Paylaş
ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbaşa, senatörlerle ve heyetler arası yaptıkları görüşmelerden bahsediyorum. Görüşmenin en dikkat çeken karelerinden biri heyetler arası görüşmeye ilişkindi. Türkiye’nin mücadelesi yani “Terörizm ile savaşı” masanın üzerindeydi. İletişim başkanlığı tarafından özel olarak hazırlanmış, heyet ve senatörlere dağıtılan “Türkiye’nin terörizmle ile savaşı” adlı kitapçık masada İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un hemen önünde duruyordu. Heyetin Ankara’ya dönmesinin ardından, “kritik” görüşmelerin Altun tarafından nasıl yorumlandığını merak ettim. Altun’un yanıtlarını başlıklar halinde sizlerle paylaşıyorum;
- Görüşme sadece önemli ve tarihi değil, aynı zamanda ve her şeyden önce başarılı bir görüşmeydi.
- İki ülke arasındaki birçok kriz başlığının çözümü yönünde önemli görüşmeler yapıldı, kararlar alındı.
- Ziyaretin gündemini, amacını, başlıklarını politik çıkarı için istismar eden birçok odak sözkonusu iken; “lider diplomasisi” ile ciddi bir merhale katedildi.
- Türkiye’nin Suriye, terör örgütleriyle mücadele, güvenli bölge gibi konularda tezleri tüm detaylarıyla ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan hassasiyetlerimizi ve politikalarımızı muhataplarına belgeleriyle ortaya koydu.
- Hangi terör örgütüyle neden mücadele ettiğimizi bu görüşmede tüm detaylarıyla paylaştık.
- Türkiye’nin yaşadığı tüm kayıplar ve YPG ile PKK arasındaki ilişki belge ve detaylarıyla ortaya kondu. Bu husus toplantının en başarılı sonucuydu.
- Türkiye ile ABD arasında kriz noktası olarak görülen tüm başlıklar için iki ülkenin ilgili bakanlarının karşılıklı çalışması kararı alındı. Bu vesileyle birçok konu başlığında daha hızlı ilerleme sağlanacak.
NEFES ALDIRDI
Benim izlenimlerime gelince... İki ülke arasında en üst düzeyde “görüşme” yapılıyor olması bile tek başına önemli. İplerin kopmadığını, köprülerin atılmadığını gösteren bu gelişme, iki ülke ilişkilerine nefes aldırdı. Diyeceksiniz ki ‘iyi de hiçbir anlaşma yapılmadı, hiçbir sorun çözülmedi.’ Doğru... Ancak “gergin ortamdan”, “iki ülke arasında görüşmelerin süreceği mesajının sık sık tekrarlanması ile” nispeten daha sürdürülebilir bir ortama geçildi.
TERÖR ÖRGÜTÜ SORUNU
İki NATO müttefikinin en temel sorunu “terör örgütü”. Türkiye’ye göre terör örgütü olan iki örgüte ABD terör örgütü demiyor, diyemiyor ya da içten içe “terör örgütü olduklarını bilse” de onlara karşı gereğini yerine getirmiyor. Bunu da basın toplantısında Trump’ın söyledikleri ve söylemedikleri ile net bir biçimde gördük.
- Trump “çok destekliyorum, hayranıyım” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında; dünya kamuoyunun önünde Mazlum Kobani çakma isimli terör elebaşısı Ferhat Abdi Şahin ile “çok yakın” çalıştığını kayıt altına aldı.
- Erdoğan, Trump’a; “Sizin Kürt diye zikrettiğiniz, PYD/YPG. Bunlar terör örgütü, bunlar PKK’nın yan kuruluşlarıdır” dedi. Trump ise yanıt vermedi. Hatta kendisinden en azından Türkiye’deki tepkiyi azaltmak için “PKK bir terör örgütüdür” ifadesini bile belli ki boşuna bekledik.
- Trump yine Erdoğan’ın yanında Suriye’deki petrolün kontrolünü güvence altına aldıklarını söyledi. Hani gelirlerini terör örgütüne aktardıkları petrolü...
- Sözlerine “Serkan Gölge” için teşekkür ile başlayan ABD Başkanı, FETÖ elebaşısı için de tek kelime etmedi. Oysa ekran başında insan “gönderdiğiniz belgeleri inceliyoruz, ABD’de bağımsız bir yargı var” türünden bir klişeyi bile bekliyor.
Kısacası “terör örgütleri” ana sorunu masanın ortasında tüm ağırlığı ile duruyor. ABD bir anlamda eski yol arkadaşını da yeni yol arkadaşını da koruyor.
DÖNDÜK YENİDEN S-400’E
Yol arkadaşlarının durumunu ve petrolü kurtaran ABD masaya eski yemeği de yeniden koydu. S-400’ler... ABD Başkanı “Türkiye’nin S-400 alımı bizim için ciddi zorluklar ortaya çıkarıyor” dedi. İki ülke arasında bu konuda görüşmelerin süreceği belirtilse de; uzlaşma olmaz ise ne olacak? Bu durumda ABD eski ve yeni yol arkadaşlarının, destekçilerinin de gazıyla Türkiye’ye karşı CAATSA yaptırımlarını uygulamak için harekete mi geçecek, yine tehdit dilini mi devreye sokacak?
Paylaş