Paylaş
Bu kadar uzun zamandır kupaya uzak kalmak, takımların oyun mantalitelerine de yansıdı. Tedbirli, garanti, risksiz ve “Yemeyeyim, atarım” anlayışı her iki tarafın oyununu olumsuz etkiledi. Bu strateji, her iki takımı ancak birer pozisyona sokabildi. Halbuki, her iki takım da hızlı oyunu iyi oynayan ve kaleye çabuk giden takımlardı.
Ertuğrul Hoca’yı bu tercihi için anlayabilirim ama Mancini, elindeki kadroyu daha cesur kullanabilirdi. Kaldı ki, Galatasaray’ın bu tedbirli oyununun, Eskişehirspor’u cesaretlendiren ve konsantresini artıran da bir etkisi oldu. Çünkü Burak’ı önde tek bırakmak ve geride sayıca fazla kalmak, Eskişehirspor defansını rahatlatmanın yanında oyunun Galatasaray yarı alanında oynamasını sağlayarak kalesini tehlikeden uzak tutmasını sağladı. Galatasaray maçı Umut girdikten ve çift forvete döndükten sonra çevirebildi.
ORTA OYUNU
ESKİŞEHİRSPOR, orta alan oyununu iyi bilen, bu oyunu devamlı oynayan ve ezberlemiş bir takım. Bunu bilmek için, bu ligde yıllardır hocalık yapmaya gerek yok. Maça kendini ve takımını iyi hazırlamazsan, maçın içinde ne yapacağın şansa kalır. Ya da rakibin ne yapacağına.
İlk yarıda Eskişehirspor’un istediği oyun oldu. Maçın bütün hikayesi üzerine kurulu ‘’beklenen’’ hatayı da Eskişehirspor yaptı. Mücadele ‘’ortada’’ geçince, ortaya ortalama bir oyun çıktı. Eskişehirspor’da, Erkan Zengin’in bencilce fantazilerini, Sneijder attığı golle kabusa çevirdiğinde maç zaten bitmişti. “Patron” mutlu son istiyordu ve oldu. Tebrikler Mancini ve Galatasaray.
DÜN GECEYE BAKARSAK
EN KONSANTRE: Lawal
EN ETKİSİZ: Kamara
EN RAHAT: Muslera-Boffin
EN ÇARESİZ: Burak Yılmaz
EN BENCİL: Erkan Zengin
EN KRİTİK: Yekta Kurtuluş
EN SEYİRCİ: Roberto Mancini
EN SAKİN: Felipe Melo
Paylaş