DİYABET, pankreasın insülini yetersiz veya hiç üretememesi nedeniyle kandaki şeker düzeyinin yüksekliği ile karakterize olan bir hastalık.
Dört tip diyabet var. Yaygın olan tip1 ve tip2 olarak ayrılır. Tip 1 diyabet genellikle çocuklarda ve erken yetişkinlerde görülen insülinin hiç üretilmediği ya da çok az üretildiği durumdur. Tip 2 diyabet ise toplumda sıklıkla erişkinlerde rastlanan insülinin az veya düzensiz salgılandığı diyabet türüdür. Kontrol edilemeyen diyabet birçok organda olduğu gibi ağız ve çevre dokularda hasarlara neden olur. Yüksek kan şekeri seviyesinin kan damarlarının yapısını ve kanın akış hızını bozduğu ve tükürükteki şeker miktarının artmasına neden olduğu bir gerçektir. Bu rahatsızlık, kan damarlarının oksijen taşıma ve dokularda biriken metabolizma (zararlı atık) artıklarını uzaklaştırma faaliyetlerini zayıflatarak, dokuların beslenmesini olumsuz yönde etkiler. Bu durum, diş etlerinin iltihaplanmaya karşı direncini düşürmektedir. Ayrıca tükürükteki yüksek şeker oranı ağızdaki mikroorganizmaların çoğalması için uygun ortam sağlar.
Diyabetik hastalarda ağız ve diş bakımı
Bazı bakteriler, şeker oranı yüksek olan bu ortamda daha hızlı gelişir. Bu nedenle ki, tükürüğün yüksek seviyelerde şeker içerdiği hastalarda diş eti iltihapları şiddetlenir. Ayrıca diş eti enfeksiyonu da, kan şeker seviyesini yükselten önemli bir etkendir. Bu durum vücut sistemini kısır döngüye sokar. Diş etlerinde oluşan iltihap, dişlerin etrafındaki alveol kemiğini eritir. Çene kemiğinin zayıflaması; dişlerin sallanmasına, çiğneme sırasında ağrılara ve sonunda dişlerin kaybına yol açar. Bu süreç yaşanırken hasta, ağrı ve dişlerde sallanmanın yanı sıra, diş etlerinde kanama ve ağızda kötü koku hisseder. Bu süreçten kurtulmak için; diyabet kontrol altına alınmalı ve iyi bir ağız bakımı sağlanmalıdır. Diyabet hastalığı, diş kaybı ile sonuçlanan diş eti hastalıklarına da yol açabilir. Bu nedenle diyabetiklerin ağız sağlığının yakından takip edilmesi, düzenli aralıklarla diş hekimi tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Var olan bir diş eti enfeksiyonu (iltihaplar) şeker hastalığının kontrolünü güçleştireceği akıldan çıkarılmamalıdır. Kontrol altında olsun olmasın tüm diyabet hastaları, diş hekimi kontrolünden geçmeli ve takip edilmelidir. Tüm bireylerin yapması gerektiği gibi şeker hastaları da sabah ve akşam olmak üzere günde en az iki kere dişlerini 3-4 dakika fırçalaması gerekir. Ayrıca dişler fırçalandıktan sonra diş ipi ve diş arası fırçası ile dişlerin araları temizlenmeli ve işlem sonrası ağız su ile çalkalanmalıdır.
Kan şekeri seviyesi 140’ın üzerinde olmamalı
Diyabetli hastalar, tükürüklerindeki şeker seviyesinin yüksekliği nedeniyle ağızda mantar enfeksiyonlarına açıktır. Bu sorunun en basit şekli, dudakların birleşim yerinde çatlak ve kızarıklar halinde kendisini belli etmektedir. Sigara kullanımı ve hareketli protezlerin bütün gün ağızda taşınması, mantar gelişimini daha da hızlandırmaktadır. Diyabetli hastalar diş hekimine gitmeden bir gün önce mutlaka açlık kan şekeri seviyelerini ölçtürmeli ve bu bilgiyi diş hekimiyle paylaşmalıdır. Herhangi bir cerrahi müdahale öncesi hastanın kan şekeri seviyesinin 140’ın üzerinde olmaması gerekir. Ayrıca diyabet hastalarında diş müdahalesi için en uygun zaman kahvaltıdan sonraki sabah saatleridir. Diş tedavisinin, hastanın beslenme düzenini ve ilaç kullanım saatlerini bozmamalıdır Diş çekimi, implant (diş ekimi) gibi cerrahi girişimler öncesi diyabet mutlaka kontrol altına alınması gerekir. Kontrolsüz diyabette (yüksek kan şekeri seviyesi) yara iyileşmesi geciktiğinden, diş tedavilerinden sonra iltihaplanmalar, şiddetli ağrılar ve kanama riski olabilir. Cerrahi yara bölgelerinde (diş çekim yarası vs.) ve implant (diş ekimi) girişimlerinden sonra iltihap oluşma olasılığının yüksekliği dikkat edilmesi gereken önemli bir olgudur.