Paylaş
GELECEĞİN yaşamı için beyin yoran insanların dünyasından kısır çekişmelerin, pespaye çıkar kavgalarının, akıl almaz saçmalıkların ve ilkelliklerin sürdürüldüğü dünyamıza geri döndük.
Orada insanlar yeni teknolojiler yaratmak, daha mutlu bir dünya kurmak, uzayın derinliklerine ulaşmak için uğraşıyorlar.
Düzenleri tıkır tıkır işliyor. Ama bununla yetinmiyorlar, ‘‘Daha iyiye, daha güzele, daha kusursuza nasıl ulaşırız’’ı arıyorlar.
Döner dönmez, ayağımızın tozuyla kendimizi bir sürü olayın içinde bulduk.
Örneğin, bir bakan, bir hastanenin yöneticisi doktora makamında, ‘‘Çık ulan dışarı, çık dışarı terbiyesiz herif’’ diye bağırıyor.
Devletin bakanı, karşısındaki devletin memuruna sokak kabadayısı ağzı ile hakaretler yağdırıyor.
Daha önce de bu tür davranışları olan bakan, hiçbir şey olmamış gibi yerini koruyabiliyor.
Ne Başbakan, ne de kendi partisinin lideri ağzını açıyor.
Demokratik kitle örgütleri, birkaç cılız ses dışında olayı fazla önemsemiyorlar.
Olay geçip gidiyor.
* * *
Evladı hız meraklısı bir gencin otomobilinin altında kalıp can veren babanın, günlerce süren protesto yürüyüşü hiçbir işe yaramıyor.
Acılı babayı Ankara'da herkes ‘‘Ah!.. Vah!..’’ diye karşılıyor, sözler verip başından savıyor, arkasından konu unutulup gidiyor.
Karayolları kan kusmaya devam ediyor.
Ruh hastası bir sürü insan, ayağı gaz pedalında, eli direksiyonda ölüm saçıyor.
Memura yüzde 10 zam veren hükümet, dünyada herhalde ilk kez havalar sıcak diye tatil kararı alıyor.
Tatili duyan insanlarımız, serin bölgelere gitmeleri beklenirken tersine güneye, daha sıcak bölgelere akın ediyorlar.
Bu işe vatandaşlarını sıcaktan korumak için giren hükümet şaşırıp kalıyor.
Politikanın tatile girdiği bir dönemde DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ilginç bir atağa kalkıyor.
Yazarların, çizerlerin ve politika uzmanlarının yıllardan beri önerdikleri girişimi belki de artık iş işten geçtikten sonra yapıyor.
Eğer bu birleşme yıllar önce gerçekleşseydi, ülkenin yazgısı belki bugün bambaşka olabilirdi.
Merkez sağ ile merkez solda güçlü iki parti olur, uç partiler bu kadar büyümez ve etkili konuma gelemezlerdi.
* * *
Anlaşıldığı kadarıyla Tansu Hanım bir çıkış arıyor.
Halkın güvenini yeniden kazanmak için bazı ataklar yapmak istiyor.
Mesut Bey ise bu önerilerle hiç ilgilenmiyor. Çünkü o, Tansu Hanım kadar sıkıntıda değil.
Ne de olsa elinde iktidar gücü var.
Diyelim ki ANAP bu önerilere olumlu yanıt verdi ve tavanda işbirliği gerçekleşti.
Siyaseten bunun bir sonuç vermeyeceğini sanırım Tansu Hanım'ın kurmayları da bilirler.
Bugün hem DYP, hem ANAP, özellikle liderleri açısından seçmenin güvenini yitirmiş iki parti.
Merkez sağda güçlü ve halka güven verecek bir hareket başlatılmadığı sürece bir toparlanma beklenmemeli.
Geleneklerin ve ilkelerin geçerli olduğu demokrasilerde, seçim yitiren liderlerin yeniden şans aramaları diye bir şey olmaz.
Oralarda sonuçlar açıklandığı anda kaybeden partinin lideri politik yaşamını noktalar.
Bizde böyle ilkeli davranışlar olmaz.
Gariptir ama bizde kaybeden lider partisi içinde daha da güçlenir.
Baksanıza, Erbakan bile politikaya devam etmek için hálá çırpınıp duruyor.
Burası Türkiye, bizde kurallar bambaşka işler.
Paylaş