Yaşamımızın içindeki insanlar Onlar. Yağmurda - çamurda sığındığımız, hastaneye, uçağa yetişirken "Lütfen hızlı gidelim" diye medet umduğumuz.
Her geçen gün ulaşım sorunu büyüyen kentlerin "yol çilekeşleri".
Tıkanan, kilitlenen yolların "dert ortakları".
Taksiciler. Son yıllarda girdi fiyatlarının sürekli yükselmesi, ağır vergiler ve geçim sıkıntısı taksici esnafının temel sorunu.
Bir gerçek var ki; net: Taksici esnafı, ailesini geçindirmekte zorlanıyor.
Bir de büyük sorun son yıllarda; can güvenliği.
Özellikle büyük kentlerimizde, geceleri çalışmak, taksici esnafı için bir kábus.
Gecenin karanlığında gaspçı, hapçı ve canilerin boy hedefi durumundalar.
Her an öldürülme ve gasp edilme korkusu ile yaşamak, taksicileri ve ailelerini tedirgin ve perişan ediyor. Onlar, her gün aileleriyle vedalaşarak işlerine gitmek zorunda kalıyor.
Çünkü... Ekmek teknesine binen kişi, müşteri mi, Azrail mi belli değil!
Son 10 yılda gasp amacıyla öldürülen taksici sayısı 200'ü geçti.
Gaspa uğrayan taksici ise binden fazla. Birinci görevi vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak olan devlet, ne yazık ki taksicileri gaspçılarla ve hapçılarla baş başa bırakmış, adeta kaderlerine terk etmiş durumda...
Can güvenliğinin sağlanmasında devletten yeterli yardımı görmeyen taksici esnafı, kendi sorunlarını çözmeye kalkınca, bu kez vergi engeli ile karşılaşıyor.
Özel kabinli ve güvenlikli araç satın almak isteyen taksici esnafından, yüklü miktarda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ödemesi isteniyor.
Yani can güvenliğini sağlayamayan devlet, bunu kendi olanakları ile yapmak isteyenlerden bir de vergi alıyor.
Zaten geçim sıkıntısı çeken ve son derece zor koşullarda mesleğini sürdürmeye çalışan taksici esnafının, güvenlikli araç için bu vergiyi ödeyebilmesi mümkün değil.
Alacağı güvenlikli ekmek teknesinden, bir defalık ÖTV vergisi alınmaması talep ediliyor.
Bu talepleri kabul edilmeyen taksici esnafı ölüm ile yaşam tercihi arasında sıkışmış durumda. Oysa çözüm açık. Üstelik sağlıklı.