Paylaş
GALATASARAY’da Hikmet Karaman’ın teknik adam, Hakan Şükür‘ün de ‘sportif direktör’ olarak göreve geleceği konuşuluyor. Yani Adnan Sezgin’in yerine Hakan Şükür, Rijkaard’ın yerine de Hikmet Karaman.
Burada bir mantık hatası var. İsimlere baktığınızda ön plana çıkan ve bu durumu etki etmesi beklenen isim doğal olarak Hakan Şükür. Fakat etkisi olması gereken adam olan Hakan nasıl olacak da dışarıdayken asıl problemin yaşandığı saha içine etkide bulunacak? Bu durum Galatasaray’ın şu anki pozisyonuna çok benzemiyor mu?
Sezgin bir ‘emir kulu’ idi
Herkes, Adnan Sezgin’in sorumlu olduğunu söylüyor ama Adnan Sezgin’in sonuçta ‘emir kulu’ olduğunu unutmayalım. Sezgin’e, “yap” derler yapar ama kendi kafasına göre iş yapamaz. Dolayısıyla asıl problem Adnan Sezgin’e bu yetkiyi veren makamdadır. Diğer taraftan Adnan Sezgin’in saha içine etkisi direkt olamaz. Hakan Şükür gelirse bu durumdan çok farklı olmayacaktır. O zaman ortaya şu çıkıyor; Hakan Şükür’ün etkisi kısa vadede düşünülüyor, ama asıl değişim uzun vadede olacak. Yani burada asıl tartışılması gereken isim Hikmet Karaman. Hakan Şükür’ün isminin altında daha şimdiden tabir belki doğru olmayacak ama ezildiği bir gerçek.
Vural, Kurtar, Karaman...
Türkiye’de büyük takımlarda çalışıp başarılı olabileceğini iddia eden ve bu büyüklere gelme ihtimali çok az olan hocalar var. Bunların başında Yılmaz Vural, Güvenç Kurtar ve Hikmet Karaman geliyor. Bu teknik adamlar G.Saray’ın şu durumunda gelen teklifi rahatlıkla kabul edecek isimler. Çünkü bu takımlara gelme ihtimalleri az olduğundan ileride daha sağlam gelebilme ihtimallerini bu zamanlarda rahatlıkla riske atabilirler.
Yazık oldu Şükür’e!
Ben Sayın Adnan Polat’ın samimiyetinden de şüphe duyuyorum. Ümit Davala ve Bülent Korkmaz gibi Galatasaray’ın iki efsane ismine yaptıklarından sonra Hakan Şükür konusundaki fikirleri beni korkutuyor. Bülent Korkmaz ve Ümit Davala’nın Galatasaray öncesi ve sonrası durumları ve bu iki isme bakış açılarını değerlendirirsek Bülent ve Ümit’in teknik adamlık kredilerinin sıfırlandığı gerçeği ortaya çıkar. O zaman yazık oldu Hakan Şükür’e...
Galatasaray’ın ihtiyacı ‘bizden’ bir teknik adam. Yani Fatih Terim, Hagi, Lucescu hatta Şota gibi Türkiye’yi tanıyan ve çözen adamlar ihtiyaç. Eğer Hakan Şükür, sportif direktör olarak gelecekse, hoca da en az onun kadar kariyerli ve isim biri olmak zorunda.
Polat’ı çok eleştirmişti
Fakat benim itirazım bu konumda eğer göreve gelirse Hakan Şükür’e olur. “eğer” diyorum çünkü ortada net birşey yok ve olmama ihtimali de var.
Varsayalım Hakan Şükür sportif direktör oldu. Şükür eğer Galatasaray’da bir görev verilecekse bunu en fazla hak eden isimdir. Zaten konu bu pozisyonu hak edip etmediği değil. Hatta yapıp yapamayacağı da değil. Bu işi iyi yapacağı konusunda herkesle hemfikirim. Ama Hakan Şükür’ün, Sayın Başkan Adnan Polat’ın icraatlarını doğru bulmadığını çok yanlış yaptığını televizyonda ve gazetedeki köşesinde açıkça ifade ettiğini biliyoruz.
Hakan’ın imajına darbe olur
Bunun yanında, bu ikilinin birbirleri hakkında neler düşündüğünü de herkes biliyor. Dolayısıyla bu kadar net bir şekilde Adnan Polat’ın karşısında durmuş bir Hakan Şükür’ün şimdi kalkıp onunla çalışmaya başlaması en başta bende büyük hayal kırıklığı oluşturur. Bu tarz bir davranış bana göre Hakan Şükür’ün imajına, kariyerine ve duruşuna vurulabilecek en büyük darbedir. Ama karşıda Polat değil de “X” bir insan olur, Hakan Şükür göreve gelir. Çok samimi söylüyorum, Hakan’dan daha çok sevinirim. Burada doğru bulmadığım davranış bu.
Şimdi düşünme zamanı
Sanırım birçok insan da bu düşüncede Şükür’ü eleştirecektir. Hatta daha ileri gidip, “Bunları G.Saray’a gelebilmek için yaptı” da diyebilirler. İşte bunlar benden daha çok Şükür’ün düşünmesi gereken bir durum.
Rijkaard teknik adam değil sportif direktör gibiydi
GALATASARAY’ın, Ali Sami Yen’de Ankaragücü’ne yenilmesi ve dibe vurması ile artık sadece kamuoyunda değil taraftarlar arasında da Frank Rijkaard’a olan güven bitti...
Galatasaray taraftarının çok sabırlı hatta saygılı davrandığını söylemem lazım. Belki de hiçbir yabancı hocaya bu kadar tavizkar ve toleranslı davranılmamıştır. Bu anlamda Rijkaard eğer bir marka ise Galatasaray da bir o kadar markadır ve sarı kırmızılı taraftarlar bu markanın hakkını fazlasıyla vermiştir.
Galatasaray, Rijkaard’ın ismini kullanarak transfer yapmıştır. Hatta yitirmeye başladığı prestijinin bir bölümünü bu sayede geri kazanmıştır. Ama Hollandalı aynı başarıyı olması gereken yerde yani saha içinde gösteremedi.
Yaptığı hatalar, beklentilere hiçbir şekilde cevap verememesi, hataları hep başka yerlerde araması gibi daha sayabileceğimiz birçok sebepten dolayı Rij-kaard, bir teknik adamdan daha çok “sportif direktör” olarak çok daha işe yaradı. Şimdi yönetim çok kritik, hatta Galatasaray’ın hem şampiyonluk yarışına hem de geleceğine yönelik bir karar verecek. Aslında verilmiş bir karar var da, nasıl ve ne zaman uygulanacağı konusunda sıkıntı mevcut. Başka bir dönem olsa iş çoktan bitmiş, Rijkaard ile yollar ayrılmış, yeni hoca çoktan gelmişti. Ama, Fenerbahçe derbisi her şeyi kilitleyen ve adım atmayı zorlaştıran bir maç olarak önlerinde duruyor.
Yönetimin eli şu an çok güçlü
Galatasaray taraftarının ve camianın Fenerbahçe maçlarına verdiği önem ve takımın şu anki durumu, diğer taraftan Rijkaard’dan boşalacak koltuğa oturmayı düşünen adayları da korkutmuyor değil. Aslında yönetimin eli şu anda daha güçlü. Çünkü, Rijkaard’ın arkasındaki taraftar desteği artık yok. Ama bu yok olan desteğin bir tepki olarak yönetime dönmesi de beklenesi bir durum olur. Bu da anormal bir durum değil.
Polat ve G.Saraylılar Terim’i istiyor ama...
G.SARAY taraftarının, basit bir muhasebe yaptığında Adnan Polat ve yönetiminin Gerets, Feldkamp, Ümit Davala, Skibbe, Bülent Korkmaz ve son olarak Rijkaard ile beraber gönderdiği teknik adamların sayısı ve şekline bakarak “Hatayı kendinizde arayın” demesi olayı başka boyutlara taşır. Sayın Başkan’ın ve belki de Galatasaray camiasının kafasındaki isim Fatih Terim. Hatta, Tugay Kerimoğlu’nun, Fatih Hoca’nın yanına yakışmasının ötesinde doğru bir tercih olduğu gerçeği de var. Peki bu oluşumun sıkıntıları ve artıları yok mu?. Var tabii ki...
DÖNEMSEL ETKİ: Fatih Terim, Galatasaray’ın başına geçmek istemeyi ne kadar istese de daha ilk geldiği maçın Fenerbahçe deplasmanı olması ve takımın moralinin de dipte bulunması gibi nedenler onu düşündüren sebepler olur. Dolayısıyla, teklif giderse Terim zor durumda kalır. Bu durumda da devre arasına kadar Tugay ile yola devam edilir.
BAKIŞ AÇISI: Yeni gelecek ekibin bir şeyler yapabilmesi için biraz zamana ihtiyacı olacak. Ama başlangıçta alınabilecek kötü bir mağlubiyet her şeyi başlamadan da bitirebilir. Burada camianın ve taraftarın yeni gelecek ekibe sabrın ötesinde anlayış göstermesi lazım. Belki de ‘kırmızı çizgi’ olan Fenerbahçe derbisini kaybetmeyi bile göze almaları gerekir.
En kötü karar
G.SARAY yönetimi çok kritik bir dönemden geçtiğini bildiği halde önceki gün enteresan bir iş yaptı. Toplantı sonunda bazı kararlar alındığı ve daha sonra açıklanacağı söylendi. Bunun iki sebebi olabilir;
- Olayı sürüncemede bırakıp beklemek ve sonrasında ortamın Fenerbahçe derbisine konsantre olmasını sağlayıp, Rijkaard ile maça çıkmak.
- Frank Rijkaard’ın biletini kestiler ama sonrasında yerine kimi ve ne zaman getireceklerine karar verememiş olmak.
Fakat, atladıkları bir durum var. Bu kararı açıklamamak ve uygulamamakla takımı büyük bir boşlukta bırakıyorlar. Bu durumu çok güzel anlatan bir söz vardır: “En kötü karar bile, kararsızlıktan iyidir.’’
Paylaş