Şimdi n’apacağız? Milli ve iktisadi bağımsızlığımızı nasıl koruyacağız?
En güvendiğimiz dağa bile kar yağdı, "ulusalcı" borazanı ne makamda öttüreceğiz ?
Hangi yüzle "AB’ye hayır" ve "kahrolsun küreselleşme" diye tempo tutacağız?
Hangi "kuvvacı şahlanış"la (!) "yabancıya satış yok" diye hançere yırtacağız?
Evet evet, yandı gülüm keten helva, şimdi hangi "zinde güç"ten medet umacağız?
* * *
ÖYLE, çünkü daha ilk kelimesi bile "ordu"yla başlayanmilli banka da yabana uçtu.
Seni gidi Felemenk bezirgánı, seni gidi, eh o ünlü ING’de para trink ve dolar çil!
İki milyar yediyüz milyonu bastırdığı gibi TSK’nın mali kurumunu zimmetine geçirdi.
Zaten Oyakbank ibaresi de yakında Hollanda şirketinin logosuna dönüşecekmiş.
O halde tekrar eyvah, ordu dahi banka satıyorsa, nasıl bir "ulusalcılık" taslayacağız?
* * *
OYSA,aynı OYAK yöneticisi daha dün girdiği ERDEMİR ihalesinde "Türk firma" şovuyla kırmızı-beyaz tişört giymiyor muydu? "Telekom özelleştirilmez" demiyor muydu?
Yine dün, "yerli malı, yurdun malı" sevdasındaki eski MGK paşası Oyakbank’ın "milli" (!) kalması için fetvá üstüne fetvá buyurmuyor muydu?
Ve işte o Oyakbank şimdi Felemenk damada gitti ki, elinize vicdanınıza koyun ve "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diye sormakta haklı olup olmadığıma siz karar verin!
* * *
İMDİİ, burada tabii ki tek bir doğru var: İ-k-t-i-s-a-d-i g-e-r-ç-e-k!
Dolayısıyla, evet, TSK kendi bankasını yabancıya satmakla o en doğrutercihi yaptı.
Bırakın eleştiriyi, iyi fiyata gittiği için ancak tebrik söz konusu olabilir. Kutluyorum.
Fakaaat!
* * *
FAKATİ şu ki, dervişin fikri artık zikriyle de uyuşmalı. İkircilikten gına geldi. Yetti.
Çünkü düşünün ki, OYAK vasıtasıyla zaten en dev holdinglerden birisine sahip olan TSK, Renault otodan AXA sigortaya kadar ve tá ezelden beri, yabancı sermayeyle içiçedir.
Artı, bankacılık işine dahi, sonradan bizzat Oyakbank’ın satın aldığı Amerikan "The First National Bank Of Boston"un Türkiye şubesini açmakla başlamıştır.
Dolayısıyla da, astsubayların otomobil taksitlerinden generallerin emekli maaşlarına; Kalender Orduevi odalarından askeri lojman kiralarına, ordu mensuplarının sivil bürokrasiye oranla daha "feráh" yaşaması, yukarıdaki "iktisadi gerçek"in en doğal ve somut uzantısıdır.
Ama, böyle bir refahın sağlanıyor olmasında da eleştirilecek bir yan yoktur.
Aksine, artı değeri iyi bir kapitalist ruh ve yöntemle işlettiği için yine takdire şayandır.
Ancak, tüm bunlar ayan beyan ortadayken ve Oyakbank bile ING olmuşken, zikre ve cüzdana yüz seksen derece zıt "ulusalcı-kuvvacı" láfazanlığa gaz vermenin álemi yoktur.
Renault sayesinde otomobili gıcır ve AXA sayesinde sigortası tıkır emekli askerlerin "AB’ye hayır" nutukları çekmesi hiç inandırıcı olmadığı gibi, bunlar tuzu kuru lüksleridir.
* * *
ÖTE yandan, Oyakbank’ın satışı sivil Türkiye açısından da güvence oluşturuyor.
Çünkü, ideolojiyi eninde sonunda ekonomi belirler. Belirleyecektir. Bu, kaçınılmaz bir yasadır.
Hollanda ve Fransa’nın da harç kürediği AB kapitalizmiyle eklemleşmiş bir ordunun darbe yapması, o kapitalizmden kopuk ve soyut bir orduya oranla sonsuz defa daha zordur.
Ez kázá yaptı, tutmaz. İktisadi emniyet sübabı çalışır. Uniforma teğelleri çabucak atar.
Açıkçası, Renault da, AXA da, ING de son tahlilde birer "demokrasi bekçisi"dir.
Oyakbank satışını gönülden kutluyor ve fikirle zikrin artık uyuşacağını umuyorum.