2’NCİ Dünya Savaşı’ndaki sivil acıları yansıtan fotoğraflardan birisinde şu manzara vardır.
Ama görüntüye gelmeden önce biraz tarihi konteksi açıklamam gerekiyor.
* * *
HİTLER 1940yazında Fransa’nın işgalini tamamladıktan sonra, hazır ayak zaten kıtada vahim darbe yedi ya, hemencecik İngiltere’nin de "icábına bakmaya" karar vermişti.
Fakat arada Manş var ve denizi çala kürek geçmek Arden dağlarını aşmaya benzemez.
Dolayısıyla, karşı kıyıya çok yoğun hava bombardımanları başlatmıştı.
Tenekeden "mareşal" apoleti kuşanan ve Nazi uçaklara komuta eden Göring Ada’nın canına çabucak okumalı ki, Britanya ahalisinin maneviyatı ve direniş azmi kırılmış olsun.
Böylelikle de, halkına yalnız "kan ve gözyaşı" vaat eden Büyük Winston Churchill kamuoyu desteğini yitirecek ve Londra metazori teslimmasasına oturacak.
* * *
İŞTE bu strateji gereği, gündüz "Heinkel", gece "Junker" filosu falan, gamalı haç armalı baykuşlar başta o Londra olmak üzere, bulutlardan aşağı ölüm yumurtaları bıraktılar.
Onbinlerce sivil öldü ve şehirler, mahalleler, katedraller yerle bir oldu.
Almanca şimşek anlamına gelen "blitz" harekátıyla İngiliz göklerde öyle bir şimşek çaktırıldı ki, Berlin kurmayı "ha bugün, ha yarın pes etti, edecek" diye hayali planlar kurdu.
Oysa, pes etmek ne kelime ve tam tersine, büyüklüğünü gerçekten ispatlayan Büyük Britanya milleti, halkı ve devleti, şimşek değilse bile Hitler’in başında kabak patlattı.
Zaten en başta sözünü ettiğim fotoğraf da tam burada devreye giriyor.
* * *
MUHTEMELEN Londra’nın "proleter banliyöleri"nden birinde çekilmiş olan siyah-beyaz enstantane aynen şu manzarayı yansıtır.
Geri planda, hálá dumanları tüten ve bütün bir sokağı kapsayan enkáz yığınları vardır.
Ön planda ise, her halinden işçi olduğu anlaşılan ve yanlarında iki küçük valiz bulunan bir aile, yine muhtemelen kendi evlerinden kurtardıkları bir masa etrafında toplanmıştır.
Ve, ve, ve, yüzünde bir nebzecik panik havası olmayan kasketli baba, kayışı omzuna asılı küçük termostan kızına çay servisi yapmaktadır.
"Tea time"!
* * *
EVET evet, hani şu bütün İngilizlerin mukaddes addettiği ve iki elleri kanda olsa dahi asla vazgeçmeyecekleri "çay saati" var ya, işte belli ki yine onun zamanı gelmiştir.
Nazi bomba mı yıldırtacakmış, enkáz üzerinde de olsa ritüele aynen riayet edilecektir.
Varsın yıkıntı, ucuz porselenden demliği kırmış ve hális Hint’ten ithálatı kesmiş olsun, o çayın o kötü harmanı o termosun bakalit bardağında, ama mutlaka yine vaktinde içilecektir.
Vaktinde içilecektir ki, Hitler ve Hitler’ler asla ve asla muzaffer olamasın!
Vaktinde içilecektir ki, acılara rağmen hayat daima ve daima ölüme üstün gelsin!
Vaktinde içilecektir ki, saatin yelkovan hiçbir zaman geri dönmesin!
* * *
YUKARIDAKİ "çay saati" fotoğrafını, İngiltere’nin hedef olduğu ve yüzde doksandokuz virgül doksandokuz ihtimalle "İslami" (!) yafta taşıyan terörden dolayı hatırladım.
Zira aktüaliteden izliyorum, o İngiltere tıpkı "blitz" bombardımanındaki gibi ve tıpkı IRA tedhişçiliğindeki gibi, yine sağlam duruyor. Yine "çay saati"nden taviz vermiyor.
Ve o meczûp tedhiş ki, Büyük Britanya’yı "büyük" kılmış olan bu ödünsüzlük ve bu serinkanlılık geçmişini ıskalıyor. Bir ülkeyi ve bir ulusu çapulculukla pes ettireceğini sanıyor.
Ve yine o Büyük Britanya ki, dün olduğu gibi bugün de "çay saati"ni hiç aksatmayarak, heyhat terörle yaşayan dünyamıza, tekrardan dirayet ve direniş dersi veriyor