"YANILAMAZ" dedim ama tabii bunu "Katolikler tarafından ’yanılmadığı’ varsayılır" diye okumak gerekiyor.
Buradaki dogma Aziz Matta’ya göre İncil’de İsa’nın "kıyamete kadar sizinleyim" kelámına; yani Aziz Petros’tan itibaren Mesih’in yeryüzündeki "temsilciler"ine uzandırılır.
Ve malûm, Hıristiyanlık açısından İslam’daki "kelime-i şehadet" ölçüsünde hayatiyet arzeden "Üçlü Teslis" dogması da, Rabb’ın o İsa’da cismaniyet kazandığı üzerine kuruludur.
Eh, Rabb tabii ki yanılmayacağına; dolayısıyla Mesih de yanılmayacağına göre; daha dolayısıyla, onun dünyevi sözcüleri olan papalar da yanılmazlar.
* * *
YUKARIDAKİ teolojik iman tedrici bir süreçte ve Papalık kurumunun kendini pekiştirme veya savunma sıçralamalarına paralel olarak önce 325 İznik; sonra 1543 Trente ve nihayet 1870 1. Vatikan konsilyumlarıyla "mutlaklık" (!) kazandı.
Zaten, birincisi Doğu-Batı kilisesinde ayrışma; ikincisi Protestanlıkla "hesaplaşma" ve üçüncüsü laisizmle "cebelleşme" dönemeçleri olmak üzere, her üç piskoposlar toplantısı da imani dogma etrafında, dünyevi bir doktrin perçinlediler.
Ancak, dogmasız din yoktur ve olamaz!
Dolayısıyla da, "papasalyanılmazlık"a inanmayan bir Hıristiyan asla Katolik olamaz.
Veya, es kázá dogmayı sorgulamaya kalkışırsa, tarihte çok örneği yaşandığı gibi, "sapkınlık" suçlamasından aforoz cezalandırmasına uzanan bir dışlamaya maruz kalır.
O halde, şimdi şunları saptayalım:
* * *
BİR:16. Benedikt İslam’ı rencide edensözlerinden ötürü özür dilemez. Dileyemez.
Tersi kendi kendinin inkárı anlamına gelir ki, din paradigmasını baştan aşağıya yıkar.
İki: Vatikan önderi allem edip kallem edip, önce sözcüsü aracılığıyla; sonra da ayin sırasında bizzat kendisinin yaptığı gibi, "tevil" yöntemiyle "gönül almayı" seçecektir.
Üç: Zaten bir "geçiş dönemi papası" olan ve "gericilik"i su götürmeyen Bavyeralı kardinal kırdığı bu yeni potla, istavrozlu asayı eline aldığı günden beri kendisine getirilen "köşeli kafa" eleştirilerin haklı olduğunu tekrar kanıtlamıştır. Prestiji daha da darbe yemiştir.
Dört: Ancak, tepkiler ne kadar haklı olursa olsun, en başta "ulemá"; yukarıdaki Katolik dogmaları iyi bilmesi gereken Müslüman "din otoriteleri"nin Papa’nın şu an içinde bulunduğu "çıkmaz"ı görmesi ve ona bir "açık kapı" bırakması son derece yararlı olacaktır.
Hangi iman aidiyetini taşırlarsa taşısınlar, "sürç-ü lisanlar" dahil, o "din otoriteleri" birbirlerinin dilini herkesten daha iyi anlarlarlar.
Beş: Böylesine soğukkanlı ve metin bir yaklaşım da hem "medeniyetler çatışması" iblisinin kol gezdiği şu meşûm günlerde İslam’la özdeşleşen "hoşgörüsüzlük" önyargısını kırmaya hizmet edecektir; hem de bir anlamda, turnusol kağıdı işlevi görecektir.
Ve altı; şu "mutlak yanılmazlık" dogması şimdi dünkünden de daha "a-z" mutlaktır.