Paylaş
Sosyal medyanın zihni uyuşturan içeriklerle sonsuz kaydırma etkileri ve dijital çağın beyin çürümesine neden olduğu, entelektüel tartışmaların son bir haftanın ana konusu. Haliyle konu oldukça derin.
Düşük kaliteli içeriklerin aşırı tüketimiyle ilgili endişeleri ifade etmek için artık teknik bir isim kullanılıyor.
Çok yakında psikologlar ve psikiyatristler tarafından bu konuyla ilgili yeni bir hastalık tanısı hayatımıza dahil edilecek diye düşünüyorum.
Ön planda olmak istemek ve ön planda olanların etkisi altında ezilmekle ortaya çıkan yetersizlik hissi, birçok problemin kaynağı.
Bu ikisinin arasında kalıp, sistemden çıkmak isteyenler ise ayrı bir travmatik süreç içinde. Anlayacağınız dijital çağın artıları ve eksileri arasında kalmış insanoğluna bu çağ pek iyi gelmedi.
Biliyorsunuz AI (yapay zekâ) daha oyuna tam olarak dahil olmuş değil. Tamamen dahil olduktan sonra beyninin sadece yüzde 10’unu kullanan insanoğlu ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalacak, henüz net bir bilgi yok.
Manuel yaşam daha mı iyiydi diye düşünmeden edemiyor insan.
Tüketim, içeriklerin kalitesizliği, Z kuşağının hiçbir şeyin farkında olmadan sadece kendi dünyaları içinde olmaları beynimizi çürütüyor.
Kafalarımızın içinde sürekli uçuşan sürdürülebilirlik, küresel iklim krizi kavramları ve gerçek bilgiye duyulan özlem; Adam McKay’ın yazıp yönettiği, Leonardo DiCaprio ve Jennifer Lawrence’ın başrol oynadığı “Don’t Look Up” filminin setindeki figüranlarmışız hissi vermiyor değil.
Manuel yaşama dönme totemi
2025’ten beklentilerim çok basit:
Daha minimal bir çevre içinde, sadece beni mutlu eden yerlerde olmak istiyorum.
Sosyal medyadan uzak olma, her ne kadar hayal olsa da beynimi daha fazla çürütmemek için manuel yaşama dönme totemi yaptım kendime.
Trendler gelmeye ve geçmeye devam edecek. Instagram yerini daha da içerik yoksunu TikTok’a bırakacak. Orada iyice saçmalayan ön planda olacak.
Kısacası bu döngünün sonu yok...
“Yüzeysellik” hâlâ hızla yükselmekte olan bir trend.
“Matrix”teki “Kırmızı hap mı, mavi hap mı” seçimini yapmak ise sizin kararınız.
Spor giyimde ciddi bir yarış var
Naçizane bir tavsiye vermek isterim. İnternette ücretsiz olarak okuyabileceğiniz, son derece yararlı bilgiler içeren birbirinden farklı raporlar sunuluyor. Bunlara göz gezdirmek ister misiniz? Özellikle McKinsey’in yayınladığı “State of Fashion 2025” raporu yine müthiş verilerle karşımızda.
Rapora göre, spor giyim segmenti arasında ciddi bir yarış söz konusu.
Asics ve On, Nike ve Adidas’ın tahtına göz dikmiş durumda.
Asics’in yüzde 168, On’un yüzde 91 büyüme gösterip, Nike’ın yüzde 14 ile düşüşe geçmesi bunun en büyük göstergesi.
Oysho’nun ev giyim departmanından çıkıp spor giyime yönelmesini tesadüf sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
İlginç bir 2025 bizleri bekliyor.
Hep dediğim gibi, kartlar yeniden dağıtılıyor. Bakalım bize nasıl bir el düşecek...
Paylaş