Paylaş
Bizim enlemlerimizi kıstas alan güneş takvimine bakın, 24 Aralık tarihinde gündüz dokuz saat yirmi yedi dakika ve gece on dört saat otuz üç dakika sürer.
Kış karanlığı hiç bir zaman bundan daha fazla devam etmez.
25 Aralık'ta ise ışık huzmesi ilk kez bir dakika artar ve gece kısalır.
Devran değişir ve hayat yeniden uzamaya başlar.
Asurilerden beri bilinen ve dünya yörüngesindeki açı farkından kaynaklanan bu çok kozmografik olgu Hıristiyanların çok mitolojik Noel'ine tekabül eder.
Ehl-i Salib yukarıdaki astronomik dönenceyi Ruh-ül Kuds'ün nefesinden gebe kalmış Bakire Meryem'in Beytüllahm'de İsa Mesih'i doğurduğu an olarak kutlar.
En kutsal yortudur, bir bölümü iman ettiği için, bir bölümü de ritüeli yerine getirmek için, 24 Aralık'ı 25 Aralık'a bağlayan gece klise ayinine gider. Mihrap önünde istavroz çıkartır ve Eski Ahit'ten kasideler söyler.
Üstelik adettendir, mabetten sonra da mukaddes aile sofrasına oturur.
Hıristiyan alem, dünyevi kozmografya takviminde bir dakika artan gündüz ışığını ilahi din mitolojisinde bir defa daha doğan çocuk adına kutsar.
* * *
DİN ritüellerine büyük saygım var ve teolojik tartışmaya girecek değilim, ama ilahi inançlar dünyevi hayatı gereğinden fazla belirliyor.
Yok, post-modernist bir yaklaşımdan yola çıkarak ‘‘dinlerin yükseldiği’’ teorisini genelleştirecek değilim. Belirli mıntıkalarda geçerli olsa dahi bunun mutlak bir trend oluşturduğunu düşünmüyorum. Teoriyi izafileştiriyorum.
Ancak şu bir vakıa ki, din-siyaset ilişkisini etkisini arttırıyor.
Bin bir nedenden dolayı, bilhassa da ne tam sanayileşmiş, ne de tam geri kalmış ülke kimliği yansıtan ‘‘ara bölge’’ coğrafyalarında arttırıyor.
Üstelik bu ‘‘ara bölgeler’’ illa İslami aidiyet taşımıyor.
Hıristiyan kökenli halk ve devletler açısından da aynı olgu ortaya çıkıyor.
Örnek mi ?.. İşte en son örneği Küba...
* * *
KÜBA, çünkü bu yılki Noel'in en önemli olayı Karayip Adası'nda gerçekleşti.
Castro 1968 yılından beri ilk kez ülke ahalisinin İsa doğumunu kutlamasına izin verdi. Dolayısıyla, kilise ayinleri dolup taştı. Katedraller adam almadı.
Ateizmi devlet politikası haline getirmiş olan komünist rejim iktidara yerleştikten otuz sekiz yıl sonra dahi dini dürtüyü bastıramadığını gördü.
Ancak, yasak olanın doğal cazibesi ve maddi zorlukların manevi arayışlara yönlendirmesiyle açıklanabilecek olan bu olgu ikincil bir nitelik taşıyor.
Olayın bam teli çok daha başka bir noktada odaklaşıyor. Sakallı lider Noel kutsamasına okey dedi, çünkü Papa Ocak ayı içinde Havana'yı ziyarete gelecek.
Fidel Castro bir yıldır tüm dış politikası bu gezi üzerine inşa ediyor.
Vatikan diplomasisinin ne denli etkin olduğunu bilen Ada önderi hem ABD ambargosunu hafifletebilmek, hem de ezici çoğunluğu koyu Katolik olan Kübalı mültecileri hizaya çekebilmek için 2. Yuhanna Pavlus'tan medet umuyor.
Eh bu 2. Yuhanna Pavlus da zaten kaçın kurası, zındık Castro'yu bedavadan takdis edecek değil ya, karşılığında elbet bir şeyler istiyor.
Noel kutlamasına izin verilmesi de Ruhbanbaşı'nın ilk şartını oluşturuyor.
Açıkçası, Bakire Meryem'in Ruh-ül Kuds nefesinden Beytüllahm gecesinde doğurduğu mucizevi İsa tropik güneşi altında bezirgan pazarlığına konu oluyor.
‘‘Kara Papa’’yla ‘‘Kızıl Lider’’ Mesih çarmıhı altında iş bağlıyor.
Ahiret işleri ve kul işleri birbirine karışıyor.
Din-siyaset ilişkisi bir ‘‘ara bölge’’ coğrafyasında zirveye ulaşıyor.
Astronomik bir gün dönencesi Noel mucizesine; Noel mucizesi ilahi bir din mitolojisine; bu ilahi mitolojisi de dünyevi bir diplomasi kulisine götürüyor.
Allah kulların günahını affetsin ve Hıristiyanların Noel'i kutlu olsun...
Paylaş