Demirtaş’ı ziyaret eden isim konuştu...

‘KRİZ EVİN ÇOCUĞU OLDU’

“‘Rahip Brunson ile Türkiye’ye ekonomik operasyon çekiliyor’ denildi. Rahip gitti, kriz evin çocuğu oldu. 4 senedir kriz var. Kur şoku, üretimde durgunluk, yüksek hatta hiper enflasyona giden bir durum var. Fatura fakire çıkıyor. Robin Hood’un tam tersi bir durum işliyor.

‘Çalışana, asgari ücretliye zam verdik’ deniliyordu. Aldıkları zam çoktan eridi.

Nureddin Nebati’nin gözlerine bakarak giden sistem değişmedikçe ekonomideki sorunların altından kalkmak mümkün değil.

5 maaş alan ile asgari ücret alan, ortaya çıkan faturada niye aynı fedakârlığı yapsın?

DEMİRTAŞ’I NEDEN ZİYARET ETTİ

Oğuz Kaan Salıcı, Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ettiği için bazı çevrelerce eleştirildi. CHP ise HDP ile resmi olmasa da yan yana yürümekle suçlanıyor. Peki CHP, HDP’yi nasıl görüyor?

“Demirtaş ziyareti, hapisteki bir siyasi tutukluya yapılan insani bir ziyarettir. Osman Kavala ya da Müyesser Yıldız’a gitmemle aynı durum. İnsani içerikli bir konuşmaydı.

(Millet İttifakı ortakları rahatsız mı?) Biz başka bir siyasi partiyiz. Başka bir partiyi de CHP’lileştirmeye çalışmıyoruz.

İktidarın kurgusu CHP ile HDP’yi yan yana getirmek. Bu algıyı yaratmak. Bunu 2019’da yerel seçimlerde ‘Bu seçimler beka seçimi’ diyerek denediler. İstanbul’u kazandık, Türkiye’nin bekası tehlikeye mi girdi?

(Semra Güzel’in kaçması ya da HDP’nin PKK ile arasına mesafe koymaması CHP’yi rahatsız ediyor mu?) Bu sorularla niye biz muhatap oluyoruz? Bu soruların bize sorulmasının nedeni iktidarın manipülasyonudur. Bu sorular HDP’lilere sorulmalıdır.”

‘AĞAM BİZ KİME OY VERECEĞİZ DÖNEMİ KAPANIYOR’

Tüm siyasi partiler açısından Kürt seçmenin ağırlığı da oyu da önemli. CHP yaklaşık iki buçuk yıl önce “Doğu Masası” projesini başlattı. Oğuz Kaan Salıcı sorunları ve proje ile hedeflerini de anlattı:

“Doğu’da CHP’nin örgütleri zayıftı. Siyasi mücadeleyi yürütebilecek hale getirildi.

Partinin Doğu’dan milletvekili çıkaramayacağı havası vardı. Bu hava değiştirildi.

Çözüm sürecinde CHP, süreci desteklemeyen tarafa kodlanmıştı. Oysa CHP çözüme karşı değildi, yönteme karşıydı.

Aşiretlerden gelenlere tabii ki git demiyoruz. Ancak ‘Ağam biz kime oy vereceğiz?’ sorusu yok artık. O durum Şener Şen’in filminde kaldı. Tüm aşiret artık aynı partiye oy vermiyor. Bireyselleşme başladı.”

‘MASA KAZANIYOR’

Gelelim yeni seçim yasası düzenlemesine ve bunun Millet İttifakı’na karşı yapıldığı iddialarına... Bir de Millet İttifakı’nın adayının kim olacağına... Oğuz Kaan Salıcı, “Aday masada belirlenir” dedi ve şöyle devam etti:

“Yeni düzenleme iktidarın kendi aleyhine olacak. Çünkü ilk defa muhalefet siyasi bir birliktelik sağladı. Üstelik kıyaslama yapılan 2018 yılındaki koşullarla bugünkü koşullar farklı.

Barajın yüzde 7’ye indirilmesi MHP için yapıldı. MHP yüzde 10’un üzerinde değil.

Şu anda 6’lı masa kazanıyor. Millet İttifakı’nda CHP ve İYİ Parti ilişkisi devam ediyor. Diğer siyasi partilerin durumu seçim sürecinde belli olacak. Seçim yasasındaki değişiklik yeni geldi. Önümüzdeki süreçte karar vereceklerdir.”

EN BÜYÜK SORUN...

ŞÜPHESİZ açıklanan rakamlar bir kez daha ortaya koydu ki Türkiye’nin en büyük sorunu enflasyon... AK Parti iktidarının büyük bir bölümünde tek haneli enflasyon yaşayan Türkiye, salgın, savaş, ekonomi yönetimindeki eksiklikler neticesinde 20 yıllık iktidarın en yüksek enflasyon seviyesine ulaştı. TÜİK’e göre, mart ayında yıllık tüketici enflasyonu yüzde 61.14’e yükseldi. Yıllık üretici enflasyonu şubatın ardından martta da üç haneli gerçekleşti ve yüzde 114.97 seviyesine yükseldi. Üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki makas ne yazık ki 53.8 puanla yine rekor kırdı.

Salgının ardından tüm dünya ekonomilerinde sorun yaşanıyor.

Rusya-Ukrayna savaşının etkileri bu aya yansıdı.

Savaştan kaynaklanan enerji ve gıda fiyatlarındaki ekstra fiyat artışları da yine bu ayda olumsuz etkilerini gözler önüne serdi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Bizler mart ayında yüze 61.1 seviyesine yükselen enflasyonu düşürmek için kararlı adımlar atmaktayız” dedi. Yıl sonunda enflasyonun makul seviyelerde olmasını sağlayacaklarını söyledi.

Ekonomi yönetimi, ekonomi politikasının arkasında.

Salgının etkileri hâlâ sürerken, buna savaşın etkileri eklenmişken, tüm bunlar peş peşe zamlara neden olurken, farklı gelir gruplarından aynı “fedakârlık” beklenirken, ne yazık ki maaşlardaki düzenlemeler erimişken, üretici enflasyonunun tüketici enflasyonuna yansıma ihtimali sürerken, seçime yaklaşık bir yıl varken ekonomi yönetiminin işi gerçekten zor.

Yine de umut kesilmez... Dünyadaki gelişmeler ve konjonktürün etkisi ile Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden bir an önce çıkması en büyük umudumuz...