Paylaş
Ürdünlüler iyi tüccardır. Tıpkı İsrailliler ve Filistinliler gibi usta pazarlıkçıdır.
Irak ambargosu Türkiye dahil birçok ülkeye büyük zararlar verirken Ürdün'ü abat etti.
Bağdat rejimi on yıldır ayakta kalabilmek için gerekli olan her türlü gıda ve sağlık malzemesi ile alet ve yedek parçayı Ürdün kanalıyla satın alıyor.
Birleşmiş Milletler'in izin verdiği orandaki petrolü de dünyaya yine Ürdün üzerinden satıyor.
Ürdün bu ticaretten büyük paralar kazanıyor.
Kral Abdullah Bin Hüseyin, Ürdünlüler'in ticareti çok iyi bildiklerini Türkiye ziyareti sırasında da fazlasıyla kanıtladı.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun Çırağan Sarayı'nda onuruna düzenlediği öğle yemeğinde Kral İkinci Abdullah (Birinci Abdullah dedesiydi) Türk işadamlarına çok avantajlı öneriler getirdi.
Genç kral şöyle dedi:
‘‘ABD'nin size tanıdığı kotalarda zorlanıyorsanız gelin ihracatınızı Ürdün üzerinden yapın. AB için de aynı olanaklar geçerli... Ortadoğu konusunda ise sizin için iyi bir basamak oluşturabiliriz. Ürdün'de yatırım yapın.’’
Sonra da çok önemli bir uyarıda bulundu:
‘‘Ama elinizi çabuk tutun. Çünkü önce gelen bu fırsatlardan daha çok yararlanır.’’
* * *
Belki anımsarsınız kralın dedesi Birinci Abdullah akıl hastasıydı ve tahtını bu nedenle oğlu Kral Hüseyin'e bıraktıktan sonra yıllarca İstanbul'da şimdi Alarko'nun merkezi olan eski Ortaköy Şifa Yurdu'nda tedavi gördü ve orada öldü.
Ürdün kraliyet ailesi her zaman Türkiye'ye yakınlık duymuş, hasta kralın tedavisi için Avrupa'yı hiçbir zaman düşünmemişti.
Kral İkinci Abdullah, Türkiye ile ticari ilişkileri görüşürken ülkesinin en yaşamsal sorunu olan su konusunu da masaya getirdi.
Genç kral, ülkesinin suya büyük gereksinim duyduğunu söyledi, kendilerine Türkiye'nin bir jest yapmasını ve bedava veya çok az bir parayla su vermesini istedi.
Önceki günkü yemekte hem Demirel'e, hem de Kral İkinci Abdullah'a su konusunda sorular yöneltildi.
Kral, Hayfa'ya tankerlerle taşınacak Manavgat suyunun bir bölümüne talip olduklarını, bunun için de İsrail'le görüşmeler yaptıklarını, en avantajlı yolu aradıklarını açıkladı.
Demirel ise çok anlamlı bir anısını anlattı. Bu anısıyla bedava su isteyen krala nazik bir yanıt verdi:
‘‘Şimon Perez bir görüşmemizde bana ‘Manavgat suyunu bize satın' dedi. Ben de ‘Satarız' dedim. Arkasından da dedi ki ‘Nasıl olsa bu su denize akıyor. Balıklar size para vermiyor. Biz size biraz para da veririz.' Ben lafın nereye geleceğini bildiğim için konuşmayı orada kestim.’’
* * *
Demirel suyun çok değerli olduğunu, bunu almak isteyenin değerini ödemesi gerektiğini çok nazik bir şekilde krala anlatmış oldu.
Dünyada kuraklık arttıkça Ortadoğu ülkeleri için su giderek daha yaşamsal hale gelecek.
Türkiye 170 milyon dolarlık bir yatırımla Manavgat suyunun tankerlerle nakledilebilmesi için gerekli altyapıyı gerçekleştirdi.
Yakın zamanda İsrail bu suyu almaya başlayacak.
Şimdi Filistin ve Ürdün de bu suya talip.
Bu nedenle üç ülke arasında görüşmeler yapılıyor.
Çok yakında İsrail, Ürdün ve Filistin, Manavgat suyunu kullanacak.
Hiç kuşkusuz önümüzdeki yıllarda Ortadoğu'da barışın anahtarı su olacak.
Bütün dünya da bunun vanasının Türkiye'de olduğunu biliyor.
İşte Türkiye'nin ne kadar önemli bir ülke olduğunun nedenlerinden biri daha.
Bunu bir de biz fark edebilsek.
Paylaş