ülkenin bekası, güvenliği için; diğer yandan başta çocuk, kadın olmak üzere insan hayatının önemi için mücadelenin ve politika geliştirmenin ne kadar önemli olduğu bir kere daha ortaya çıkıyor. Son dönemde “PKK/PYD/YPG” terör örgütünün güzellemesini sayfalarından, ekranlarından eksik etmeyen başta ABD olmak üzere Batı basını, keşke bir de konuyu bu yönden incelese...

Yazarın Tüm Yazıları