Paylaş
Bunun sebebi ise Gaziantepspor maçının sonunda gelebilecek şampiyonluktu. O yüzden önce kaybetmemek adına sağlam oyun sonrasında kazanmak adına disiplinli bir mücadele benimsenmişti. Fakat Gaziantepspor’un da sıralamadaki yeri ve puan ihtiyacı sebebiyle ihtiyatlı oyunu maçı çift taraflı sigortalı hale getirdi.
Taşeron olmaktan kurtulup sözleşme imzalayarak kadrolu olmak isteyen son haftaların iyi oyuncusu Melo yine öne çıkan oyunculardandı. Sezon sonu geldikçe daha iyi oynamaya başlayan Melo gayet iyi biliyor ki sezonun son bölümünde oynanan maçlar en çok akılda kalan ve sezonun geri kalanını unutturan bir dönemdir. Ama geçen iki sezonda yaptıkları ve yapmadıkları pek unutulacak gibi değil.
Oyunun ilk yarısı Galatasaray’ın istediği ve planladığı gibi sakin, temposuz, az pozisyonlu ve heyecansız geçti. İkinci yarı tadı tuzu olmayan oyuna birşeyler katmak adına Emre’nin alınması etkisini gösterdi.
ZALİM KRAL
GALATASARAY’ın maçın genelini şampiyon olmuş ya da bu maç sonunda ilan edecekmiş gibi oynaması kötü bir görüntü ortaya çıkardı. Son dönemlerdeki en etkisiz ve sıradan oyununu oynadı. Halbuki G.Saray en kritik deplasmanda normal oyununu oynasa kazanarak işini kendi görmüş olacaktı. Maçın 60 dakikalık bölümünde hiç gözükmeyen Drogba-Burak ikilisi idare ederlerken yapılan hataya cezayı kestiler. Hani eskiden Anadolu takımları İstanbul deplasmanına gelince sabırla rakibin hata yapmasını bekler ve maçı kazanmayı umarlardı. G.Saray bu maçta mantalite olarak Anadolu takımı gibiydi. Tabi büyük kalite farkı vardı ve sezonun kral adayı hemen işi bitirdi.
KADIKÖY’DE KAZANMAK
CİMBOM iyi oynamasa da aldığı bu galibiyet ile “Puan kaybedebilir mi?” diye oluşan küçük umutları da tüketti. Aslında işi de bitirdi. Bundan sonrası formalite. Galatasaray için esas hedef artık Fenerbahçe’yi, Kadıköy’de yenmek ve sezonu harika şekilde bitirmektir.
Paylaş