VİRGÜLÜNE dahi dokunmuyorum, Amerikan "Yeni Muhafazakárlar"ının o pek meşhur akıldánesi ve Bush’un kovboy tabancası Daniel Pipes, 15 Mayıs günü "Türkiye İçin Hayati An" başlığıyla "New York Sun" gazetesinde yayınladığı makaleyi şöyle bitiriyordu:
"Washington AKP’yi desteklemekten vazgeçmeli ve daha ziyade, doğal müttefiki olan seküler güçlere dönmelidir".
Artı, asker muhtırasından sonra demokrasiyi savundu diye de Dışişleri Bakanı Rice’ı "AKP’nin Türk - Amerikan ilişkilerine verdiği zararı bilmemekle" suçluyordu.
* * *
HATIRLATAYIM ki, Siyonist lobiye mensup olması bir yana, bu ünlü Mister Pipes "BOP" diye vaftiz edilen ve daha beşikte ölen hayali projenin de en temel mimarlarındandır.
Fakat belki en önemlisi, "Ilımlı İslam" denilen diğer projenin de esas teorisyenidir.
Rice bunların ikisini birden tû kaka ettiği için de, kuyruk acısıyla ona yüklenmektedir.
Her neyse ama şu kesin ki, "neo-con" ideolog Daniel Pipes kendi açısından haklıdır.
* * *
EVET evet, sırf demokratik rejimi sahiplendi diye Dışişleri Bakanı’na attığı "AKP’yi destekliyor" çamurunu es geçelim ama, ABD bu defa gerçekten darbeye icázet vermedi.
Ve, görünür gelecekte de vermeyeceği içindir ki, hazret kendi açısından gayet haklıdır.
Tıpkı, darbe yardakçısı "azılı azınlıklar"ın son mitinglerde "Ne AB, ne ABD" diye hançere yırtarken, aslında kendi açılarından yine son derece haklı olmaları gibi!
Veya, "Radikal" gazetesinde kışla emri tebliğ eden ve soyadıyla müsemma olan yazarın "ABD TSK’yı anlayamıyor" diye hayıflanırken, kendi açısından haklı olması gibi!
Çünkü, zıt, háttá düşman kutupta gözükseler dahi aslında aynı gemide olan ora "neo-con"larıyla bura "ulusalcılar"ı tabii ki "ortak kader" paylaşmaktadır.
Zira biri dünya genelinde, diğeri ise Türkiye yerelinde toplum mühendisi kesilmiştir.
Dolayısıyla, oradakiler "liberal jakoben", bizdekiler "klasik jakoben" sayılsa bile, ikisi de şablon biçtiği içindir ki, makas addettikleri darbelerin arkasında buluşmaktadırlar.
* * *
VE, ABD göz kırpmadığı müddetçe Türkiye’de darbe o-l-m-a-z! O-la-maz!
Fi kázá buna yeltenecek sergüzeştler çıkarsa da, maceranın barutu anında tükeniverir.
Yukarıdaki nesnel olgu ise jeo - stratejinin ve iktisadi gerçeklerin ötesine taşmaktadır.
Çünkü muhtemel müdahil güçler, en minik silah teferruatından "OYAK"ın "First National Bank Of Boston"la ortaklığına, aynı ABD’yle eklemleşmiş bir yapılanma içindedir.
Hiçbir general de kendi ayağına ateş edecek kadar ufuksuz değildir!
Zaten, 27 Mayıs 1960 sabahı radyoda en önce "NATO’ya ve CENTO’ya bağlıyız" anonsunun yapılması; "Batıcı" 12 Mart 1971 cuntasının "Nasırcı" 9 Mart cuntasını tasfiye etmesi; 12 Eylül 1980’in ABD müttefik kuvvetler komutanı Haig tarafından "Guardian" gazetesi muhabirini "sus" diye haşlayacak ölçüde desteklenmesi ve nihayet, 28 Şubat 1997’ deki "post modern" darbenin "Pentagontemasları" ertesine raslaması da tesadüf değildir!
* * *
OYSA, bin şükür, o devir artık bitti. Devrán değişti. Yakın gelecekte de görülmüyor.
Ve işte, nasıl ki bunu öfkeyle saptayan "Ilımlı İslam" ve "BOP" mimarı "neo-con" ideolog "demokrasiyi es geçelim ve Türkiye’deki doğal müttefiki destekleyelim" diye akıl veriyor, eh o kadar da aptal değiller ya, bizim darbe yardakçıları da aynı durumu saptıyorlar.
Kılıç atmak adetine artık cevaz çıkmıyor diye "ne AB, ne ABD" şamatası yapıyorlar.
Tabii, es kázá Brüksel ve Washington’un "sinyaller"i değişse, süt liman kesilecekler.
Yarın, o sinyallerin değişmeyeceği ve neden değişemeyeceği konusuna değineceğim.