AYAĞI zaten asla yere basmamış olan Kürt milliyetçiliği şimdilerde tam "uçuyor".
Ve sanıyor ki, dandik pırpır pistten teker kesti diye, uzak menzillere konabilecektir
Oysa, yine yanılıyor ve yine çuvallıyor!
* * *
NİTEKİM, Diyarbakır’dakini bilmem ama, böylesine maceraperest kanat çırpmalar hafif argotik İstanbul deyimiyle "o...n tayyare / selám söyle o yáre" diye ti’ye alınır.
Ne var ki, burada işin alaya, gırgıra, látifeye gelecek yanı yok!
Çünkü, köhne kokpite çökmüş olan lisanssız, brövesiz ve bilhassa insafsız ekip, daha yukarıdaki pist nihayeti bile görünmeden, güm, bum, "crash", uçağı tepetaklak yere çakacak.
Mürettebata ek olarak, "motorlar revizyondan geçti" katakullisiyle kandırıp karinaya tıkıştırdığı saftirik yolcular da "zayiat" listesine girecek.
Artı, sonsuz ve sonsuz vahimi, zaten o yolcu hacmi mikroskopik olan pırpır düştüğü an, infilák edeceği genel yerleşim biriminde sayısız masum da kim vurduya gidecek.
Sákinlerinin ortak yaşadığı mahalle, Türk-Kürt hane gözetmeden tümüyle tutuşacak.
Dolayısıyla, ey etnik şovenizmin antika tayyaresini havalandırmaya kalkışan sarhoş ve mayhoş pilot numuneleri, pist bitmeden derhal levyeye asılın ve tekerleri tekrar yere değdirin.
Yoksa, havacılık tarihine en kara harflerle yazılacak bir faciadan sorumlu olacaksınız.
* * *
OYSA biliyorum ki, ilkel Kürt milliyetçileri edálı pozlar takınıp, en netámeli dönemde bile kimlik inkárıyla uzlaşmamak cesaretini gösteren; ama İmralı’ya endeksli ahmaklıklara da zırnık prim vermeyen demokratlara, "enindesonunda Türk ırkçısı" diye burun kıvırıyorlar.
Dolayısıyla, "iç dinamik" demokratikleşme konusunda boşuna çene yormayacağım.
Peki, Kürt şovenizmi bir "dış dinamik" mi olduğunu sanıyor? Buna mı güveniyor?
Gülerim. Kimse alınmasın, kah kah kahkahayla ve kasıklarımı tutarak gülerim.
Ve yine İstanbul ağzıyla "o...n tayyare / selám söyle o yáre" derim.
* * *
ZİRA, tıpkı kendi "anti"sindeki "ulusalcılar" gibi dünyayı kavramayan; Mümtaz’er Türköne’nin enfes tesbitiyle, hayata Ankara’ya simetrik bir Diyarbakır’ın ufuksuzluğundan bakan Kürt milliyetçiliği, o "anti"lerin yaşadığı "Sevr paranoyası"na ciddi ciddi inanıyor.
Onların kábus "şizofreni"sini bu defa kendisi için bir "öforya" rüyaya dönüştürüyor.
Hayır, hayır, hayır ve tekrarlıyorum, biri kábus, diğeri rüya áleminde cinnet geçiriyor.
* * *
ÇÜNKÜ, bırakın Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus - devlet; artı, çok tabii olarak kendini Türk veya Türkiyeli hisseden insanların ezici çoğunluk sıfatıyla bu "öforya"ya kapılmayacak olmasını, Kürt şovenizmi "dış dinamik"lere de kör bakıyor. Sıfır bir değerlendirme yapıyor.
Biline ki, ABD’si, AB’si, Rusya’sı Çin’iyle, zaten doğaları icábı statüko değişimlerini reddeden bilûmum "dünya güçleri",Türkiye statükosunun da üzerine titriyorlar.
En milimetrik bir değişikliğe dahi destek vermezler. Veremezler ve vermeyeceklerdir.
Dolayısıyla, Kürt milliyetçiliği ne kendini kandırsın; ne köylü ve lumpenlerden devşirdiği "taban"a gaz versin; ne de "ulusalcılar"ın "analizler"ine (!) ters açıdan inansın.
"Te-Ce" diye küçümsemeye kalkıştıkları ülke "dışarı"da da son derece güçlüdür.
Nitekim, ciddi ve makûl ilerlemeler kaydetmiş ülkemizde yeniden terör ve çapulcuk üretmeye yeltenen etnik şiddet artık o "dışarı"da asla "müsamaha"yla karşılanmıyor.
Bundan dolayıdır ki, geçtim o "müsamaha"yı, ultra tecrit Kürt milliyetçiliği Avrupa’sından, Amerika’sından, háttá Ortadoğu’sunda nasihat dahi alamıyor.
Ey "o...n tayyare" pilotu, tekeri piste değdir, tümümüzü faciaya uçuruyorsun.