Paylaş
Kudretli mi kudretli bir Aslan varmış...
Bu Aslan o kadar kudretli, o kadar dirayetliymiş ki...
Ormanında ondan başka kimse konuşamazmış...
Ormanına gelen herkes onun istediğini yapmak ve kurala uymak zorundaymış.
Ormanı çevreleyen ağaçlar o kadar sık ve güçlüymüş ki gelen herkes etkilenirmiş.
Aslan’ın bir de adamları varmış...
Fil Dişli Dev, Uçan Cüce ve Yılmaz Savaşçı...
Bu üçü ormanda Aslan’ın hakimiyetini sağlarmış...
Fakat...
Gel zaman, git zaman Aslan’a kendi ormanı yetmez olmuş...
Krallığını ilan etmeye karar vermiş.
Adamlarına da güvenerek ormandan çıkmış ve yola koyulmuş...
Kendi evinden uzaklaştıkça yabancı olduğu yerlere gelen Aslan korkmaya başlamış....
Çünkü bu gittiği yerler hiç de kendi ormanı gibi değilmiş ve tedirgin olmuş..
Ama bir kere yola çıkmış ve geri dönmek de onun şanına yakışmazmış.
Aslan, yanında en güvendiği adamları olduğu halde gittiği yerlerde hoş karşılanmamış...
Kimse, Aslan’a boyun eğmek istememiş, hatta karşı gelip hırpaladıkları da olmuş..
Ama Aslan da vazgeçmemiş ve heryerde kendini kabul ettirmeye çalışmış...
Fakat nafile...
Gittiği yerlerdeki kabileler sorun çıkarmış...
Kimi zaman ‘’Gazi’’ler durdurmuş...
Kimi zaman ‘’Medikal’’ler karşı gelmiş...
Kimi zaman ‘’Çay’’cılar geçit vermemiş...
Kimi zaman da ‘’Demir’’ciler olmaz demiş.
Darbe üstüne darbe yiyen Aslan evine dönmeye karar vermiş...
Başlamış düşünmeye...
Neden evimde herkes bana itaat ederken, dışarıda bana karşı geliyorlar diye...
Düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş...
En sonunda anlamış...
Saygı duyulan kendisi değil, ismi ve eviymiş...
Ama gerçeği anladığında “Krallık Hayalleri” bitmişti...
Paylaş