NEDENLERİNİ dün ayrıntısıyla açıkladım, Washington’daki "Hudson Enstitüsü" tarafından düzenlenmiş olan "kafa çalıştır" toplantısının eleştirilecek bir yanı yok ve olamaz.
Tartışılan senaryo gibi, oturuma TSK mensuplarının da katılması son derece doğaldır.
Buna karşılık, önce "haberi sızdıran utansın" açıklamasını yapan, iş sarpa sarınca da dün tümden inkára giden aynı enstitünün "yalanlaması" tabii ki, ne inandırıcı, ne de doğaldır.
Neyse, yukarıdaki noktaları koyduktan sonra, tekrar konunun özüne dönelim.
* * *
DEDİĞİM gibi, Washinton toplantısının püf noktası "feláket senaryosu"nda değil, katılımcılara atfedilen yaklaşımlarda odaklanıyor. Dikkat, burada kasten "atfedilen" dedim.
Nitekim, haberi patlatmış olan YaseminÇongar da o hassas gazeteci etiğiyle, "kapalı gerçekler her halde ancak yıllar sonra ortaya çıkacak" diyerek ihtiyat payını saklı tuttu.
Fakat, eğer o "kapalı gerçekler"den sızan "rivayetler"de az biraz doğruluk payı varsa dahi - ki, bu ihtimal çok ağır basıyor - o halde takke düştü ve kel göründü demektir.
Çünkü!
* * *
ÇÜNKÜSÜ şu ki, söz konusu "rivayetler"e göre tartışmacılar hipotez geliştirirken, ABD’nin Kuzey Irak’taki bir bölüm PKK liderini de yakaladığını varsaymışlar.
Ardından, seçim arifesindeki bir iadenin AKP’nin işine yaracağını düşünmüşler.
Dolayısıyla da, teslimatın ertelenmesi konusunda görüş birliğine varmışlar.
En azından, hazır bulunanlardan tek bir Allah’ın kulu bu kumpasa itiraz etmemiş.
Tekrar ihtiyatlı davranıyorum ama, eğerdoğruysa, "kurgu" (!) sonsuz vahimdir!
* * *
HAYIR hayır, burada esas vehámet "Hudson Enstitüsü"nün "neo-con" denilen ultra muhafazakár Washington ricáliyle içiçe olmasından kaynaklanmıyor. Bu, ikincil bir olgudur.
Çünkü, zaten ölü doğmuş olan ve bugün metelik değer biçilmeyen "BOP" projesi en başta, söz konusu "neo-con" zevát spekülatif "beyin egzersizleri"ne pek bir meraklıdır.
Ancak ne mutlu ki, hazretlerin süngüsü hanidir ve de gayet fena biçimde düşmüştür.
Yönetimindeki etkinleri şimdi çok sınırlıdır. Giderek, daha da daralmaktadır.
Üstelik, "resmi" ABD’nin "web muhtırası"ndan sonra da Türkiye’de demokrasiyi sahiplenen bir tutum sergilediği düşünülürse, AKP’nin seçim hızını kesmek için yakaladığı PKK liderlerini teslim edilmeyeceği hipotezi, "sivri akıllı" bir hezeyandan öteye gitmez.
Cürmü kadar yer yakar ve Washington’un muhtemel tavrını yansıtmaz.
O halde, "esas vehámet" nereden kaynaklanıyor?
* * *
ESAS vehámet "cihet-i askeriye"yi kapsayan sorundan kaynaklanıyor.
Çünkü, biri Genelkurmay "Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi" Başkanı, diğeri de Türk Askeri Ateşesi olan iki TSK tuğgenerali eğer toplantıda geliştirilen "iade ertelemesi" hipotezine karşı çıkmadıysa; háttá "rivayet edildiği" gibi, onayladıysa, işte orada duralım!
Duralım ve "kara kaplı defter"i açarak şunları alt alta yazalım.
Yukarıdaki "web muhtırası"ndan sonra aynı Genelkurmay "kamuoyuna çağrı" yayınlamadı mı? Bir de bunu "düzeltme"di mi?
Artı, Ümraniye’nin bomba stokçularından Antalya’nın piştov yemincilerine, "ulusalcı - kuvvacı" geçinen "nahoş" şahısların hep eski kışla mensupları olduğu saptanmadı mı?
Sonra, komplo teorisi ve yaygara üstádı olan aynı "ulusalcı - kuvvacı" kalemşörler, her ne hikmetse, şimdi Ümraniye ve Washington’a değil de havaya bakıp ıslık çalmıyor mu?
Kabul, ben komplo teorilerine tabii ki hiç rağbet etmiyorum ama, doğrusu, "puzzle" parçalarıyla birbirlerini tamamlaması çok mümkün senaryoları da kör gibi geçiştirmiyorum.