KAYSERİSPOR’un ligin son bölümüne kadar yarışta olması, Eskişehirspor’un beklenenin üzerinde aldığı puan, Belediye’nin çıkışı ve tabii ki Bursaspor’un şampiyonluk yarışında iddialı konumda olması ile 4 büyüklerin yanında alışık olmadığımız, ama alışmaya başlasak iyi olacak, bir tablo ile karşı karşıyayız.
Uzun dönemdir bu kadar ince hesapların yapıldığı ve ligin kaderini etkileyecek son bölüme kalmış maçların oynanacağı lig yaşamadık. Sivasspor’dan bayrağı alan Bursaspor ve diğerleri ile artık büyüklerin işleri eskisi kadar kolay olmayacak. Bütün bu heyecan ve hesaplar içinde ligin 31. haftasında oynanacak olan Galatasaray-Bursaspor maçından sonra lig şekillenir. Her takımın kendine göre avantajı var. Bursaspor’un avantajı, rakiplerinin birbiri ile oynayacak olması. Galatasaray’ın avantajı, kadrosu. Beşiktaş’ın avantajı, Mustafa Denizli. Fenerbahçe’nin avantajı, rakipleri ile maçı olması.
2010 benim yılım...
BİRAZ bencillik yapıp 2010 yılını kendi yılım olarak görüyorum. Sebebi ise Karabükspor ve Galatasaray. Biri profesyonel olarak ilk maçlarımı oynadığım futbola adım attığım ilk takımım, diğeri ise büyük işler yaptığımız ve tarihe geçtiğimiz son takımım. Karabükspor bir aksilik olmazsa Süper Lig’e geldi. Galatasaray ise şampiyonluk için en iddialı takım konumunda. Oynadığım iki takımın birden şampiyon olması benim için mutluluk verici olur. Karabükspor’un lige geri dönmesi önemli. Asıl şimdi iyi organizasyon ve transferler ile ligde kalıcı olma zamanı. Zira Karabükspor’un mali anlamda iyi olması büyük avantaj. İlk tavsiyem hemen yeni bir stat çalışması yapılması. Şimdiden tebrikler.
Aziz Yıldırım ve transfer
AZİZ Yıldırım yaklaşık 1 ay önce Galatasaray’ın transferlerinin yanlış olduğu ile ilgili bir değerlendirme yapmıştı. Orada dikkat çeken nokta, “Golcüsü olmayan şampiyon olamaz” demeci idi. Galatasaray o dönemde Kewell da sakatlanınca gerçekten golcüsü olmayan bir takım oldu ve puan kayıpları yaşandı. Bu açıklama yapıldığında Spor Servisi’nden arayıp düşüncemizi sordular. Ben Aziz Yıldırım’ın marta kadar haklı olduğunu ama sonrasında Baros-Kewell dönünce işin değişeceğini söyledim. Şimdi gelinen noktaya bakınca şunu söyleyebiliriz. Galatasaray’ın transferleri değil ama Aziz Yıldırım’ın transfer yapmaması hata...
Teknik adam ve istikrar
LİGİMİZİN kalitesine en büyük darbeyi vuran çok fazla teknik adam değişikliği. Kulüplerin canı sıkıldıkça hoca değiştirme hakkına sahip olması ülkemizde iyi teknik adam yetişmesine ve istikara en büyük engel. Güya istikrarlı ve örnek olması gereken 4 büyükler bu konuda en sabıkalı durumdalar. Son 10 yılda Trabzonspor 14, Fenerbahçe 12, Galatasaray 10 ve Beşiktaş 10 teknik adam değiştirmiş. Bunlar ligimizin lokomotifi takımlar. Diğerlerini zaten yazmaya gerek yok. İyi örnekler de yok değil. Kayserispor ve Belediyespor takımı yönetimleri bu konuda takdir edilmeleri gerekiyor. Fakat bu iş yönetimlerin elinde olduğu sürece çok şey değişmez. Çözüm belli. Nasıl ki bir teknik adam bir sezonda iki takımdan fazlasını çalıştıramazsa kulüpler de bir sezonda en fazla 2 hoca ile çalışabilmeli. Yoksa daha çok hocalar gelir gider. Kaybeden Türk futbolu olur.
Tugay Kerimoğlu
G.SARAY Yönetimi altyapının başına Hollandalı Jan Derks’i getirerek ne kadar yanlış iş yaptıysa Tugay’ı göreve getirerek bir o kadar doğru yaptı. Ben Tugay’ın İngiltere’den sedece altyapının başına geçsin diye gelmediğini düşünüyorum. Zaten Blackburn’de bu pozisyona yakındı ve Premier Lig’de takım çalıştırmaya gidebilecek kadar sevilen bir oyuncuydu. Bunları bırakıp gelmesi bana Galatasaray’da benzer bir geleceğin hazırlığı olduğunu düşündürüyor.
Kalede yabancı...
BEŞİKTAŞ’ta Rüştü-Hakan, Fenerbahçe’de Volkan’lar ve Tranzonspor’da Onur-Tolga. 3 büyükte kalede tercihini yerliden yana kullanıyor. Bu konuda tek kalan takım Galatasaray. Aykut ve Ufuk gibi hem genç hem de yetenekli iki kaleci varken yabancı oyuncu hakkını Leo Franco’dan kullanmak doğru değil. Önümüzdeki sezon bu yanlıştan dönülüp, bu hakkı ihtiyaç olan bölgeye kullanmak akılcı olur.