Paylaş
Son 8 gündür ülkemizin en güzel, onbinlerce hektar ormanlık alanları yandı. Ekosistem yok oldu, yanarken çığlıklarını duyduğumuz binlerce can gözlerimizin önünde telef oldu. İçimiz yandı.
Kızgınız, hem de çok kızgınız.
Ama artık ağlamayı kesip, “Neden?” diye isyan etmek de yok.
O güzelim ormanlar anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğacak.
Avusturalya ormanlarının 1.5 sene sonra kendi ekosistemi içinde bulduğu hayat gibi bizim ormanlarımız da yeniden hayat bulacak.
Ama şu andan itibaren bize çok iş düşüyor.
Artık bilinçlenme, cahili bilinçlendirme ve birlik olma zamanı.
Mesela şu bir türlü doyamadığınız piknik ve mangal sevdanızdan vazgeçin a dostlar.
Maalesef doğaya saygımız olmadığı için ardımızda bıraktığınız çöpler, cam kırıkları, plastik şişeler hepsi yangına davetiye çıkarıyor.
İklim krizi korkunç boyutlara ulaşmış durumda.
Bu gidişle Covid-19 ile başlayan kısıtlamalar, küresel iklim krizi kısıtlamaları ile devam edecek.
O zaman, istesek de o piknikleri yapamayacağız, çünkü yiyecek et bulamayacağız.
Daha ilkokulda öğrendik cam kırıklarının yaz aylarında mercek görevi yaparak orman yangını çıkartacağını.
Yıl oldu 2021, hâlâ gencinden yaşlısına, eğitimsizinden eğitimlisine yeşil alanlara çöplerini bırakıp giden insanlarla dolu bir ülkede yaşıyoruz.
Sosyal medyada çok görüyoruz bir şey yapamadığı için kendini kahreden güzelim insanları.
Yapabileceğiniz çok ufak ama birleşince inanılmaz şeylere yol açabilecek birçok hareket var aslında.
Çevrenizde yangın tehdidi oluşturabilecek çöp ve materyalleri toplamak, yediğiniz meyvelerin çekirdeklerini biriktirip bu alanlara tohum olsun diye bırakmak ne güzel olur mesela.
Bizler, dalı kesilmesin diye yaptırdığı köşkü tren rayları ile taşıtmış Atatürk’ün izinden giden bir nesiliz.
Yanan ormanlık alanları çocuklarımızın geleceği için korumak görevimiz.
Çünkü alan korunduğu sürece orman yeniden oluşacak. Toprağın sürülmesi, fidan dikilmesi biyoçeşitliliğe zarar verdiği için geri dönülmez durumlara yol açıyor.
Yanan alanların orman statüsü Anayasa’nın 169’uncu maddesiyle güvence altındadır, başka amaçla kullanılamaz.
Yani yanan orman arazilerini fırsatçılığa çevirmeye çalışacak vicdansızların vah haline.
Ülkenin her köşesi yangın yeriyken, bu bölgeleri yeniden yeşerene kadar korumak Ata’mıza borcumuzdur.
Geçmiş olsun Marmaris, geçmiş olsun Muğla, geçmiş olsun Türkiye.
Paylaş