Bu ne maçıydı?

MAÇIN başlangıcına bakarsak; iki takımın da birbirlerini üzmediği, sıkmadığı bir ilk yarı izledik.

Haberin Devamı

Hatta birbirlerinin ceza sahasına girmek için neredeyse izin isteyecek kadar sakin oldukları bir oyun vardı. İki ekibin sahadaki amacı neydi, ne yapmak istiyorlardı, anlamak zordu. Maçın anlatmak için ‘eziyet’ tabirini kullanmak yanlış olmaz herhalde.

KİLİTLEDİLER

MAÇIN ilk yarısı temposu, mücadelesi ve isteği göz önünde bulundurulduğunda çok sıkıcıydı. Ceza sahası içine girmeden dışardan atılan karşılıklı birer zayıf şut ve kafa vuruşu haricinde kayda değer hiçbir şey yoktu. Sebep mi?
1-Galatasaray’ın topa sahip olmasına ve rahat pas yapmasına Antalyaspor’un baskı yapmayarak izin vermesi.
2-Antalyaspor’un, kaybetmemek adına tedbirli oynaması ve oyunu kendi alanında kabullenip maçı kilitlemesi.
3-İki takım oyuncularının maçın heyecanını artıracak bir faul, ikili mücadele, hatta pozisyona bile girememesi.
4-Galatasaray’ın oyunun hakimi olması sonucu fazla riske girmemesi ve oyunu rakip alana yığamaması.
5-Galatasaray defansının Necati’yi, Antalyaspor savunmasının da Milan Baros’u iyi marke etmeleri.

Haberin Devamı

YILDIRIM KURALLARI...

DÜNYADA bütün hakemlerin uyduğu ve uyguladığı kurallar vardır. Türkiye’de ise bu kurallar iki türlüdür. Birincisi Yunus Yıldırım kuralları, ikincisi diğer hakemlerin kuralları. Yunus Hoca, “Yaşanan pozisyonlara inanmam lazım” diyerek açıklama getiriyor. Fakat bu inanmanın Yunus Hoca tarafından bir tabu haline getirilmiş olması, neredeyse hiçbir şeye faul çalınmaması gibi durumu ortaya çıkarıyor. Artık oyuncuların pozisyonlar için CAS’a gitmesi gerekecek galiba! Fakat maçın ikinci yarısı Yunus Hoca’nın kararlarındaki değişim vardı. Sebebi acaba tribündeki Merkez Hakem Kurulu Başkanı Yusuf Namoğlu kaynaklı mıydı?

Yazarın Tüm Yazıları