CUMA günü Finlandiya’nın Lahti kentinde Topluluk liderleriyle Vladimir Putin arasında gerçekleştirilen AB Rusya Zirvesi "limoni" geçti.
Çünkü, İskandinavya ve Baltık ülkesi önderleri senaryosu daha önceden hazırlanan ve "süt liman" bir tablo öngören "protokol"a uymadılar. Suyu bulandırmaktan korkmadılar.
Akşam yemeği sırasında hiç çekinmeden, Kremlin’in hem Gürcistan ve Çeçenistan’a yönelik saldırgan siyasetini; hem de başta yiğit gazeteci Anna Politkovskaya’nın katli, en temel hak ve özgürlüklerin eski KGB ajanı tarafından çiğneniyor olmasını eleştirdiler.
Ve bu açıdan diyebiliriz ki, Letonya, Polonya, Danimarka ve İsveç önderleri Avrupa’nın demokratik namusunu ve vicdani etiğini kurtarmış oldular.
***
ÖYLE, zira tabii ki ilkin Tavariş Putin yukarıdaki "münasebetsiz gelişme"den pek hoşlanmadı, ama nihayetinde onun zırhı kalın ve de yüz surat mahkeme duvarı, umursamadı. Tersine, dışarıya karşı zevahiri korumak çabası gösterseler bile bu beklenmedik Baltık-İskandinav "çıkışı" esas olarak bizzat AB’nin "ağababa" başkentlerini rahatsız etti. Çünkü, Berlin’inden Paris’ine, onların Rusya’ya karşı benimsemiş olduğu temel siyaset, ne halt yerse yesin, Moskova’yı "incitmemek" realpolitiği üzerinde yükseliyor.
Zaten eski KGB subayının fütursuzluğu da buradan kaynaklanıyor.
***
EVET evet, AB hanidir Vladimir Putin’e ses çıkartmıyor ve ötesi, karşısında süt dökmüş kedi tavrına bürünüyor, çünkü Avrupa, Rusya’ya "enerjibağımlısı" duruma düştü.
Yaşlı Kıta hálen petrolün yüzde 22’sini ve doğalgazın yüzde 32’sini eski SSCB’den ithal ediyor. Elektrik butonu, otomobil vitesi, kalorifer kazanı oradan gelen yakıtla çalışıyor.
Ya kafası kızacak Putin tıpkı Ukrayna’ya yaptığı gibi, káh "teknik arıza" gerekçesine saklanarak; káh da açıkça şantaj politikası uygulayarak, tam kış ortasında vana kapatıverirse?
Yandı gülüm keten helva ki, dımdızlak Avrupa’nın diş takırdatacağının resmidir!
Ve işte bu yüzden de, o "ağababa" Topluluk başkentlerinin Kremlin’i ancak yarım ağız ve dostlar alışverişte görsün kabilinden "eleştirmesi" bir yana, her Rusya-AB zirvesi gerçekleşmeden önce "zulfi yáre dokunmayacak" türden milimetrik senaryo hazırlanılıyor.
Cuma akşamı olduğu gibi de, bazı üyeler o senaryonun dışına taşıp Tavariş Putin’e "gözünün üzerinde kaşın var" demeye cesaret ederse, söz konusu "ağababalar" panikliyor.
***
ORTA vadede beraber göreceğiz, bu gidişat ilelebet devam edemez ve etmeyecektir.
Gerekçeleri ayrı ayrı irdelemek gerekiyor, ama şimdilik alt başlıklarla yetineceğim:
Bir; Moskova’nın bugünkü izafi "güç"ü yüzeyseldir. Yakıt fiyatları sayesinde feráha çıkmış gözükse bile ne ekonomisini yenilemiştir, ne de yapısal reform gerçekleştirmiştir.
Vladimir Putin’in göz boyamacılığı arkasındaki şeyler koftur ve Rusya Çin değildir.
İki; başta kendisiyle flört ediyor izlemi veren o Çin, hemen tüm ülkeler Kremlin’i ancak "köprüyü geçene kadar ayıya dayı" denilen cinsten bir "dost" (!) addetmektedir.
Daima kaygı saçan bir Rusya’nın "dostluklar"ı da tıpkı ekonomisi gibi "kof"tur.
Üç; sivil gelenek yoksunu ülkede demokrasi bahsine girilemez. Fakat bilhassa AB’nin, işi sağlama bağladıktansonra Putin türü otoritarizmlerle uzlaşmayı sürdürmesi beklenemez.
Buna ne Batı kamuoyu, ne de Gürcistan’dan Kore’ye jeo-politik uzun süre dayanabilir.
Nihayet dört; yukarıdaki "işi sağlama bağlamak" fiilini de Avrupa’nın Rus enerji bağımlılıktan kurtulmak çabası oluşturacaktır. Bu çaba başlamıştır ve tam istim sürmektedir. Zaten, AB üyeliği de dahil, Türkiye’nin jeo-stratejik kartlarından birisi işte buradadır!
Dolayısıyla da, aynı Türkiye ve aynı Rusya aslında stratejik rakiptirler!
Ve yeter ki Putin’lerimiz ve Putin ideologlarımız olmasın, bizim kartımız "koz"dur.