PaylaÅŸ
GALATASARAY, 2000 yılında başarı olarak tavan yaptığı bir dönemden 11 yıl sonra dip yaptı. Artık sıçrama yapmanın zamanı geldi. En kritik nokta bu sıçramanın kiminle ve nasıl olacağı. Çünkü doğru vizyon ve planlama olmazsa değişim sadece birkaç yılı kurtarabilir.
Şu ana kadar başkanlığa aday olduklarını açıklayanlar; Ünal Aysal ve Mehmet Helvacı oldu. Aysal’ın basın toplantısını izledim. Verdiği mesajlar bir tarafa, bende bıraktığı intiba şu:
Kürsüdeki kişi başkan adayı olmanın ötesinde; bir başkan gibi.
Sayın Ünal Aysal’ın toplantıda kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplar eminim birçok Galatasaraylı’yı tatmin etti. Ama yeter mi? Sayın Aysal’ın eksiklerini görmesi ve kabul etmesi önemli. İşte bütün olay burada başlıyor.
Sayın Ünal Aysal Galatasaray Başkanlığı için yeterli değil. Onun eksiklerini kapatacak doğru isimlerin yönetime gelmesi en az Ünal Aysal kadar önemli.
Başkanlığa seçildiği taktirde, Sayın Ünal Aysal’ın birinci derecede önem vermesi gereken konu Florya’dır. Yönetimin diğer isimlerini seçerken hata yapabilir ya da mecbur kalabilir, ama Florya için bu lüksü kesinlikle yok. Daha önce de birkaç kez ifade ettiğim üzere, Abdürrahim Albayrak Florya’da görevlendirilecek en doğru isimdir.
Suçu kendinizde arayın Sayın Polat
GALATASARAY’ın bu sene düştüğü durumun sebeplerini değerlendirmeye ve yazmaya artık daha fazla gerek yok. Kulübün içinde durumun vehametini ve içler acısı halini, sokaktaki taraftarın tepkisi ve soruları yeterince ortaya koyuyor. Taraftarın üzüntüsü ve umutsuzluğu tavan yapmış iken, Sayın Başkan Adnan Polat’ın mali genel kurulda yaşananları devamlı gündeme getirip, kendisine yanlış yapıldığını söylemesi çok manidar.
Tarz yanlış olabilir
Mali genel kurulda yaşananlar tarz olarak yanlış olabilir ve tartışılır. Peki, Sayın Başkan bu kadar tavsiye ve yol göstermelere kulak tıkamakla mevcut ortamın oluşmasına zemin hazırlamış olmadı mı? Büyük çoğunluğun tepkisini ve isteklerini görmezden gelmek ve bunu yaparken ‘nasıl olsa Galatasaray Kulübü Genel Kurulları’nda şimdiye kadar hiç böyle birşey olmamış, dolayısıyla bana da olmaz’ düşüncesini öne koymak bu yaşananları tetiklemek değil midir? Galatasaray’da yaşanmamışları yaşatan Genel Kurul mu, Sayın Polat mı?
G.Saray ÅŸirket deÄŸildir
Peki Galatasaray’ın, tarihinin en kötü dönemini yaşıyor olması her şeyden öte yeterli bir sebep değil midir? Ya da mali anlamda iyi işler yapıyor olmak sahada yaşanan küçük düşürücü durumu kurtaran bir argüman mıdır?
Taraftar Galatasaray’ı bir şirket olarak görmez; sahada oynanan oyuna bakar. Biz sahaya bakarken şirket birleşmesi veya mali duruma bakmayız. O, işin yönetim tarafı. Biz ‘şirket nasıl yönetilir’ diye öğrenmek için stada gitmiyoruz. Zaten önemli olan şirketin ne kazandığı ve nasıl yönetildiği olsaydı ve sahaya bunlar gelseydi, bir tane seyirci bulamazdınız.
Uyarıları dinlemedi
Sayın Polat’ın, Galatasaray tarihinin en kötü dönemini kendi başkanlığı döneminde yaşanıyor olmasını yok sayması ve asıl noktayı kaçırması kendisini koltuğundan etti. Mali kongrede kendisine yapılanlara üzüldüğünü söylerken, milyonlarca Galatasaray taraftarının 3 yıldır yaşadığı ve bu sene artık utanılacak hale gelen durumları ne olacak? Galatasaray Başkanı’na yanlış yapıldığını düşünürken, kendisi Galatasaray’ın bu duruma gelmesinde en suçlu kişi olarak camiasına yanlış yapmış olmuyor mu?
Dolayısıyla takımı dip yapmış, taraftarı üzgün ve yönetimi parçalanmış bir camianın bazı tepkileri vermesi doğal. Ki bu tepkileri ve uyarıları camianın büyükleri en başta ve defalarca çok normal yollarla yaptılar.
Kenyon, Kurth ve Caldeza doğru tercihler olmayabilir
SAYIN Ünal Aysal’a bir uyarım da futbolun yönetimini bırakmayı düşündüğü yabancılarla ilgili. İsmi geçen profesyoneller (Peter Kenyon, Thomas Kurth, Esteve Caldeza) işini bugüne kadar iyi yapmış insanlar. Ama biz yabancı teknik adam ve futbolcu seçerken hep bir şeyi atlıyoruz. Biz kendine has kuralları, tarzı ve duyguları olan bir futbol ülkesiyiz. O yüzden çoğu zaman yabancı isimler başarılı olamadan ayrılıyorlar. Bizi çabuk çözenler ise hem başarılı oluyor hem de yıllarca isimleri gündemden düşmüyor. Bunun paralelinde Ünal Aysal’ın bu profesyonelleri getireceği görev ve alanları hayati önem taşıyan bir başka konu.
Teknik direktörün ismine değil kafa yapısına bakmalı
YENİ dönemde Galatasaray’ın teknik direktörünün kim olacağı konusu başlı başına büyük bir dert. Galatasaray’ın son yıllarda ya ismi duyulmamış ya da çok meşhur teknik adamları transfer etmesi ve her defasında başarılı olamaması, hoca seçimindeki kriterleri değiştirmenin gerekliliğini ortaya koyuyor. Artık nasıl bir oyuncu seçerken karakterine, futbol anlayışına ve performansına bakılıyorsa hoca seçerken de;
Uyum saÄŸlayabilir mi?
- Ne oynattığına ve Galatasaray’ın oyun kültürüne uyup uymadığına,
- Oyuncularla ilişkilerine ve özellikle sorun çözme yeteneğine,
- Çalışma prensiplerine ve takımına ne kadar sahip çıktığına,
- Kafa yapısına; yani birşeyler almaya mı, vermeye mi geldiğine,
- Takımı kendine değil de, kendini takıma benzetmeye çalışmasına dikkat edilmeli.
Sözün özü; Galatasaray’ın bugünkü durumundan kurtulması için sadece Ünal Aysal’ın gelmesi yeterli değil. Yeni bir mantalite ve vizyon da gelmeli. Ünal Aysal en güçlü aday ama işi en zor olan da o....
Quaresma en güçlü narkoz
? BEŞİKTAŞ’ın bu seneki durumu aslında Galatasaray’dan daha vahim. Harcanan büyük paralar ve alınan büyük isimler hiçbir işe yaramadı ve bir başka büyük başarısızlık ortaya çıktı. Beşiktaş’ın bu kadrosunun sıralamadaki yerinin çok fazla gündeme gelmemesinin birkaç sebebi var;
- Taraftar, Galatasaray’ın sıralamadaki yerini ve içinde bulunduğu kaos ortamını görüp haline şükrediyor.
- Ricardo Quaresma faktörü... Q7’nin ortaya koyduğu oyun bir narkoz etkisi yaratarak, kötü sonuçları unuttruyor.
- Quaresma’nın dışındaki diğer yabancıların isimlerinin ve kariyerlerinin büyüklüğü de tepkileri frenliyor.
- Gelecek sene transferi düşünülen isimler ve bu isimlerin alınabileceğine olan inanç futbola hasret taraftarı susturuyor.
BeÅŸiktaş’ın bu durumu ortaya ne koyuyor? Ä°yi ve etkili transferler yaparsan, bu isimler ortaya bir ÅŸeyler koyarsa; bir sene önce nefret edilen baÅŸkan olmaktan çıkıp kral baÅŸkan olursun. Quaresma’nın faydası en çok BeÅŸiktaÅŸ Yönetimi’ne. Q7 sayesinde tepki çekmeyen, gelecek seneye daha rahat hazırlanan, hatta destek gören bir yönetim var. Her takıma bir Q7 lazım galiba...Â
PaylaÅŸ