Halkla, arasındaki köprülerin yeniden kurulması.Böylelikle, gelecek için umut.Böylelikle, Türkiye’ye güven.Son anketler de ortaya koyuyor ki; siyaset kurumuna güven yok!Nedenleri ortada.Halktan kopmuş bir yapı. Çıkar ilişkileri. Ekonomik dejenerasyon.’Biz’ demek yerine ’ben’ anlayışı... Plan, program, hedef yerine daha çok laf!Bir sürü şey... Bunun için seçim sistemi ve siyasi partiler yasasında düzenleme beklentisi... Bunun için kurumsal değişim ve gelişim arayışı... Ama... Olmuyor... Büyük vaatlerle iş başına gelenler ’küçük’ gördükleri bu işlerle uğraşmıyor... Büyük başın derdi başka oluyor!Halkın temel bir beklentisi, unutulup gidiyor.Bir seçimden, diğer bir seçime... Öyle olunca da... Halkla siyaset kurumu arasında bir köprü kurulamıyor... Ve bir tehlike; gruplaşma... Çıkar birlikteliği... Halkı ve toplumu düşünme yerine küçük bir grup içinde gelişme, büyüme arayışları... Bunun sonucunda gündeme gelen ’çıkar birliği’... Ve bu çıkar birliğinin yarattığı ’çeteleşme’.Halktan kopma... Onun ötesinde ’her şey benim’ anlayışı... Her şeyi yönetme isteği... Her kararın altına imza koyma düşüncesi... Başka hiçbir güce, öndere, fikre izin vermeme... Her şeyi, her zaman, hep bir ’fasit daire için’ üretme, geliştirme ve yönetme... Siyaset çeteleri... Ve bu çetelerin Türkiye adına yarattığı karamsarlık... Umutsuzluk... Gençler için sönen umutlar... Yazık değil mi?Ama... Maalesef böyle... Buna bir dur denilmesi gerekiyor, ama... Siyaset diyoruz da, bazı sivil toplum örgütleri için de geçerli değil mi aynı sorunlar!Yani... Çeteleşme... Yani... Müthiş bir çıkar birliği...Oyunu aldığı, parasını topladığı kitleyi değil de, üç beş adamı kollama, koruma... Onları daha güçlendirme... Türkiye’nin en büyük sorunu değil mi bu!Zincirlerin kırılmaması... Sessiz kalınması... Vatandaş için de, kurumlar için de böyle... Bir gün zincirler koparılacak da... Bir gün sesler daha yüksek çıkacak da... Haksızlıklar, yolsuzluklar bir bir ortaya konacak da... Dileğim; geç kalınmaması... Öyle ya; dünya büyük bir yarış içinde.Gelişme, güçlenme, sorunlarla daha etkin mücadele... Biz eller giderken aya, kalmayalım da yaya!Onun için de artık akılcılık... Artık gerçekleri görme ve konuşma... Ve değişim... Doğru, çağdaş, güzel ve paylaşmacı olan için... Önce insan için...