ÖNCE kasten, her bakımdan saçma ve her bakımdan absürd bir soru soracağım:
Kediye ciğer ve kurda kuzu emanet etmeye kalkışsanız, şu an ne yapardınız?
Böylesine garip bir ahiret sorunun cevabını da tabii ki ancak kendim verebilirim.
* * *
BÖYLE bir avanaklığı, daha doğrusu maskaralığı kabullendiğiniz takdirde, BM himayesindeki ‘Enformasyon ve Bilgi Toplumu Dünya Zirvesi’ni Tunus’ta düzenlersiniz.
Evet evet, yanlış işitmediniz, Güney Akdeniz’deki Mağribi ülkeyi zikrettim.
Hani şu ebedi başkan koltuğunda oturan Zeynel Abidin bin Ali ve familyasının gizli servis ceberrutluğuyla hüküm sürdüğü; üstelik, bırakın ufacık bir fikir ve ifade özgürlüğünü, internetin dahi sansürlendiği Kuzey Afrika devleti var ya, işte ‘enformasyon’ ve ‘bilgi toplumu’ sıfatlarını içeren bir ‘dünya zirvesi’ bugünden itibaren orada başlıyor.
Zaten, New York Örgütü’nün Genel Sekreteri Kofi Annan bile teşrif buyuracaklar.
El insaf ki, ne el insaf!
* * *
EVET el insaf, zira daha önce oligarşik ve anti-demokratik sistemini sergilediğim an, Türk basınını da kendisininki gibi sansürleyebileceğini sanan Ankara elçisi aracılığıyla beni derhal gazete yönetimine şikayet eden o Tunus, nasıl böyle bir zirveye ‘ev sahipliği’ yapar?
Medyası gibi internet siteleri de zincirli bir ülkede ‘bilgi çağı’ ne yüzle tartışılabilir?
Hangi akla hizmet, zaptiye copu indiren Mağribi devlete böyle bir hak bahşedilebilir?
Ama, eğer hezeyana düşülüp şimdiki gibi bu hak bahşedilirse de, o takdirde toplantının adı ‘enformasyon’ falan değil, ancak ve ancak ‘dezenformasyon’ olur!
* * *
NİTEKİM, daha oturum bile başlamadan bin Ali Bey hafiyesi hemen kolları sıvadı.
‘Emniyet ajanları’, Tunuslu insan hakları savunucularıyla görüşmek istedikleri için önce Fransız ‘Liberation’ gazetesi özel muhabiri Christophe Boltansky’yi; sonra da Belçika televizyon ekibini güpegündüz ve sokak ortasında, kafa göz yarmacasına dövdüler.
Af buyurun, gazetecileri deyimin tam anlamıyla eşek sudan gelene kadar patakladılar.
Bu ne fütursuzluk ve bu ne küstahlıktır!
‘Yabancı vitrin’ önünde dahi böyle bir ‘resmi eşkiyalık’tan çekinilmiyorsa, varın, gerçekten ‘kahraman’ sıfatını hak eden ve kelle koltukta, ‘enformasyon hakkı’ ve sivil özgürlük isteyen Tunuslu demokratların başına gelen ‘vukuat’ları siz tahmin edin!
* * *
ZATEN, dışarıya tek tük görüş ‘sızdırabilen’ o demokratlar da başta ABD, Batı dünyasına yönlendirdikleri serzenişlerinde yerden göğe kadar haklı bir nokta vurguluyorlar.
Yani, eğer ‘bilgi çağı’ gibi sonsuz önemli bir zirvenin Tunus’ta toplanmasına cevaz çıktıkysa, hiç şüphesiz, bunun geri planında Washington ve AB başkentlerinin onayı yatıyor.
O Tunus ki, tá ülke kurucusu Burgiba’dan beri hep ‘Batı Kampı’na meyletmişti.
Ve, ‘küresel liberal ekonomi’ dahil, şimdiki bin Ali altında da aynı rotayı izliyor.
Kabul, komşularıyla kıyaslandığında da belirli bir refah düzeyi de tutturdu.
Tamam da, hani liberal iktisadi sistemin siyasi payandası olması gereken demokrasi?
* * *
ZERRESİ yok ve Batı, Kore, Çin, Singapur modellerini bol acılı Mağribi salçaya bulamış olan Tunus’un ‘otoriter kalkınma şeması’nı vicdanı hiç sızlamadan kabulleniyor.
Kendisinin orada montaj fabrikası, tekstil atelyesi, tenezzüh marinası ve bilhassa da devlette ‘coplu istikrar’ var ya, çifte standart uygulayarak falaka rejimini görmezden geliyor
Bunun adı maskaralıktır ve Tunus’ta başlayan ‘enformasyon zirvesi’, kediye ciğer emanet edenlerin kocca bir ‘dezenformasyon aldatmacası’ndan başka bir şey değildir!