Latin çağrışım

"BOLİVARCI devrime uzun ömürler"!

Hugo Chavez pazar gecesi, kendisinin üçüncü kez Venezuela cumhurbaşkanı seçilmesini kutlayan kalabalığı Miraflores Sarayı balkonundan ilkin böyle selámladı.

Sonra, "Venezuala tarzı sosyalizm ilelebet payidar kalacaktır" türü lugát paraladı.

Tabii, "mister tehlike" diye adlandırdığı Bush’un bunu engelleyemeceğini de ekledi.

Her halükárda, Karayipler’ndeki "petrol cenneti"nin gelecek dönemde de, megaloman Castro’un bir o kadar megaloman hayranı tarafından yönetileceği kesinlik kazandı.

* * *

EH, demokrasidir ve tabii ki halkın iradesine saygı duymak zorundayız.

Üstelik de, öküz altında buzağı arayarak Chavez’in başarısına "çamur atamayız".

Tamam, popülist demagog oylama öncesi ulûfe dağıtarak ve muhalefeti dizginleyerek kısmen hileli kart kullandı ama, bu, ancak devede kulak kalır. Nesnel gerçeği değiştirmez.

Zira, şaka maka değil, Karakas lideri yüzde atmış virgül küsurat gibi bir oranla seçildi.

O halde, binbir dereden su getirerek buna gölge düşürmeye çalışmak kandırmaca olur.

Dolayısıyla da, tamam Sinyor Hugo Chavez, yukarıdaki halk iradesi karşısında boynum kıldan ince olduğu için sizin "Bolivarcı Devrim" zaferinize kulp takmıyorum.

Ancak doğru, kendi hesabıma "uzun ömürler" değil de "tez teneşirler" diliyorum.

* * *

EFENDİM, Chavez’in adını "devrimleştirdiği" bu Simon Bolivar, Güney Amerika ’nın İspanya’dan bağımsızlık kazanması için 19. Yüzyıl başında savaşmış bir milli liderdir.

Venezuela doğumlu olmasına rağmen de Kıta’nın tüm halkları tarafından sahiplenilir.

Nitekim, Bolivya’nın ülke ve para isimleri dahi onun ünvanından kaynaklanır.

Artı, Küba’ya gidersiniz, sakallı Castro ikonalarına üniformalı Bolivar portreleri; Arjantin’e inersiniz, Peron’un nutuklarına yine Bolivar methiyeleri eşlik eder.

Simon Bolivar bütün bir Latin Amerika’nın ortak "kurucu efsanesi"ni oluşturur.

* * *

ANCAK, yukarıda vurguladığım gibi, "hacienda" denilen sonsuz büyük çiftliklerden birinin sahibi olan ve çok zengin ve çok soylu bir aileden inen Latin General esas itibariyle, mason locası vasıtasıyla Fransız Devrimi’nden esinlenmiş bir "milli" cumhuriyetçidir.

Yani, "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" şiarının ve "ışıltı çağı"nın ötesine taşmaz.

Zaten henüz icád edilmemiş bir "solculuk"la ise hiç ilgisi yoktur. Bir nebzecik yoktur.

Üstelik, bizzat kendi bağımsızlıkçı orduları tarafından terkedildiği ve diktatörlükle suçlanarak suikast girişimi üstüne suikast girişimine maruz kaldığı için de, başarısızlığa uğrayarak yeniden sürgününün yolunu tutmuştur.

Hispanofil Amerika’yı ortak çatıda birleştirmek projesi ise hiç sonuç vermemiştir

Tam tersine, pek çok farklı devlet, ama her biri de Simon Bolivar adına kanlı bıçaklı savaşlara tutuşmuşlardır ki, Kıta’nın bugünkü bölünmüşlüğü zaten ortadadır.

Dolayısıyla, eğer illá Hugo Chavez’in paralamaya çalıştığı Marksist lûgati kullanırsak, Simon Bolivar ancak ve ancak klasik bir "burjuva devrimcisi" olabilir.

Nitekim eminim, soylu ve apoletli aristokrat bugünkü Karakas demagoğunun kendi ismini kullanarak yumurtladığı herzeleri işitse, mezarında ters dönerdi.

* * *

İMDİİ, yukarıdaki genel tablo sizlere bazı şeyler hatırlatmıyor mu?

Peron’dan Castro’ya ve şimdi Chavez’e, Latin Amerika’daki totaliter ve otoriter lider ve ideolojilerin "kurucu efsane"deki şahsiyetin adını tekele alması; sonra da o adın siperine yatarak "Bolivarcı Devrime uzun ömür" biçmesi, size çok bildik çağrışımlar yapmıyor mu?

Her halükárda, bu hatırlatmayı ve bu çağrışımı ben yarın burada yapacağım.
Yazarın Tüm Yazıları