Paylaş
Maç sonrası basın toplantılarındaki agresif hali bu kaybedişin yansıması. İşin kötü tarafı, kariyerli bir teknik adamın sorumluluğu kendi üstüne almaktan kaçıp, başka yerlere servis etmesi. En önemli argümanı da takımı kendisinin kurmadığı.
Tamam bu takım senin değil ama senin eserin. Bu takımı sen kurmadın ama kurguladın. Evet,dediğin gibi ligin 6. haftasında Galatasaray’ın başına geldiğinde takım iyi durumda değildi. Ama ligin ikinci yarısı başlarken, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkmış, Türkiye Kupası’nın en büyük favorisi olmuş, Fenerbahçe’yi yakalamış ve şampiyonluğu dillendirilir hale gelmişti. Ki bu gelişmeyi ve olumlu durumu birçok kişi gibi Mancini’ye mal ettik.
E işler iyiyken bu takım senindi de, herşey tersine dönünce mi takımı sen kurmamış oldun?
Bunu Şampiyonlar Liginde gruptan çıkınca, Türkiye Kupası’nda tek favori oldunca ve Fenerbahçe’yi yakalayınca söyleseydin hiç kimsenin diyecek tek lafı olmazdı ama şimdi ne söylersen boş.
Şimdi söylem değil, eylem zamanı. Camia, tamamen derbi maça kilitlenmiş ve kazanmayı yani icraat bekliyor. Ama benim beklentim ne Mancini, ne Drogba, ne de Sneijder’den.
Galatasaray derbiyi kazanacaksa bunu yerli patenti ile yapar. Bu maç kaybedildiği zaman en çok sıkıntısını yaşayacak ama kazanılırsa en az sefasını sürecek olan, mağlubiyette en çok tepki görecek ama kazanılırsa ikinci plana itilecek olan, kayıp halini derinden ve en acıtıcı hali ile yaşayacak ama kazandığı zaman bunu olgun karşılayacak olan, yenilirse tek sorumlu kazanırsa ‘işi bu’ olacak olan yerli oyuncular devreye girmeli ve kendi göbeğini kendileri kesmeli.
SORUMLULUK ALMALILAR
Bu büyük derbiyi oynayan, izleyen ve yönetenler dahi bilir ki bu maçlarda oyuncuyu konsantre etmeye gerek yoktur. Selçuk, Burak, Sabri, Semih, Hakan, Yekta ile Gökhan bu maçın getiri ve götürülerini iyi bilen oyuncular. Bu oyuncular oynamasa dahi derbiyi iyi anlatıp sorumluluk almalı. Gerçek kazanan onlar olmayacak ama kaybeden onlar olacak. Çünki,kayıp yaşanırsa Mancini, “Bu takım benim değil” bile diyebilir.
DOKU TUTTU
Takıma şöyle dışarıdan bakarsanız, teknik adamının genlerini taşıdığını görürsünüz.
Slaven Bilic ve Beşiktaş...
Bilic’in oyunculuğunu hatırlayanlar, bugün Beşiktaş’taki Bilic’leri rahatlıkla görürler. Takıma bir oyun anlayışının ötesinde ,kendi oyun tarzını aşılayan Slaven Bilic ile Beşiktaş’ın dokusu tuttu. Agresif oynayan, çok koşan ve istekli bir takım olarak ortaya çıkan Beşiktaş’ta tek eksik stat...
Önümüzdeki sene, yeni ve etkileyici stadında maçlarını oynayacak Beşiktaş’ı kimse tutamaz. Bunun için yönetimin çok kritik hamleler yapması lazım. Bu hamleler de takımın uyumunu bozmayacak transferler.
Beşiktaş’ın yolu önümüzdeki seneler şampiyonluklar ile kesişecektir. Yapılan, yapılacak olandır. Yani, işine konsantre olmuş bir yönetim, takımı adeta kendine benzetmiş bir teknik adam ve sonuca etki edecek bir taraftar gücü. İşte bu üçlüyü doğru şekilde birleştirecek olan stat bittiğinde hepimiz Beşiktaş’ı konuşuyor olacağız.
DERBİYİ KAZANMAK
FENERBAHÇE açtığı puan farkı ile yarışı tek başına götürürken, kalan haftaları şampiyonluğunu ilan edeceği geriye sayım olarak görecek ve iki rakibini 2.’lik yarışına itecek şekle soktu.
Derbi için Arena’ya gelirken de bunun rahatlığını yaşayacaklar. F.Bahçe kaybetse dahi çok fark eden birşey olmayacaktır. Çünkü şampiyonluğa, Ersun Hoca’nın, oyuncuların ve taraftarın hem inancı hem de konsatresi tam.
Diğer taraftan,Galatasaray ve Beşiktaş değerli 2.’lik için ciddi bir yarışın içindeler. Galatasaray açısından avantaj olacak durum da Fenerbahçe’nin bu rahat konumu. Ama nasıl kullandığına bağlı olarak...
Fenerbahçe bu rahatlığını kullanma fırsatı ve ortamı bulursa istediğini alır. Ama Galatasaray, kazanmayı ve maçı istediğini rakibine hissettirirse durumu lehine çevirir. Galatasaray için Arena ve seyircisi ne kadar büyük avantaj biliyoruz ama sabırsız ve tahammülsüz bir taraftar olacağı da gerçek. Hataya çabuk ve olumsuz tepki verebilecek taraftarın etkisi sahaya yansırsa Galatasaray’lı oyuncular için maç çok daha zor hale gelir.
Maçı, orta sahayı kazanan lehine çevirir. Fenerbahçe adına Emre ve Mehmet Topal herşeyin başlangıç ve bitiş noktası olur. Çünki Emre’nin, Fenerbahçe’nin oyun kurgusundaki kritik başrolü, varken ve yokken çok net hissediliyor. Tek problem, sakin kalıp kalamayacağı... Galatasaray da ise Melo ile Selçuk aynı öneme sahip olacaklar. Emre için söylediklerim Melo için de geçerli.
Ersun Hoca’nın kadrosundaki istikrarı koruyacağı kesin ama Mancini yine bir sürpriz yapar mı bilemiyoruz. Kaleci açısından her iki takım da şanslı. Defansların işi bu maçta bir kat daha zor. Fenerbahçe, yarıştaki takımlar içinde sadece kendisinde olan lider stoper Bruno Alves avantajı ile sahaya çıkacak.
Semih, Galatasaray adına en kritik oyuncu. Ofansif açıdan, Emenike’nin sürat ve çabukluğunu kullanabileceği, Drogba’nın ise tecrübe ve güzel bir veda seçeneğini kullanacağı maç olacak.
Her iki takımın bekleri, ofansif yönü iyi oyuncular. Alex Telles, çok daha dikkatli olmalı ve defansif görevini iyi yapmalı. Çünkü rakipler, hep onun bıraktığı boşluğu kullanıyor.
Fenerbahçe’de de iki bek çok çıkıyor ama arkadaki alanları kapatan bir Mehmet Topal var. Dolayısıyla Ceyhun ya da Yekta’dan hangisi oynarsa kenar kademelere dikkat etmeli. Derbiyi, detaylara dikkat eden, ayrıntıları ciddiye alan ve isteyen kazanacak. Taraftar ise sabır gösterirse, sahaya olumlu müdahele ederse maçın sonunda sevinen taraf olur.
Paylaş