Tufan Türenç: Bir CHP nostaljisi

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

BEN İsmet Paşa' nın o şaşaalı ‘‘Milli Şef’’lik döneminin sonuna yetiştim.

Belleğimde de o döneme ait olan çocukluk anıları hem bölük pörçük, hem de kalın bir sis perdesiyle kaplı.

Ama ben, Paşa'nın çileli muhalefet yıllarını yaşadım. O dönemi çok iyi anımsıyorum.

Paşa, yerle bir olmuş partisini diriltmek uğuruna bile laik cumhuriyet ilkelerinden en ufak bir ödün vermedi.

Dürüst, doğru ve ilkeli politikasını hep sürdürdü.

Bu nedenlerle kendimi bildim bileli Paşa'ya büyük bir hayranlık duydum ve onun partisini bütün gönlümle destekledim.

Paşa'nın Demokrat Parti iktidarının kendisine karşı yaptığı insanlık dışı baskılara ilerlemiş yaşına rağmen inanılmaz bir iradeyle karşı koyması ise ona olan hayranlığımı inanılmaz boyutlara taşıdı.

27 Mayıs İhtilali'nden sonra demokrasiye çok kısa zamanda dönülmesinin tek nedeni, hiç kuşkusuz Paşa'nın varlığıydı.

4 yıllık koalisyonlar döneminde Paşa başbakan olarak ülkeyi yönetti.

1965 seçimlerini Demirel'in Adalet Partisi kazanınca yeniden muhalefete döndü.

O yıllarda CHP içinde yine Paşa'nın desteğiyle genç bir politikacının yıldızı parlamaya başladı.

Bu politikacının adı Bülent Ecevit'ti.

O Ecevit 1972 yılında Paşa'yı devirerek CHP'nin genel başkanı oldu.

Böylece CHP'de Paşa dönemi kapandı, genç Ecevit dönemi başladı.

* * *

Ecevit, halktan kopmuş olan aristokrat CHP'yi gerçek kimliğine döndürmeyi başardı.

Türkiye'yi adım adım dolaşarak CHP'yi ve solu halka sevdirdi.

Ateşlediği halk hareketiyle bir anda yoksul kitlelerin umudu oldu.

Halk ona ‘‘Karaoğlan’’ adını taktı.

Gençleşen, kıpır kıpır hale gelen CHP birdenbire iktidar alternatifi haline geldi.

1973 seçim sonuçları açıklanınca, yıllarca yenilgiye alışmış olan CHP'liler gözlerine, kulaklarına inanamadılar.

Ecevit'in yeniden yarattığı CHP, seçimden en büyük parti olarak çıktı.

Seçim geceleri çok erken saatlerde partinin ışıklarını söndürüp hüzünle evinin yolunu tutan partilililer, bu kez sokaklara dökülmüş, ‘‘Başbakan Ecevit’’ diye bağırıyordu.

Sade bir partilinin o gece ağlayarak Ecevit'e şöyle bağırdığına tanık olmuştum:

‘‘Yıllarca başımız yerden kalkmadı. Seni bize Allah gönderdi, Allah... Allah senden razı olsun...’’

* * *

Ecevit başbakan, CHP de iktidar oldu.

CHP'li koalisyonlarla, Milliyetçi Cephe hükümetleriyle 1979'a gelindi.

O yılki ara seçimlerde Ecevit büyüsünün ağır bir hezimetle bozulduğuna tanık olduk.

Arkasından da 12 Eylül geldi.

Partiler, liderler, politikacılar her şey ama her şey darmadağın oldu.

Sonra yasaklı dönemler yaşandı. Halkçı Parti kuruldu, SODEP kuruldu, sonra ikisi birleşti SHP oldu.

SHP'nin başına Paşa'nın oğlu Erdal İnönü geçti.

Uzun yıllar süren İnönü-Baykal çekişmesi yaşandı. Kurultaylar birbirini kovaladı.

SHP'den ayrılanlar CHP'yi kurdu. SHP-CHP birleşti. Baykal lider oldu.

Ama iç çekişmeler bitmedi. Bu arada CHP koalisyonlarda yer aldı.

1995 seçimlerinde Baykal'lı CHP barajı güç bela son dakikada aşabildi.

1999 seçimlerinde ise tam bir felaket yaşandı ve cumhuriyetin kurucusu CHP parlamento dışında kaldı.

Tarih 30 Eylül 2000...

CHP yine kurultay yapıyor.

Bakalım bu kez nereye gidecek, hangi denizlere yelken açacak?

Yoksa benim yıllarca gönül verdiğim parti, yelkenlerini açamadan terk edilmiş bir limanda çürümeye mi mahkûm olacak?

Yazarın Tüm Yazıları