Paylaş
Ama günümüz futbolunun yeni gücü “Top Toplayıcı Çocuk’’ devreye girdi ve benzerlerini çok görmeye başladığımız bir golün hazırlıyıcısı oldu. Makukula da Mehmet Eren-T.T.Ç ortaklığındaki 2 asistli pozisyona yakışır kalite kokan bir vuruşla golü yaptı. İşin enterasan yanı maçın Belediye’nin sahasında, o çocuğun da Belediyespor’un alt yapı oyuncusu olması idi.
Herhalde büyükleri onu “bizim takım atak yerken topu hemen verme” diye uyarmayı unutmuşlar.
Kayseri neden zirvede?
İşin esprisi bir tarafa, Kayseri golü yedikten sonra oyunun kontrolünü elinde tutan, rakip alanda oynayan taraftı. Yani lider gibi oynadılar. İzleyenler Tolunay Hoca’yı duymuşlardır. Devamlı uyaran, konuşan Tolunay Hoca oyuncularına futbolun temel ve olmazsa olmaz kurallarını hatırlatıyordu. Kayseri takımının genç, istekli ve öğrenmeye aç oyunculardan oluşması Tolunay Hoca’nın işini hem zor, hem kolay kılıyor. Zor tarafı bu gençlere sistemi ve mantaliteyi öğretmek. Kolay tarafı ise anlatılan ve söylenenleri sorgulamadan hemen uygulamaya hazır olmaları. Ne kadar dinledikleri ve uyguladıkları ligin zirvesinde olmalarından belli değil mi?
Dikkat Abdullah Hoca
Tolunay Hoca ile Abdullah Hoca futbolumuzun geleceği. Abdullah Hoca 4 yıldır, Tolunay Hoca 3 yıldır takımlarının başında. Her ikisi de yönetimsel olarak sıkıntı yaşamıyor, hatta destek görüyor. Her ikisi de oyuncu ve transfer konusunda rahatlar ve istedikleri oyuncuları alabiliyor. Her ikisi de Milli Takım’dan geçiş yaptı. Aradaki tek fark Kayseri’nin seyircisi var, İ.B.B’nin yok. Tolunay Hoca her yıl üstüne koya koya giderken ve zirveye yürüken Abdullah Hoca neden yerinde sayıyor? Takımı neden sadece, “Büyüklerle oynanan maçlarda iyi oynayan takım’’ görüntüsünde, Abdullah Hoca da neden büyük maçlarda akıllara gelen hoca oluyor? Bu gidişle Tolunay Hoca’nın nerede olacağını biliyorum ama Göksel Gümüşdağ olmasa, Abdullah Hoca nerede olurdu?
Paylaş