FRANSA başkanlık seçimlerine ilişkin en son sondajlar şu tabloyu ortaya çıkartıyor:
Farklı adayların katılacağı ilk turda şimdiki İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy "sağ";sosyalist hükümet dönemindeki Çevre Bakanı Segolene Royal de "sol" şampiyon olacaklar
İkinci turda kimin "malı götüreceği" sorusu ise henüz ortada gözüküyor.
Bana göre de yukarıdaki eğilim kırk satırla, kırk katır arasındaki bir tercihi yansıtıyor ki, "yandı gülüm, keten helva" demekten kendimi alamıyorum.
* * *
HAYIR, bu kötümserliğim gelişmeyi salt Türkiye’ye indirgemekten kaynaklanmıyor.
Zira, ne Sarkozy’nin marazi Ankara karşıtlığına; ne de topu referanduma atıp "halkın tercihi benim tercihim olacaktır" diyen Royal’in oportünistliğine kapik değer veriyorum.
Her ikisinin de tavrı seçim arifesindeki küçük politikacı hesaplarını yansıtıyor. İktidara geldikleri takdirde farklı telden çalacaklar ve bunu beraber göreceğiz.
Kaldı ki, Elysees Sarayı’na kazık çakmayacaklar ve beş yıl müddetle seçilecekler.
Oysa, hem AB kararı bu sürenin ötesine sarkacağından; hem de köprünün altından çok sular akacağından, onların şimdiden söylediği şeyler özünde hiçbir kıymet-i harbiye taşımıyor
Dolayısıyla, "yandı gülüm, keten helva" derken önce bizzat altıgen ülkeyi; ardından da Avrupa ve dünya siyaset sahnesini kastediyorum.
* * *
ÖYLE, çünkü yukarıdaki her iki politikacı da tıpkı bugünkü Fransa gibi, birer "çapsızlık ábidesi" oluşturuyorlar. Birer "vasatlık anıtı" olarak boy gösteriyorlar.
Paris parfümlerinin şöhretinden midir nedir, gerek Nicolas Sarkozy, gerekse Segolene Royal tamamen "kozmetik" ürün kategorisine giriyorlar.
Muhteris ve popülist bir demagogdan başka bir şey olmayan Sarkozy’yi zaten iyi kötü bildiğiniz için onun kimliğini burada tekrarlamıyorum ama, RoyalHanım farklı mı?
Ne gezer! Ne münasebet! Hık demiş, biri diğerinin burnundan düşmüş.
"Madam"ın robu da aynen "mösyö"nün kostümündeki yüzeysel kumaşla dokunmuş.
* * *
HAYIR, geçmişte Tansu Çiller için "hoş ve boş" deyimini icát etmiş kişi olduğum için, şimdi de Segolene Royal’i "yere batırmamın" (!) arkasında erkek hákimiyetçi bir "maço zihniyet";yahut "mizojini" denilen tarzdan bir "kadın düşmanlığı" aramayın!
Kamusal kişilikleri cinsiyetlere göre değerlendirmek beni ancak tiksindirir.
Fakat, geçmişte ve şimdi söylediklerini; daha doğrusu, hiçbir şey "söyle-Y-E-mediği" için o söylemediklerini inceleyin, belki de Elysees Sarayı’na yeni kiracı olacak olan Sosyalist Parti "esas adayı" o "hoş ve boş" sıfatını en az Yeniköylü hemcinsi kadar hakediyor.
Ve burada biraz daha "acımasız" (!) olayım, "tin tin, tini mini hanım" şarkısını Segolene Royal için Voltaire lisánına "tın tın, tını mını madam " diye uyarlamak gerekiyor.
Bırakın ayrıntılı programı ve toplum projesini falan, çok genel bir dünya vizyonundan dahi mahrum bulunmasına rağmen sırf kadın kimliği ve "bilirim" (!) makyajıyla gözü kör Fransızların gözünü boyayan Royal en az Sarkozy kadar "s-ı-ğ-l-ı-k" arze diyor.
* * *
VE tabii ki, yukarıdaki hazin manzara aslında bizzat Fransa’nın hastalığını yansıtıyor.
"Sağ"da Savunma Bakanı Alliot - Marie; "sol"da ise eski Strauss - Kahn gibi dolu dolu ve dört dörtlük adaylar mevcutken, sen tut, bütün tercihini, her ikisi de birbirinden vasat, birbirinden çapsız ve birbirinden kozmetik Sarkozy’yle Royal arasında yoğunlaştır.
"Ham ham mösyö"yle "tın tın madam" arasında, sığlıklardan sığlık beğen.
Bu vahim ve travmatik gelişmeyi hafta başından beri incelediğim genel "Fransız ideolojisi"nden bağımsız açıklayamayız ki, devamını cumartesi günü getireceğim.